Paylaş
Hani şaşırtıcı olan, izah edilemeyen, anlaşılamayan durumlara, zamanın ruhuna uygun olarak “yeni normal” deniyor ya. Bizim siyasi iktidar bir süredir biraz farklı bir türünü geliştiriyor bunun. Yok artık, o kadarını yapmaz diyorsunuz. Yapıyor. Yanlıştan döner diyorsunuz. Dönmüyor, yanlışı çılgınca savunuyor. Üzerine, olup biteni doğal akışmış gibi yutturmaya çalışıyor. “Yeni anormalin” mümtaz örnekleri diyelim biz bunlara.
Futbolundan siyasetine, sanatından medyasına kadar her alanda gariplikler yaşanıyor. Fantastik bir film senaryosu gibi akıp giden hayatımız var. Olaysız gün yok.
Hadi futbolda falan bu savrukluklara alışkınız da “yeni anormal” artık ekonomiye de bulaşmış durumda. Küresel rüzgarlar tersine döndü, dönüyor ya. Değişen iklim iktidarın aklını iyice karıştırmışa benziyor. Ne de olsa Mart ayında yerel seçimler var.
Son on yıldır süren düşük faiz ortamından o kadar da düşük olmayan faizler dönemine giriliyor. Zorluklar kapıda. Hemen başladı zaten iyilikler bizdendi, şimdiki kötülükler faiz lobisinden, FED’den, gelişmemizi istemeyenlerden söylemleri... Dolara yılsonu fiyatı biçmeler. Piyasada zaten yükselmiş olan faizi resmen yükseltmemek için direnmeler.
Dünyada örnek gösterilen bir ülke idik... Altı ayda en kırılganlardan biri haline geldik. Bu inandırıcı mı? Elbette değil.
Olan şuydu. Güçlü bir büyüme hikayesi olan ülkeydik. Amerika, Avrupa, Japonya, Çin ve bilumum merkez bankalarının piyasaya vermiş olduğu trilyon dolarların keyfini sürdük.
O arada hem ekonomi içi, hem de ekonomi dışı yapısal reformlar konusunda her zamanki gibi kaytardık. İşler iyi gidiyor gibiydi. Ama alt taraftaki dengesizlikler aynen duruyordu.
Şimdi o atılmayan adımlar çıplak ve çirkin gerçekler olarak karşımıza dikilmeye başladı. Burada gerçekleri görmeden, yeni anormallikler deneyerek gidilecek bir yer yok.
Ekonomideki çatırtıların Mart 2014 yerel seçimlerine nasıl yansıyacağını çok merak ediyorum.
RES’LER CANDIR AMA...
Sevgili Barış Kocagöz’le karşılaştık geçen gün. Rüzgar elektrik santrallerine (RES) yaptığım bazı eleştirilerle ilgili bana sitem etti. Ayaküstü bir sohbet olmasına rağmen epey konuştuk. Barış oldukça doluydu.
Öncelikle çerçeveyi bir çizelim:
Her zaman temiz enerjiden yanayım. Temiz enerjiden yana olmamın temelinde doğayı ve çevreyi koruma kaygısı var. Doğal gazı ve son dönemlerde doğal gaz fiyatlarının düşmesine neden olan kaya gazı teknolojisini çok önemsiyorum. Enerji uzmanı değilim. Ancak enerji fiyatlarını, piyasalardaki gelişmeleri yakından izleyen biriyim. Barış’a katılıyorum Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığı elbette sakıncalı... Enerji politikalarımız dengeli değil. Doğal gazın payı çok fazla... Temiz enerjinin payı yetersiz. Kesinlikle teşvik edilmeli.
RES’lerin diğer elektrik santrallerine göre avantajları çok. Buna karşılık düzensiz esen rüzgar, pervanelerden çıkan ses, civarında oluşturduğu mikro klima gibi dezavantajları ise nispeten yönetilebilir, halledilebilir şeyler.
RES’lerle ilgili derdim ne o zaman?
Şöyle ki RES projelerinin karşılaştığı sorunlardan biri fiyatı makul boş arazi bulabilmek. Özellikle Ege kıyılarında yer kısıtlı ve fiyatlı. Uygun yerler bugüne kadar kalmış olan yerler. 1. derece doğal sit alanları, milli parklar, yeşil alanlar.
Benim kaygım çevre dostu elektrik üreteceğiz diye çevreye nüfuz edilmesi, dokunun zedelenmesi, kısmen de olsa çevrenin tahrip edilmesi. Hatta RES projelerinin bu amaçla bir kılıf olarak kullanılması.
Ayvalık Cunda’da söz konusu olduğu gibi... Milli Parkı tehdit etmek olacak şey değil.
Karaburun Yeniköy civarında yaşandığı gibi... Köyün dibine pervaneleri dikmek, kanuni bile olsa, kabul edilebilir mi?
Esasen Karaburun Belediye Başkanı Hamza Serdar Yasa benim söylemek istediğimi çok güzel söylemiş:
“Nükleer veya hidroelektrik santralleriyle karşılaştırıldığında RES’lerden faydalanmak doğru, ancak köylünün insanca yaşamına destek olunacağı yerde onu rahatsız eder biçimde yatırımlar yapılıyor. Köylümüz bu tehlikeyi görünce toprağına, keçisine sahip çıkıyor.”
Bunlar benim denk geldiğim iki RES vakası. Münferit aksaklıklardır umarım. Bizi ayırt et diyorsun, haklısın Barış.
RES’ler candır cinlik yapmaya kalkışmadıkça. Sen de bizi anla ama sevgili Barış.
Paylaş