Malzemeler
Üzeri için;
Yapılışı
Öncelikle hodan bitkisinin kök kısmı temizlenip, sapları yaprakları çiçekleri ayrı ayrı ayıklanır. (Eldivenle yapın ki elleriniz boyanmasın)
Ayrı ayrı ayıkladığınız hodanı yine ayrı ayrı iyice yıkayınız.
Kaynar suda saplarını yumuşayana kadar haşlayıp süzgece koyunuz.
Çiçek ve yaprakları daha az tutun çok çabuk haşlanır. Çiçek ve yaprakları haşlamadan salatada da yapılır.
Haşladıktan sonra avuç içinde suyunu sıkın kısa kısa doğrayın. Miktarına göre soğanı arttırın.
Malzemeler
3 adet yumurta
1 adet orta boy haşlanmış patates
2 yemek kaşığı süt
1 adet büyük boy domates
1 adet orta boy yeşil biber
1 adet orta boy kırmızı biber
3 adet mantar
MALZEMELER
YAPILIŞI
Patlıcanları çok ince olmayacak şekilde dilimleyin ve pişirme kağıdı serili fırın tepsisine aralıklarla dizin. Üzerlerine fırça yardımıyla zeytinyağı sürün ve tuz serpiştirip, 200 derece ısınmış fırında 10 dakika fırınlayın. Fırından çıkardıktan sonra soğumaya bırakın. Fırın ayarınızı 190'a indirin. Ayrı bir kasede, kıyma, rendelenmiş soğan, yeşil biber, kapya biber, sarımsak, galeta unu, su, Ayçiçek yağ, tuz, karabiber ve maydanozu birleştirin.
Tüm malzemeler birbirine karışana kadar güzelce yoğurun. Hazırladığınız kıymalı harcın üzerini streç filmle kaplayıp 20 dakika buzdolabında dinlendirin. Yufkayı tezgaha serin. Üzerine ayçiçek yağı ve su karışımının yarısını fırça yardımıyla yufkanın her yerine yedirin.
Yufkanın alt ve üst kısmından 5-6 parmak kalınlığında parçaları ortaya doğru katlayın. Alt kısımda kalan parçanın üzerine fırınladığınız patlıcanları dik olacak şekilde yan yana yerleştirin. Dinlenmiş olan köfteli harçtan parçalar alın ve patlıcanların bulunduğu bölüme ince uzun şerit halinde köfte harcını yerleştirin.
Yufkanın sağ ve sol kısmından 2 parmak kalınlığında katlayıp rulo halinde sarın. Uç kısmını suyla fırçalayıp yapışmasını sağlayın. Sarmış olduğunuz rulo köfteleri 2 parmak kalınlığında parçalara kesin ve fırına dayanıklı, yağlanmış bir fırın kabına yerleştirin.190 derece ısınmış fırında üzeri nar gibi kızarana kadar, yaklaşık 45 dakika pişirin.
Sosunu hazırlamak için bir sos tenceresine tereyağı ve ayçiçek yağını aktarın ve kızdırın. salçasını da ekleyin ve kokusu çıkana kadar kavurun. Üzerine tuz, karabiber ve pul biber de ekledikten sonra son olarak suyunu da ekleyin ve kaynadıktan sonra altını kısıp 5 dakika kadar daha pişirip ocaktan alın.
Pişmiş ve fırından çıkmış olan patlıcanlı rulo köftenin üzerine hazırlamış olduğunuz sosu gezdirip sıcak olarak servis edin.
Malzemeler
Yapılışı
Kuru incirleri yıkayın, birkaç dakika suda bekletin. Saplarını kesip, incirin geri kalanını küçük zar şeklinde doğrayın. Sütü yoğurt mayalama sıcaklığına gelene kadar ısıtın. (Serçe parmağınızı süte batırdığınızda ılıktan sıcağa doğru olacak ama elinizi yakmayacak.) O sıcaklığa geldiğinde ocağın altını kapatın.
Isınmış sütün içine incirleri ekleyin ve el doğrayıcısıyla incirleri parçalayın. İncir parçası kalmamasına dikkat edin. Tatlıyı kuplara paylaştırın. Her bir kupun üzerine birer tatlı kaşığı ceviz koyun, üzerine kaşıkla hafifçe bastırın.
