Paylaş
Girişimci olmanın temelinde doğru fırsatları hızlıca görmek ve değerlendirme yatıyor. Türkiye’de kadın girişimci olmak ise güç ve cesaretin bir sonucu olarak algılanırken yürünen bu yolun zorlu yanları da kabul ediliyor. Türkiye’deki fırsatları hızlıca değerlendiren başarılı kadın girişimcileri etrafımızda görebiliyoruz. Her ne kadar bazı meslek dallarında çok olmasa da birçok işletme ve mesleklerde görmek mümkün. Lakin burada çalışan ve çalışmayan kadınları düşünürsek; mesela işsiz ev kadınlarına aşçılık, pastacılık ve girişimcilik eğitimleri verilmekte olup, bu eğitimlerden aşçılık ve pastacılık eğitimleri sonucu ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları ve istihdama katılmaları açısından çok önemli.
Gastronomi penceresinden baktığımızda ise kadın ve erkek iş birliği yapıldığını görmekteyiz birçok işletmenin işletme sahibi ceo’ su ya da müdürü kadın olduğunu bilmekteyiz gastronomi dediğimiz vakit bunun içine sadece restoran, otel, motel, kafe girmiyor. Tabii ki burada gıda sektörüne hizmet veren büyük dev dünya markası olan firmalarda var. Tabaktan çatal bıçağa masadan sandalyeye perdeden fayans granitçilere varana kadar Esra Kuşdemir ve Arzu Saydam ile bizlere verdikleri hizmetleri de konuşmuştum nihayetinde birçok firma olduğundan nasıl başarılı oluyorlar, ayakta nasıl kalabiliyorlar ve zor olan gastronomi sektörünü neden seçtiler diye soru yönelttiğimde aslında çok keyifli bir o kadarda eğlenceli sohbet olmuştu.
Biz şefler, mutfaklarda lezzetler sunarken sert ortamlarda çalışabiliyoruz dolayısı ile misafirlerimizi ve müşterilerimizi memnun bırakmak için sofraları taçlandırıyoruz ki her misafirimiz veya müşterimiz kendisini şatoda bir tacını takmış kral olarak hissetsin diye. Biz şeflerin mutfak yönetimi ve misafir memnuniyetini de göz önünde bulundurursak çok emekler veriyoruz. Lakin bunun mutlaka sebeplerinden bir tanesi hepimiz duymuşuzdur; ‘anne eli değmiş ya da kadın eli değmiş gibi’ deriz ya işte bu noktada kadınlarımız ve kadın girişimcilerimiz devreye giriyor. Çünkü erkek kadar kadınlarımızın da artık mutfaklarda olduğu gibi sanayide de söz hakkı var.
En önemli noktalardan bir tanesi ise tüketici karşında kadın gördüğü zaman hijyen, özen konularında kendisini daha emin ellerde hissediyor. Kim bilir belki de o an evlerdeki ustaları yani annelerinin verdiği güveni kadın karşısındaki kadın aşçılarımızda ya da kadın işletme ya da fabrika sahibi veya ceo da görüyor, hissediyorlar. Çoğu erkek meslek erbabı yaptıkları işler konusunda fazla bir araştırma yapmaksızın kendilerini öğrendikleri aldıkları bilgiler arasına hapsederken, kadın girişimciler yaptıkları işin veya o yemeklerin içeriklerinin geçmişi, coğrafi bilgileri konusunda karşı cinsten çok daha araştırmacı oluyorlar. Her işte çok daha farklı tekniklerini uygulayabiliyor, yaptıkları iş kollarını geliştirebiliyorlar. Kadın erkeklere göre daha araştırmacı ve yeniliğe açık oldukları gerçek. Tıpkı evde yemek yaparken elinin altında bir malzemeyi bulamayıp da onun yerine başka bir ürünü tencereye ekleyen analar gibi ki hep söylerim en iyi aşçı ve şefler tartışmasız annelerimizdir. Analarımızdan “Evde patlıcan yoktu yemeği patatesle yaptım” gibi cümleleri çok duymuşsunuzdur.
Kadın girişimci olmak o kadar da zor değil. Mesela farklılık yaratmak adına zorlukları düşünmeden bu yolda kadınların da ne kadar başarılı olduğunu gösterebiliriz düşüncesindeyim. Bir işi yapmak ya da yapabilmek için, gerçekten bu işi sevmek, sevmenin de ötesinde tutkuyla bağlı olmak gerekir. Yani kısaca kadınlar eğer isterlerse, gerçekten bu konuda emek harcamayı, zorluklara katlanmayı, mutfaklardaki ve farklı sektörlerdeki erkek egemenliğinden yılmamayı göze alabilirlerse ve tabii yetenekleri ve tutkuları bu yönde ise, aynı şeyleri hisseden her erkek gibi onlar da aşçı şef girişimci sanayici pastacı zücaciyeci hatta ve hatta kasap bile olabilirler. Kadınlarımıza saygı ve sevgilerimle...
Paylaş