Paylaş
- Kemal Bey mi, Ekrem Bey mi, Mansur Bey mi? Hangisi?
Yoksa Macron gibi birisi mi?
***
Her gün gazetelerde makaleler, televizyonlarda her gece yorumlar...
Evlerde, çarşıda pazarda, metroda, markette, her yerde aynı konu:
- Kim aday olacak?
Neyse ki Mayıs’ta seçim yapıldı, bitti... Kurtulduk.
***
Şimdi de kamuoyunu başka bir konu işgal ediyor.
Ekrem Bey meselesi...
- “İstanbul’a tekrar belediye başkan adayı mı olacak, yoksa CHP’ye genel başkan mı? Yoksa cumhurbaşkanlığına mı hazırlanacak?”
Her gün bu. Her saat bu.
Yeter yahu.
3 koltuk da onun olsun, yeter.
7 ay da bunu mu dinleyeceğiz?
***
Bu partinin özelliğidir.
Hiç iktidar değildir ama hep iktidardan fazla gündemdedir...
- Bıktırıncaya kadar.
Zaten ömrü tartışmalarla geçti. Çok sert kavgalara girdi. Kimseyi bulamasa, kendisiyle kavga etti.
Düzgün bir müzakereyi sevmez ama münazara şampiyonudur.
Çünkü laf ebesi.
***
Bir kurultay yapar, her seferinde vallaha ülkede kıyamet kopar. Sanırsınız ki Dünya Lideri seçilecek... Beraberinde de Dünya Yönetim Kurulu.
Bu tarafına bayılıyorum.
Yeryüzünde hiçbir partinin böyle bir pazarlaması yok... Böyle bir albenisi de yok.
***
Dolayısıyla...
- CHP’siz siyaset olmaz.
Türk Siyaseti’nin tuzu biberidir o. Hem de mihrabıdır.
Cılız bir bünye ona yakışmıyor.
Çabuk toparlanırsa demokrasimiz de yücelecektir.
Hele bir de istemezükçülük’ten vazgeçerse, taze bir başlangıç yapmış olacaktır. Bu son cümlemi unutmayın.
Not:
Yukarıdaki yazıya bir futbol notu eklemek istedim:
Ezeli rekabet ve ezeli rakipler olmasa, Süper Lig’in tadı mı kalır?
Paylaş