Kupları bir tepsiye yerleştirip üzerine streç film geçirin. Üzerine de bir mutfak örtüsü kapatıp, tatlıyı üç saat oda ısısında mayalandırın. Tatlı mayalandıktan sonra buzdolabına alın ve buzdolabında saklayın. Soğuduktan sonra sevdiklerinizle paylaşın.
Yaşamın her döneminde yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması için esastır. Bu nedenle, dört besin grubunda bulunan çeşitli besinler en az 3 ana ve 3 ara öğünde yeterli miktarlarda alınmalıdır. Kahvaltı, günün en önemli öğünüdür. Yaz aylarında yapılacak kahvaltıda az yağlı peynirler, zeytin ve taze sebzeler bulunmalı; kafein içeren içecekler yerine de süt, meyve suyu ve bitki çayları tercih edilmelidir. Yaz aylarında yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı; yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır.
Sebze ve meyvelerden faydalanın
Vücut direncini artırmak ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral alabilmesini sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanılması önemlidir. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi gerekir. Kan şekerini hızlı yükselten ve hızlı düşüren besinlerin tercih edilmemesi, basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler yerine kepekli ekmek, makarna, bulgur gibi lifli besinlerin tüketilmesine özen gösterilmelidir. Enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları ya da dondurma gibi tatlılar tercih edilmelidir.
Gazlı içeceklerden uzak durmaya çalışın
Terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için yeterli sıvı alımı önemlidir. Ayrıca, yaşamın her döneminde yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin atılmasında, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle, her gün en az 2-2.5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında kahve, çay ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir.
Sabah kahvaltısını atlamayın
Sabah kahvaltısı altın öğün, mutlaka yapın. Uyandıktan sonraki ilk saatler içinde bir şeyler yiyip kahvaltı etmemiz gerekir, aksi halde kan şekerimiz çok düşer ve gün boyunca sürekli tatlı, şekerli bir şeyler yeme isteği duyarız. Kahvaltıyı atlamak ya da karbonhidrat ve yağ ağırlıklı bir kahvaltı yapmak gafletinde bulunursak, yazın sıcağında metabolizmamızı yorar, dikkat eksikliği, halsizlik, bitkinlik yaşarız; çabuk yorulur ve baş ağrısı gibi sorunlar yaşamaya başlarız. Fiziksel ve zihinsel performansımız düşer. Sağlıklı ve dengeli bir kahvaltı, ister çalışıyor, isterse tatilde olalım, güne çok daha iyi başlamamız ve gün boyu enerjik kalmamızın ilk adımıdır.
Yağlı besinlerden uzak durun
Malzemeler
150 gr badem içi
750 gr dana eti
1.5 çay bardağı su
2 soğan
5 diş sarımsak
1 çay bardağı sade yağ
2 parça sakız
Bildiğimiz üzere aslında burçlar hayatımızın hemen hemen her evresinde var ve bizleri yemek yeme alışkanlıklarımızı vücut dili gibi değiştirebildiği gibi aslında hangi gıdaları severiz neleri yeriz ya da hangilerini sevmeyiz neleri yemeyiz gibi de yönlendirme yapabiliyor. Gıda tarihler boyu bizleri doyurmuş ve beslemiştir kimileri karın doyurmak için kimileri ise keyif almak için yer ama burçlara göre bu iş biraz farklı. Doğum tarihimize göre bizlere kodlanmış olan burçlar hayatımızın birçok evresine sahip ve yönlendirme yaptıkları da bir gerçek. O zaman yavaş yavaş isterseniz hem burçlarımıza bakalım hem de burçlara göre beslenme alışkanlıklarına bakalım. Sonra da Hürriyet Leziz’deki tariflerden seçip yapalım 12 burç binlerce tarifle yola çıkalım.
Koç Burcu: Hızlı yer, hızlı yakar, detaylı hazırlanmış bir sofra ona cazip gelmez, yemeğin sunumundan ziyade lezzetini önemser. Marsı koç burcu yönettiği için yüksek tempolu bir yaşamı var dolayısıyla o pratik şeyleri yer. O zaman ekmek arası, hazır paket yemekler, dışarıdan siparişler cazip olabilir. Acı ve keskin tatları sever. Sarımsak kereviz hardal soğan turp, süt, yoğurt yumurta gibi bitkiler koç burcu ile ifade edilir. Dolayısıyla bunları tüketmekten kaçınmazlar. Canı istediğinde üşenmeden uzun km yakar ve o yemeği yiyebilirler. Yeni tatlara fazlasıyla açıktırlar.
