Paylaş
Bu gergin ülkede bazı dişliler ise, takır tukur ediyor. İnsanı delirten külüstürlükte... Konular can sıkıcı. Yaz yaz bitmez.
Nereye bakıyorsun? Ne görüyorsun? Neyi, ne kadar yansıtıyorsun?
Sırf yanlışları yazanlar var. Çok rağbet görüyorlar. Muhalif seslere ihtiyaç var.
Yıllardır çözülememiş konular... Çaresiz bırakılmış insanlar... Göz göre göre yaşanmış ve yaşanan felaketler.
Mesele; insanca yaşam meselesi. Gerçekler acı.
Yanlışları görmezden gelip ısrarla iyi şeyler yazanlar da inatçı. Onca kötülüğe rağmen “her şey güzel olacak” diyorlar.
Doğru, güzel hikayeler var. Ama daha çok bizim bu tarafta.
Uludere, Narlıdere’ye epey uzak mesela... “Terörist olabilirlerdi” deyip konuyu kapatmak en iyisi! Öbür türlüsü çok soru sordurur. Zor olur.
Urfa da Urla’ya epey uzak... Yanarak ölen 13 mahkûm da... “Vantilatör kavgası” yüzünden yanmış insanlar. İhmal? Fazla kurcalamayın. İnanın!
Hele Dağlıca’nın Buca’yla hiç alakası yok... Orası öyle, burası böyle.
Piyade er Mehmet Türkmen’in ölüm haberi de diğer binlercesi gibi geldi geçti işte!
Matem mi, ne matemi? Neymiş? Terör olunca hayat aynen sürerse, günlük düzen bozulmazsa terör amacına ulaşamazmış.
Gencecik insanlar ölünce susmak içten gelir zaten. Büzülürsünüz. Yok, siz keyfinizi bozmak istemiyorsanız o ayrı.
Bir ara düşünün. Uzak ne kadar uzak? Uzak böyleyken yakının iyi olması mümkün mü? Uzak ne diyor, yakının bu hallerine?
Böyle sorulara gerek yok. Mevsim yaz. Hareket var. Bir Alaçatı güzellemesi yazsaydım daha iyiydi belki, ama klavyem huysuz işte.
Faylar uzadı
HAYAT sigortası satmak zordur derler. Ölümü hatırlattığı için. Deprem yazısı yazmak da hayat sigortası satmaya benziyor.
Geçen hafta MTA, ülkenin yenilenen fay haritasını açıkladı. 20 yıl önceki haritaya göre; pek çok yeni fay eklendi, bazı mevcut fayların boyu uzadı. Ege Bölgesi’nde de İzmir civarında da boyları bilinenden uzun çıkan faylar var.
Bunlar, muhtemel depremlerin şiddetini arttıran bulgular... Ege’nin haritası henüz www.mta.gov.tr sitesine konmadığı için daha detaylı bilgi almak zor.
Depremle mücadelenin yapıların kalitesiyle başladığını düşünürsek, mesaj gayet net... Yerel idare doğru yerde, doğru binayı, doğru biçimde yapılmasını sağlayacak. Artık daha da dikkat edecek. Şimdiye kadar yaptığını da yapmayacak!
Cezacı tavır
YEREL basında defalarca yer buldu. En son olarak Milliyet Ege’de Hamdi Türkmen yazdı. Adnan Menderes Havalimanı’ndaki kısa süreli park etme sorununu.
Yakınlarını karşılamaya gidenler trafik polisleriyle köşe kapmaca oynamak durumunda kalıyor.
Normal otopark kısa süreli park için hem pahalı, hem pratik değil. Her zaman da yer bulunmuyor.
İnsanı asıl öfkelendiren ise “cezacı tavır”. Gelen insanın hayatını kolaylaştırmak yerine zorlaştırmak anlaşılır gibi değil.
Kaldı ki, bekleme yapılsa bile trafik akışı aksamıyor. Yol genişliği bekleme yapmaya uygun.
Kentin her köşesinde bu sıkılık olur da dersiniz, İzmir böyle bir kent.
Trafik kurallarını sert uyguluyor.
Havalimanındaki kovalamaca sürerken Talatpaşa’da bir takım araçlar flâşörlerini yakıp sağ şeridi işgal etmişlerdir mesela.
Ya da Kordon’da kaldırımlara çıkmış otolar yayalara engel oluyordur.
Alsancak’ın ara sokaklarında yan aynalarınızı kollaya kollaya ilerliyorsunuzdur.
Kentin muhtelif köşelerinde birkaç uyanık yüzünden mağdur olan araçlar ve yayalar vardır.
Havalimanındaki sıkılık başka yerde var mı?
Efendim, İstanbul’da da böyle ya da dünyanın başka havalimanlarında da diyenler olacaktır mutlaka.
İyi de fiziksel yapıya uygun medeni bir düzenleme yapılsa, bir çözüm bulunsa da İzmir bir fark yaratsa fena mı olur?
Hedefte İstanbul’un alternatifi bir bağlantı alanı olmak var ya...
Paylaş