Paylaş
Kazanma hırsıyla kaybetme korkusunun mücadelesi sonucu şekillenen piyasa psikolojisi hayata dair mesajlar, dersler de barındırır.
Örneğin ne iyilikler kalıcıdır, ne kötülükler… Fiyatlar ergeç ortalamalara doğru geri döner. Her düşüşün bir çıkışı vardır. Ya da tam tersi…
Mesela kar çabuk, zararlar geç realize edilir. İnsan psikolojisi böyledir. Ümit eden bir organizmadır.
En büyük zararlar da küçük zararların zamanında kapatılmaması sonucu oluşur. Kısacası zarardan dönülmesi de bir beceridir.
Başka bir örnek de diplerde piyasanın aşırı kötümser, tepelerde ise aşırı iyimser halleridir. Buralar aslında trendin yani akışın döndüğü noktalardır.
Tepelerde fiyatlar hiç düşmeyecekmiş gibi sağlam görünür. Herkes iyimserlik kusmaktadır. Şöyle olacaktır, böyle olacaktır, bu kez “farklıdır”!
Sonra birkaç uyanık kötümser çıkıp çoğu zaman da sebepsiz satış yapmaya başlar. Tepenin ilk tohumları atılır. Sonra başkaları takip etmeye başlar. Hava döner.
Diplerde ise piyasa bir daha yükselemeyecekmiş gibi bir izlenim verir. Karamsarlık had safhadadır. Habire kötü haber gelmektedir. Ortama bıkkınlık hâkimdir.
Sonra birkaç uyanık iyimser çıkar anlamsız bir kıpırtı yaratır. Piyasa kötü haberlere rağmen düşmez olur. Dip oluşmaya başlamıştır.
Cuma günü Ertuğrul Özkök’ün “içimden siyaset yazmak hiç gelmiyor artık“ diye başlayan yazısını okuyunca muhalifler için buralar dip mi acaba diye düşünmeden edemedim. En kötüsü görüldü mü acaba?
Seçim sonrasında muhalif kanatta bu bıkkınlık ve vazgeçiş havasına çok sık rastlanıyor.
İktidar tarafında ise zafer ve kalıcı iktidar nidaları yükseliyor. Bundan sonra ne olacak da iktidar partisi kan kaybedecek diye düşünülüyor. Hava fazlaca iyimser.
En iyisi görüldü de iktidar partisi için bir tepe formasyonu mu oluşuyor acaba?
Yaşayıp göreceğiz. Bu bir temenni mi olarak kalacak, yoksa psikolojiye dayalı bir öngörü olarak parlayacak mı?
****
Paylaş