Boğa Burcu: Yemek ondan sorulur, Gastronomiye en çok ilgi duyan burçlardan biridir. En lezzetli yemekler onun ellerinden çıkar. Sabırlı yapılarıyla öncesinden marine edip yemeğin uzun uzun pişmesini bekleyebilirler. Yemeyi çok sevdikleri için hem hazırlar hem yerler dolayısıyla kilo almaya meyilldirler. Boğa dediğimizde yaşamdan keyif aldığımız beş duyumuza hitap eden her şeyi sayabiliriz. Masanın gözüne hitap etmesi, güzel kokular salması, lezzetinin her lokmada artıyor olması önemlidir. Şekerli gıdalar, sulu tatlılar, gül, menekşe, çilek, elma armut kiraz gibi meyveler boğa burcu ile ilişkilidir. Erkeğin kalbine giden yol mideden geçer sözü boğalara söylenmiş olmalı. Bende bir boğa burcu olarak tabi ki kendime çok yakın gördüm.
İkizler Burcu: Konuşmak okumak ve araştırmaktan yemeği soğutan ikizler burçları gezdiği gördüğü yerlerde farklı lezzetleri tatmayı sever. Birkaç kilometre ötede sevdiği bir şey için kalkıp yollara düşer. Zaman zaman menüye bakar ve hangisini seçeceğine karar veremez, elinde menü ile saatlerce sohbet eder, soğumuş yemeğini tırtıklayıp bırakabilir. Adaçayı, rezene, yeşil fasulye, domates, ıspanak, havuç, brokoli gibi ürünler ikizler burcu ile söylenebilir.
Yengeç Burcu: Zodyak’ın anaç burcu boğa gibi oda. Gastronomiye ilgili ancak kendisi yemekten çok yedirmeyi sever. Yemeği yapıp sunduktan sonra yorumların gelmesini için gözünüzün içine bakar. Süsleme işinde oldukça iyidir. Bir restoran açma, aileden gelen geleneksel tatları başkasına sunma konusunda oldukça başarılı. Mide konusunda oldukça hassas oldukları için hafif şeyler yemek zorunda kalabilirler. Sebze ve meyveler, yağsız proteinler, marul, domates gibi ürünleri tüketmeleri tavsiye edilir. Mideyi yoracak lezzetlerden uzak durmaları iyi olur. Baharat ve soğan gibi şeyler ağrılarını artırabilir.
Aslan Burcu: Her şeyin en iyisine layık olduğunu düşünen aslanlar yemeğinde iyisi hatta görüntüde oldukça şatafatlısını tercih ederler. Gözleri doymalıdır onların, masa süslü, tabaklar parlak, çatallar ışıldıyor olmalı. Çok basit bir öğün bile büyük bir özen içinde hazırlanır. Altın varaklı kadehi unutmayalım. Güçlü ve kalbi besleyen gıdalar tüketirler. Diğer taraftan kalp korumaya yönelik beslenmelerini tavsiye ederim. Ceviz, badem, kepekli ürünler, deniz ürünleri kalbe iyi gelecektir. Demir ihtiyacını karşılayacak ıspanak gibi besinler tavsiye edilir.
Başak Burcu: Titizliği ile tanınan başak burçları tüketeceği her şeyin steril olmasını çok önemser. Mükemmeliyetçi olduğu için çoğu zaman tuzu biraz fazla biraz eksik gibi noktalara takılıp kalabilir. Ona bir şey beğendirmeniz neredeyse imkansızdır. Her peyniri yemez, her markayı almaz. Ayıp olmasın diye azıcık tadına bakıp bıraktığı tabakların haddi hesabı yoktur. Sağlıklı beslenmek konusunda çok duyarlı oldukları ve olası bağırsak problemleri için özellikle sindirimi kolay besinler tüketmelidir. Muz, mısır, yoğurt gibi gıdalar başak burcu ile tanımlayabiliriz.
Terazi Burcu:
Girişimci olmanın temelinde doğru fırsatları hızlıca görmek ve değerlendirme yatıyor. Türkiye’de kadın girişimci olmak ise güç ve cesaretin bir sonucu olarak algılanırken yürünen bu yolun zorlu yanları da kabul ediliyor. Türkiye’deki fırsatları hızlıca değerlendiren başarılı kadın girişimcileri etrafımızda görebiliyoruz. Her ne kadar bazı meslek dallarında çok olmasa da birçok işletme ve mesleklerde görmek mümkün. Lakin burada çalışan ve çalışmayan kadınları düşünürsek; mesela işsiz ev kadınlarına aşçılık, pastacılık ve girişimcilik eğitimleri verilmekte olup, bu eğitimlerden aşçılık ve pastacılık eğitimleri sonucu ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları ve istihdama katılmaları açısından çok önemli.
