Paylaş
On beş gün kadar önce Muzaffer Tunçağ’la karşılaştık.Onun da acelesi vardı, benim de.Yine de kente dair üç beş laf edemeden duramadık.
Sevgili Tunçağ her karşılaştığımda uzun uzun sohbet etmek istediğim insanlardan.Her zaman sorumluluk sahibi olmuş bir kentli, örnek bir kent düşünürü.Konak Belediye Başkanı olarak masanın öbür tarafında daoturdu. O yüzden söyledikleri,tespitleri benim için önemli.
“Keşke son kısmı o şekilde yazmasaymışın” gibisinden bir şeyler söyleyince ilk anda neden bahsettiğini anlayamadım. Açıkladı: “Kabul ediyorum, kaldırım inşaatları sorunlu ancak bu aksaklıklar kentin bütünüyle nasıl yönetildiğinin işareti olmaz.Bu biraz zorlama bir yorum.”
Hatırladım tabii.Bir yazımda kaldırım inşaatlarının on yıllardır son derece düzensiz ve özensiz devam ettiğine dikkati çekmiştim.Kuleler dikilen bir ülkede kaldırımların teknik sorun olmaması gerektiğini savunmuştum.
Yeniden yapılacak olan kaldırım baştan sona kırılacağına kısım kısım ele alınsa yayalar için hayat o kadar zorlaşmaz demiştim.Bu hoyrat imalat anlayışını sorgulamıştım.
Bunun da kentin bütünüyle nasıl yönetildiğine dair bir gösterge olduğunu iddia etmiştim.“Aynen Kordon’un nasıl yönetildiği bir göstergeyse” diye de eklemiştim.
Muzaffer Hocam esas sorunun bu işleri yapan müteahhitlerin niteliklerinde olduğunu söyledi.Bunun bir türlü çözülemediğini anlattı.Ben de Büyükşehir şartnameyi ona göre yapsa, bütün bunları dikte etse dedim.Sevgili Tunçağda bana gerçek hayatta işlerin öyle yürümediğini kibarca hatırlattı. Siz de haklısınız dedim.
Yine de fikrim değişmiş değil. Bana göre “küçük işler” büyük işlerin nasıl yürüdüğünün, yürüyeceğinin işareti.Küçük arızaları giderecek büyük mucizelere tanık olsam gıkım çıkmayacak.O da olmuyor.
Özelde Kordon’un nasıl yönetildiği ise bence sadece kentteki değil, ülkedeki yönetim anlayışının izlerini taşıyor.
Maksat ticaret olsun… Üç beş kişi uykusuz kalacak,biraz kirlilik olacak, azıcık kaos yaşanacak… Olacak o kadar. Azınlığın dayatmaları için çoğunluğun keyfini kaçıracak değiliz!
Yaz günü, yani kentin nispeten tenha olduğu bir gün, akşamüzeri saatleri sembol cadde Kordon’daki kaldırım otoparkı.O kadar yazıldı çizildi, değişen bir şey yok! Not: eğik duran direğin turistik bir değeri var mı bilmiyorum.
BİRAZ DA TEKNOLOJİ
Çok içeri gömüldük iki aydır.Gezi direnişi nedeniyle uzak yerlerde olup bitenler pek ilgimizi çekmiyor.Oysa haber akışı devam ediyor.Biraz nefeslenmek için alın size üç teknoloji haberi:
Vakumlu Tüp Ulaşımı (ETT):İngilizcesi Evacuated Tube Transport.Basit olarak ifade edecek olursak araçlar havası alınmış tüpler içinde hareket ediyor.Dolayısıyla hava sürtünmesi dâhil, her hangi bir sürtünme yok.Kontroller tamamen elektronik.İnsan hatası ihtimali yok gibi.
Saatte 6000 km hız yapma potansiyeli var.Mevcut uçaklardan kabaca 8-9 kat daha hızlı.Yani dünyayı dolaşmak altı saatten biraz fazla sürüyor.İstanbul – İzmir 6 dakika! İlk örneğini 2016 yılında Nevada’da görebileceğiz. 3 millik bir tüp içinde saatte 400 mil hız.2050’de çok daha yaygın kullanılacağa benzer.
Petrol üreten bakteri: Audi firması 2012 yılında, genetiği değiştirilmiş bakteriler sayesinde, karbondioksit ve güneş enerjisinin de yardımıyla, atık suyu sentetik yakıta dönüştürmeyi başardı. e-dizel ve e-etanol olarak adlandırılan bu yakıtlar, birkaç yıl içinde TDI ve TFSI motorlu Audi'lerde kullanılabilecek.
2013 yılında ise araştırmacılar, yakıt üretme yeteneğine sahip bir bakteri keşfettiklerini belirtiyor. Genetik yapısı değiştirilen koli basili (e. coli) bakterisi, şekeri, mazota çok yakın bir yakıta dönüştürüyor.
Bu işlemin kapsamı büyütülebilirse, bu sentetik yakıtın fosil yakıt enerjisine alternatif olabileceği düşünülüyor.
Halen laboratuarlarda petrol üretim deneyleri yapılıyor ve kimilerine göre yakın bir gelecekte petrolü tarlalarda yetiştireceğiz.
Doktor uygulaması: İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılmaya başlanan cep telefonuyla genel muayene teknolojisi masrafsız ve zahmetsiz özelliğiyle tüm dünyada yeni bir dönemin başlangıcı olacak.
Artık rutin doktor kontrolleri için hastaneye gitmeye gerek kalmayacak. En yakın medikal dükkândan alınacak birkaç ürün ve akıllı bir cep telefonuyla tansiyonumuzu ölçmek, kan şekerini kontrol etmek hatta kalp atışlarını dinlemek an meselesi.
Hastalara ulaşım rahatlığı da sağladığından telefon ve tablet aplikasyonlarının konforu gerçekten tartışılmaz. Kalp doktorlarına günlük rutin testlerin ulaşması bir tık ötede olduğundan, hastalar evlerinden çıkmadan testlerini yapıp doktorlarına dijital ortamdan sonuçları yollayabiliyorlar.
Doktor aplikasyonu Mart 2014’te satışa sürülmeye hazırlanıyor. Her bireyin çocuğunun ateşini, tıpkı maillerini kontrol eder gibi denetlemesi mümkün.
Paylaş