Paylaş
Lakin, seri ziyaretlere başlayıp, Meclis’te oy için destek aradığını görünce, memnuniyetim uçtu gitti.
Kapı kapı gezip oy isteyen bir cumhurbaşkanı eksik olsun diye homurdandığımı gayet iyi hatırlıyorum.
Yazmamıştım ama epey söylenmiştim.
*
Beterin beteri varmış meğer.
Kılıçdaroğlu, aday olmak için neredeyse oraya buraya yalvaracak.
Dağıtmadığı mavi boncuk, çalmadığı kapı, vermediği söz, bulunmadığı vaat kalmadı.
Kendini o kadar aştı ki, ne liderlik havası kaldı ne de genel başkanlık kimliği.
Sıradan bir adam gibi.
*
Yapma bayım, etme bayım. Sen koskoca bir Atatürk’ün koltuğunda oturuyorsun. Söylediğine göre de Kuvayi Milliye ruhu taşıyorsun.
Bırak bu ortalarda mekik dokumayı... Bırak bu gönül turlarını.
Gelsinler, senin gönlünü alsınlar, aday olman için sana yalvarsınlar.
Gelmiyorlar mı?
Eh, o zaman kazanacağına inanmıyorlar demektir.
Yapacak bir şey yok.
*
Demirel demiş ki:
“Cumhurbaşkanlığı hiçbir faninin reddedeceği makam değildir.”
Katılmıyorum.
Lakin, bir an için doğru söylediğini kabul edelim. Demirel bunu cumhurbaşkanlığı makamı için söylemiş... Sen henüz aday bile değilsin yahu, ne oluyorsun?
Lütfen kendine gel ve biraz ağır ol.
Paylaş