Gastronomi penceresinden baktığımızda ise kadın ve erkek iş birliği yapıldığını görmekteyiz birçok işletmenin işletme sahibi ceo’ su ya da müdürü kadın olduğunu bilmekteyiz gastronomi dediğimiz vakit bunun içine sadece restoran, otel, motel, kafe girmiyor. Tabii ki burada gıda sektörüne hizmet veren büyük dev dünya markası olan firmalarda var. Tabaktan çatal bıçağa masadan sandalyeye perdeden fayans granitçilere varana kadar Esra Kuşdemir ve Arzu Saydam ile bizlere verdikleri hizmetleri de konuşmuştum nihayetinde birçok firma olduğundan nasıl başarılı oluyorlar, ayakta nasıl kalabiliyorlar ve zor olan gastronomi sektörünü neden seçtiler diye soru yönelttiğimde aslında çok keyifli bir o kadarda eğlenceli sohbet olmuştu.
Biz şefler, mutfaklarda lezzetler sunarken sert ortamlarda çalışabiliyoruz dolayısı ile misafirlerimizi ve müşterilerimizi memnun bırakmak için sofraları taçlandırıyoruz ki her misafirimiz veya müşterimiz kendisini şatoda bir tacını takmış kral olarak hissetsin diye. Biz şeflerin mutfak yönetimi ve misafir memnuniyetini de göz önünde bulundurursak çok emekler veriyoruz. Lakin bunun mutlaka sebeplerinden bir tanesi hepimiz duymuşuzdur; ‘anne eli değmiş ya da kadın eli değmiş gibi’ deriz ya işte bu noktada kadınlarımız ve kadın girişimcilerimiz devreye giriyor. Çünkü erkek kadar kadınlarımızın da artık mutfaklarda olduğu gibi sanayide de söz hakkı var.
En önemli noktalardan bir tanesi ise tüketici karşında kadın gördüğü zaman hijyen, özen konularında kendisini daha emin ellerde hissediyor. Kim bilir belki de o an evlerdeki ustaları yani annelerinin verdiği güveni kadın karşısındaki kadın aşçılarımızda ya da kadın işletme ya da fabrika sahibi veya ceo da görüyor, hissediyorlar. Çoğu erkek meslek erbabı yaptıkları işler konusunda fazla bir araştırma yapmaksızın kendilerini öğrendikleri aldıkları bilgiler arasına hapsederken, kadın girişimciler yaptıkları işin veya o yemeklerin içeriklerinin geçmişi, coğrafi bilgileri konusunda karşı cinsten çok daha araştırmacı oluyorlar. Her işte çok daha farklı tekniklerini uygulayabiliyor, yaptıkları iş kollarını geliştirebiliyorlar. Kadın erkeklere göre daha araştırmacı ve yeniliğe açık oldukları gerçek. Tıpkı evde yemek yaparken elinin altında bir malzemeyi bulamayıp da onun yerine başka bir ürünü tencereye ekleyen analar gibi ki hep söylerim en iyi aşçı ve şefler tartışmasız annelerimizdir. Analarımızdan “Evde patlıcan yoktu yemeği patatesle yaptım” gibi cümleleri çok duymuşsunuzdur.
Kadın girişimci olmak o kadar da zor değil. Mesela farklılık yaratmak adına zorlukları düşünmeden bu yolda kadınların da ne kadar başarılı olduğunu gösterebiliriz düşüncesindeyim. Bir işi yapmak ya da yapabilmek için, gerçekten bu işi sevmek, sevmenin de ötesinde tutkuyla bağlı olmak gerekir. Yani kısaca kadınlar eğer isterlerse, gerçekten bu konuda emek harcamayı, zorluklara katlanmayı, mutfaklardaki ve farklı sektörlerdeki erkek egemenliğinden yılmamayı göze alabilirlerse ve tabii yetenekleri ve tutkuları bu yönde ise, aynı şeyleri hisseden her erkek gibi onlar da aşçı şef girişimci sanayici pastacı zücaciyeci hatta ve hatta kasap bile olabilirler. Kadınlarımıza saygı ve sevgilerimle...