Paylaş
Ne galibiyet şımarıklığına gerek var, ne de mağlubiyet ezikliğine.
Yensen de yenilsen de hazımlı olmayı öğreneceksin.
Madem demokratsın...
Birinci kural bu.
***
31 Mart’tan beri yazacağım, sıra gelmiyor.
Yüksek oy aldığın şehirleri kendi malın sayamazsın.
Ne Diyarbakır HDP’nin mülkü, ne İzmir CHP’nin mülkü, ne de Konya AK Parti’nin mülkü. O topraklar hepimizin.
Fakat hayır.
Sivas’tan öteye gitmeyi deplasman maçına çıkmak gibi algıladığımızdan beri, oy aldığımız sahilleri de özel plajımız zannettik.
Hayrola, hepimizin birer arka bahçesi mi var yahu?
Kimin icadı bu?
“Tapulu arazime gecekondu kurdurtmam” mantığı ne köhne bir mantık...
Siyasette tapulu arazi olur mu?
***
Şu İstanbul seçimine bakınız.
Sanki burada müthiş bir ganimet, sanki müthiş bir hazine yağması var da, ne pahasına olursa olsun onu ele geçireceğiz... Hepimiz birden mevzilendik, 7 göbek, hepimiz canımızı dişimize taktık, adayları bile solladık, aday’dan çok adaycı olduk. Hayat memat mücadelesi veriyoruz... Sandık da neymiş? Ortak yayında şampiyonluğumuzu şimdiden ilan edeceğiz.
Allah aşkına, bir seçime benziyor mu bu?
Paylaş