Neyse... Onunla yüz göz olduk.
.........
Ardından hayat pahalılığı ve fahiş fiyatlar tavan yaptı.
Eh, ona da bağışıklık kesbettik.
.........
Fakat elektrik faturaları, hepsinden baskın çıktı. Şimdi hükümetin en mühim rakibi elektrik faturalarıdır. Düşünün: çarşı pazar ikinci planda kaldı.
Eyvah
Kılıçdaroğlu, elektrik faturalarını ödemeyecekmiş, eyvah...
Madem Kılıçdaroğlu “adaylıkta bu derece ısrarlıdır” öyleyse İmamoğlu da 100 bin imzayı toplayıp katılır bu yarışa...
Sonuç?
- En azından Kılıçdaroğlu’nun oylarını böler.
Yapar mı yapar.
Pire için yorgan yakar.
Bu bir ihtimal.
***
Bir diğer ihtimal var.
7 Şubat hamlesinden tutun, Gezi olaylarına, 17-25 Aralık tezgahından tutun, 15 Temmuz girişimine kadar, her kumpası denediler.
Ama tutmadı.
Şimdi birden bire akıllarına “Cumhurbaşkanlığı adayı olamaz” diye bir fikir düştü.
*
Fikir değil, mızıkçılık.
Mızıkçılık bile değil, bir yutturmaca.
Tabii, yerseniz.
Yıllardır başvurdukları her yol fiyaskoyla bitince, “Bari buna sarılalım” dediler ve son bir gayretle yollara döküldüler:
“Neyi buldun?” dediler.
“Buldum... İttifaka bir çatı adayı buldum.”
Eşkal veriyorum, dikkat:
Devleti tanıyan... Dürüst... Nefsine hakim... Gayet adil
ve tarafsız bir zat.
Öyle ki, Atatürk bile görse “İşte benim cumhurbaşkanım” diye övüneceği bir aday.
Kim olabilir?
-
Fakat yetmez.
Ana muhalefet de kınamalıydı.
- Niye kınamıyor?
Kınamıyor çünkü bu klavye şövalyelerini bu hale o getirdi... Tam 11 yıldır ektiği tohumlar, semeresini veriyor.
*
Mesele şudur:
Siz Cumhurbaşkanı’na Marmaris’te hazırlanan suikasta bile tiyatro derseniz, çömezleriniz de “geçmiş olsun” yerine “beter olsun” der.
Der ama bu bedduanın dönüp dolaşıp sonunda kimi bulacağı hiç belli olmaz.
Bizde böyle tarihler hiç eksik olmaz.
12 ayın her birinde, demokrasiye vurulan bir darbe mutlaka vardır.
*
Ocak ayından başlayalım.
24 Ocak neyi hatırlatıyor? Uğur Mumcu ve Gaffar Okkan gibi demokrasi şehitlerimizi.
İkisini de saygıyla anıyorum.
......
Şubata gelelim.
COVID-19’a yakalanan Erdoğan çifti’ne “geçmiş olsun mesajı” gönderen liderlerin (bazılarının) samimiyetine inanıyor musunuz?
Gerçi adet yerini bulsun diye “rutin bir davranıştır” ama yine de birilerinin sağlık temennileri sırıtıyor.
Misal:
Kılıçdaroğlu’nun bile samimiyetine inanırım ama Ali Babacan’ınkine asla...
Keşke o hiç mesaj yayınlamasaydı.
*
Bayramlaşmalar da böyle değil mi?
Her bayramda görürüz.
- 800 bin oy fark atarak seçilen İmamoğlu’nun bugün aday olsa, İstanbul’dan ne kadar oy alacağını...
Çok merak ediyorum.
*
Buna mukabil...
Cumhurbaşkanımızı seçerken, Amerika’nın Türk Milleti üzerinde kaç gram etkisi olabileceğini...
Hiç merak etmiyorum.
# Hayırdır
Elçiler kimyamı bozdu.