Paylaş
Mühim mesele bu.
Demokrasi’yle hukuk, zaman zaman işte böyle karşı karşıya gelir.
Hangi tarafı tutarsınız?
- İşinize hangisi gelirse.
***
Haklısınız.
Duruma göre “sandık her şey değildir” bazen de “her şey”dir.
Yaşasın.
Öylesine “her şey”dir ki, seçilmiş insanlara “suç işleme özgürlüğü”nü bile tanıyabilirsiniz... Bu noktada mühim olan pişkinlik’tir.
Pişkinlik deyip geçmeyin.
Demokrasilerde bundan daha büyük bir sığınak yok.
***
Bir adım sonrası zaten “çoğunluğun tahakkümü”dür. Hay Allah, nereden kulağımda kaldı bu laf?
Peki azınlıkta isem ne olacak?
Kolay.
O zaman da “azınlığın azgınlığı” hukuki haktır bana. 1 kişi için bile yangın çıkarırım.
Gördünüz mü bakın... Demokrasi’yle hukuk yine karşı karşıya geldi. Hangisini tercih edersiniz?
Son kararınız nedir?
***
Ahmet Davutoğlu’ndan sık sık duyduğumuz bir laf vardı:
- Kamu düzeni.
En çok da 7 Haziran / 1 Kasım arasındaki olaylarda duymuştuk... Tam da hendekler kazılırken... Hani var ya, kapı tokmağını çevirsen bomba patlıyordu. Ekmek arası bile bomba vardı.
Haydi, “kaldım yine bir
ateş-i hicran arasında.”
Soru:
- Demokrasi mi, güvenlik mi?
Buyurun bakalım.
***
Şimdi kamu düzeni’nden hareket ederek, kafam şuraya takılıyor:
Ben, sınır ötesinde, Mehmetçi’ğimle, tanklarımla, uçaklarımla, amansız bir yurt savunması için mücadele verirken, içeride benim paramla ve benim imkanlarımla, benim altımı oymaya kalkanlara, müsaade eder miyim? Sen eder misin? Hangi devlet eder?
Başka sorum yok.
Paylaş