Ortaklar arasında mutlaka bir fair-play gerekir.
Başka türlü nasıl yürür birliktelik?
***
Cihan Paçacı nazik bir dille bunu hatırlatmıştır. Takım Oyunu gerektiren bağlayıcı vaat ve kararlar için, belirli prensipler lazım gelmez mi?
Söylediği budur.
Uzatmaya gerek yok.
***
Bunları Genel Başkan
Birinci şart bu.
Artık yemin mi eder, noterden peşinen senet mi verir, onu bilmem.
Fakat üç nokta var ki gözlerden kaçmamalı.
Özetliyorum:
***
Birincisi...
Bunu kabul edecek olan, ancak sembolik bir adaydır...
Yani düşük profilli bir emanetçi...
Hizmet vermek sanki oy avcılığı.
Velev ki öyle.
Siyasetin doğasında var bu.
- Ver hizmeti, al oyu.
- Al oyu, ver hizmeti.
Siyaset niye yapılır?
***
- Akşener iltifat etmiş, teşekkürler ama Fatih Sultan Mehmet gibi bir lidere benzemek benim ne haddime... Ben bir siyasetçiyim, bir seçime girmişim, kazanmışım, hepsi bu... İstanbul seçimlerini benden evvel de kazanan siyasetçiler var... Hiç birimizin karşısında Bizans ve Haçlılar yoktu.
***
Çok bekledim,
Bunları söyler zannettim.
Ne gezer?
Bunca gün geçti, İmamoğlu’ndan ses seda çıkmadı.
Demek ki
Kılıçdaroğlu’nun verdiği eşkal’e bakmayın.
Bir de ben eşkal vereyim:
Ağzı laf eden, yalan vaatlerde bulunmayı becerebilen, pişkin ve yüzsüz biri.
Düzgün ve zarif insanı ne yapacaksınız? Küfür etmeyi bilen biri... İftira atmayı seven, on parmağında on kara olan biri.
Maksat değişik bir siyaset olsun. Yıllardır nezaket dolu bir siyaset yaşıyoruz. Yeter. Bıktık artık.
***
Kılıçdaroğlu, öyle bir eşkal çizdi ki, öyle bir adayı nereden bulacaksın?
Nafile aramayın.
Öyleyse, şu olacak:
AK Parti, MHP ve BBP hariç (çünkü onların adayı belli) diğer partiler kendi aralarında yarışacak. 7 parti mi, 8 parti mi, kaç partiyse işte, kıyasıya yarışacak.
Ne için?
- Birinci gelmek için.
Birinci gelen, Tayyip Erdoğan’la final maçı oynamaya hak kazanacak.
***
İşte ben bu sebeple diyorum ki:
- Seçim değil bu.
Vücutları başka yerde, akılları Çankaya Köşkü'nde ya da Külliye'dedir.
Çare?
Açıkça konuşup bu hayalden onları bir an evvel kurtarmaktır.
Belediyeciliğe o zaman konsantre olurlar.
Yazıktır Büyükşehir'lere.
*
Yeri gelmişken söyleyeyim.
Sırf belediye başkanlarını değil, birçok insanı iştahlandırıyor bu Cumhurbaşkanlığı...
Bizi çok güldürdü.
Ekrem İmamoğlu’nu Fatih Sultan Mehmet’e benzetti ve İkinci Fatih ilan etti.
Tıpkı Fatih gibi İmamoğlu da demiş ki:
- Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul’u alırım...
Ve almış.
Yani “iki kararlı lider.”
Sultan Mehmet ve İmamoğlu.
Gel de alkışlama.