ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı “İnsan Ticareti” raporunda, Türkiye, “Çocuk Savaşçı” kurumunu destekleyen sabıkalı bir ülke olarak gösteriliyor.
Gösteren kim, bir daha söyleyeyim: ABD Dışişleri.
Yani, dış kapının mandalı.
***
Ona öyle demezler.
ABD’yi bir de ben sınıflandırayım da görsünler.
- Dünyanın en yüzsüz devleti kim? En yalancı, en iftiracı, en pişkin, en utanmaz, en arlanmaz... Kim? Kim? Kim?
- Dünyanın en güvenilmez devleti kim?..
Yeni hükümet kuruldu.
Oho, icraat başladı bile.
............
Görünüş bu.
***
Anladınız, değil mi?
Seçim, seçimde kazanılmaz, seçimden önce kazanılır tezinin genel provasını izlemekteyiz.
Muhalefet bunu oynuyor.
Ama doğru söyleyin.
Farkı fark etmek
Güzel bir yazıydı.
Baykal’ın demokrasi terbiyesini yansıtıyordu... Ayrıca da delikanlı tarafını hatırlatıyordu bize.
- Delikanlı Baykal.
Evet öyleydi... Öyledir.
2002’de siyasi yasaklı Erdoğan’ın önünü kapayan yasa maddesi, Baykal’ın onayıyla ortadan kalkmış, Erdoğan ancak öyle Başbakan olabilmişti.
***
Yurtdışına kaçan savcı ve hakimler, orada mütevazı bir adliye oluşturabilirler.
***
Kaçan subaylar orada küçük bir askeri üs kurabilirler. Tank, top, tüfek, uçak, helikopter, ne lazımsa çalıp çırpabilirler.
***
En sağlam olanlar, bizim meslektaşlardır... Kaçanlar, yurtdışında en az iki gazete, iki tv kanalı pekâlâ kurabilirler... Kadroları kuvvetlidir. iyi de müşteri bulurlar.
***
İş insanlarını da unutmayalım.
Hangi ülkeye gitsen, mutlaka birkaç tane kaçak
FETÖ’yü temizliyorsun, temizliyorsun, bir türlü sıfırlayamıyorsun?
Buna siyasal üstünlük demek de yanlış.
Askeriye, Mülkiye, Adliye gibi kurumlardaki yaygın kadrolarına bakarak Bürokratik ağ demek, daha doğru olacak.
15 Temmuz’dan beri bitmedi mi?
Bitmedi. Devletin yüksek gayretine ve başarısına rağmen bu bir gerçek:
***
50 yıldır bütün hükümetler değil, muhalefetler de uyumuş mu?
Sırf hükümetler değil, muhalefetler de uyumuş mu?
Kötü bir Türkçe olsa gerek.
Moral vermek yerine, moral bozar diye endişe ederim...
Bize terörle birlikte yaşamayı dikte ettirmek, esasen teröriste verilmiş en büyük pâye değil midir?
Sonsuza kadar hep şehit mi vereceğiz?
***
Hatırlarsanız, 28 şubatçılar da benzer bir ifade kullanmışlardı.
Demişlerdi ki:
- 28 şubat, bin yıl sürecek.
E bonjur.
Vallaha Türkler hariç hepsinin çorbada tuzu vardı diyebiliriz.
- Ama darbenin belgesi mi olur?
***
Ben size anlatayım:
- Meclis’i İngilizler bombaladı.
- Tankın üzerinden halka ateş edenler İtalyan’dı.
- Marmaris’teki oteli basan suikastçılar, Fransız’dı.
Sahi, nerelerde o?
Az mı uğraştırdı bizi?
Meclis Kürsüsü’nde yemin etmeye giderken, az mı yalvardık ona?
- Yapma bacım, etme bacım, ne olursun yazılı metne sadık kal.
Çünkü Türk Milleti mi diyecekti, yoksa Türkiye Milleti mi?
Nelerle uğrafltık.
***
Biz bu halimizle bir sorun çözecektik ama neyin sorunuydu bu?