Paylaş
- DTP, kendi siyasi iradesini İmralı’daki zat’a devretmiştir.
İşte bütün mesele.
Buna ekleyecek bir lâf var mı?
Eh, belki var.
Ben de 14 aydır diyorum ki:
- Kürt sorunu’nun çözümünde en büyük engel DTP’dir.
***
Programda bir de üçüncü kişi bulunuyor.
Atıp tutuyor.
Kürt kimliği’nden falan bahsediyor.
Halbuki o ve arkadaşları 80 öncesi henüz öğrenciyken, Kürt Kimliği’ni öne çıkaran tek politikacı vardı: Şerafettin Elçi.
Şimdi nerede duruyor idiyse yine oradaydı.
Öyle ki, hiç alışmadığımız o duruş karşısında ben çok şaşırmış ve Elçi için bir iki sert yazı yazmıştım.
Tabii kendimi mahkemede buldum. Ve tazminat ödedim.
Köprünün altından çok sular geçmiş.
Elçi’nin o gün yadırgadığım tavrına şimdi saygı duyuyorum.
Ama bir dakika: PKK terörü yoktu.
***
Fatih’in karşısında oturan öbür bey, bugünkü
Tam bir fantezi.
Bir ara köşeye sıkıştı. Kendisine “Terörü şimdi kına, burada kına, hadi bakalım” denince halk rahatsız olur diye bir masal uydurdu.
Ankette öyle çıkmış.
Halk’ın yüzde 67’si “sakın kınama” diyormuş. Hangi yörenin halkıysa bu... Lâfı kaydırdı gitti.
Bizim evdeki misafirler saçını başını yoldu: Ulan hangi 67 bu?
Elbette... Siyasi iradeni PKK’ya kaptırırsan çözüm ortadan kalkar, sadece ölüm kalır.
Yazık değil mi fidan gibi çocuklara? Türk veya Kürt... Yazık değil mi?
***
Söyler misin bey?
Kaç bin kişi daha ölmeli?
50 bin?
Hayır, yetmez. 100 bin, öyle mi?
O da belli değil.
Sonunda siz bu terörü kınayacaksınız ama Kürt Sorunu’nu çözmek için kimsede tâkad kalmayacak.
Yüzgöz olduk bey.
Bir “kutsal dava” böyle çözülmez. “Sosyal haklar, kültürel haklar.” Öf... Bırakın bu ezberi. Siyaset üretin. Kafayı kullanın. Aksi halde devrettiğiniz siyasi irade, ta İmralı’dan Kuzey Irak’a kadar yağma edilecektir. Bugünleri çok ararsınız.
Paylaş