Paylaş
Siyasi rakibine, istediğin kadar bağır, hatta sabahtan akşama hakaret et dur. Oralardan çivi bile sökemezsin, bilakis, onları daha da kemikleştirirsin.
Haa, olsa olsa, kendi taraftarını mutlu edersin. Ama neticede puan cetveline bir bakarsın ki, değişen bir şey yok.
- Yahu nerede o alkışlar?
Alkışlar yine burada, korkma... Şiddeti bile artmıştır alkışların.
Ama ne yapayım, sayıları aynıdır.
Demek ki bağırıp çağırarak değil, ancak makul eleştiriler yaparak alt edeceksin rakiplerini.
Aksi halde, karşında inat oyları diye koskoca bir kitle oluşturursun
ve onu sürekli beslersin.
Hele belediye seçimleri, vatandaşı tam da bamtelinden yakalayacak olan bir hizmet arenasıdır.
Onun için arkadaş, bağırıp durma.
Boşuna kürsüleri yumruklama.
Oy dağılımında şehir trafiği kadar etkin ve hükmün olamaz.
Yıllardır bu böyle.
Kongreler dahil, salon mitingleri, birbirini alkışlayan insanlarla dolup taşıyor. Lakin “hepsi bizden.”
Bir de sokağa çıkıp bakalım. “Ötekiler”den alkış var mı?
Mühim olan budur. Sandıktaki anahtar ötekiler’dir.
- Öteki oylar.
Misafir olarak da gelseler.
Kalıcı da olsalar.
Emanet veya ödünç de olsalar.
İlle de öteki oylar.
Not:
Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyonu, Pentagon kabul edilemez buldu.
Hiç mühim değil.
Kemal Kılıçdaroğlu bile kabul edilebilir bulduğuna göre, gerisi teferruattır.
Paylaş