Paylaş
Herkes istediğine dilediği lâfı söyleyebilir mi?
Dokunulmazlık denen zıkkım, belden aşağı inip ayağa kadar düştü mü?
Ayıptır yahu.
Yarın aynı Meclis’te oturup yüz yüze bakacaksınız.
Belki de koalisyon kuracaksınız.
Bu halinizle mi?
*
Ayrıca... Batılılığı reddetmek ve “muasır medeniyet” ilkelerini aşağılamak, bir marifet haline geldi.
Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” vasiyeti, ayaklar altına alınmaktadır. Savaş, kan ve gözyaşı çağrışımları, asmak ve kesmek’le karışık, tuhaf bir hamaset getiriyor.
Hepiniz birden mi çıldırdınız?
Ne oluyorsunuz?
*
Türk siyaseti, hafızasını kaybetti. Aklı başında, bir plan program ya da bir proje sunacak insanlar yerine, bağırıp çağıran tipler türemiştir. Öyle adaylar var ki, kendilerine televizyonlarda lütfedilen dakikaları tepe tepe kullanıp rakiplerine bir güzel sövüyor.
Maşallah, partiler güya birer bildirge ve kitapçık da hazırlamışlar. Havaya saçılmış para bunlar... Bir tanesini okuyan varsa beri gelsin.
En çok da sokaklara asılmış afiş, flama ve fotoğraflara gülüyorum. Sanki onlara bakarak hayran olacaksınız ve de hemen etkilenip fikir değiştireceksiniz.
Şişli bölgesi hariç, her taraf kirlenmiş durumdadır.
Peki, koca kampanya boyunca mazot’tan başka aklımızda kalan nedir?
*
Gelelim anketlere.
Bilimsel araştırmalar bunlar... Kamuoyunu yansıtmak için yapılıyor, yâni, kamuoyunu oluşturmak için değil.
Onlara iyi bakın. İyi okuyun. Ciddiye alın. Ama sakın etkilenmeyin. Siyasi tercihinizden hiç şaşmayın.
Paylaş