Hiçbir şey beğenmiyorlar.
Şimdi de tutturmuşlar:
- 7 tane başkan yardımcısı olur mu? Sistem böyle işler mi?
- Yahu boşverin şimdi sistemi... İsterlerse 17 tane başkan yardımcısı gelsin... Mühim olan Erdoğan gitsin.
***
Diyorlar ki:
- Masanın küçük partilerine 54 milletvekili vaat etmişler... Babalarının malını mı dağıtıyorlar? Nerede kaldı siyasi ahlak?
- Yahu bırakın, isterlerse 154 milletvekili vaat etsinler, mühim olan, Erdoğan gitsin.
Ve dolandırmalarına
Akşener müsaade etmiştir.
***
Akşener’i 6’lı masadan koparan sebep, yerli yerinde aynen duruyor, hatta daha da perçinlenmiş olarak duruyor. Ama Akşener masaya dönmüş durumda.
***
Dönüşüne sevinen var, üzülen var, alkışlayan var, ayıplayan var. Var oğlu var... Ama dönüşü, hiçbir ilke ve prensibe dayanmıyor.
Bunu o da biliyor ki çok üzgün olduğu yüzünden akıyor.
***
Sonunda uzlaşmaya varıldı.
Formül, gerçi teamüllere aykırıdır ama bir krizi çözdüğü için forsmajör olarak toplumda kabul göreceğe benzer.
Hem de memnuniyetle.
***
Nedir formül?
Ankara ve İstanbul Belediye Başkanları, birer Cumhurbaşkanı Yardımcısı göreviyle icraatın içinde olacaklar.
Tabii, seçime girmeyecekler ama oy potansiyelleriyle ittifaka taze kuvvet getirecekler.
Yani, 6’lı masaya bundan böyle güçlendirilmiş masa diyebilirsiniz.
Farkındaysanız masanın
4 minik partisi, olup bitenleri sadece seyrediyor... Hiç konuşmuyor... Üzgün mü,
kırgın mı, kızgın mı, yoksa
çok mutlu mu? Belli değil.
***
Neden böyle?
Onları ilgilendiren hiçbir durum yok mu ortada?
Masa bir kişi eksilmiş bir kişi çoğalmış ya da bir milli gitmiş, bir gayrimilli gelmiş, onlar için hiç fark etmiyor mu?
Yani acayip bir durum yaşadık.
*
Peki bu böyle devam eder mi?
Kısmen eder.
Yarı yarıya diyelim.
Ankara’daki Başkan, Kemal Bey’e olan bağlılığını sonuna kadar sürdürür. Lakin Fatih Sultan’a benzetilen öbürü için aynı şeyi söyleyemem... Çünkü “Hizmet aşkıyla yanıp tutuştuğuna göre” 15 gün sonra ne olur, bilemem. ABD ve İngiliz Büyükelçileri’ne kulak vermek lazım.
*
Peki,
Dikkatli bir dil kullanırken ne dedi?
“Cumhurbaşkanı adayımız konusunda uzlaştık” demedi.
“Ortak bir karar aldık” da demedi.
Ya ne dedi?
“Ortak bir anlayışa ulaştık” dedi. Yani “küçük bir pürüz kaldı” anlamında.
Akşener’in imzaladığı kağıt, böyle bir kağıt.
***
Pürüz, öteden beri bildiğimiz bir pürüzdür.
Karşısında bir deprem eksikti.
Geldi, o da cepheye katıldı.
Buna rağmen, eğer seçimi yine Erdoğan kazanırsa, muhalefette kim bilir kaç jübile birden seyredeceğiz.
Kazanırsa diyorum.
Okuduğunu anlayanlar için yazıyorum.
*
Avantaj muhalefette.
Her türlü avantaj.
Yooo, hayır.
Bilakis, rakip partinin seçmenini konsolide etmekteyiz.
Hem de kemikleştirerek.
***
Öyle ya...
Hiçbir normal vatandaş, devletini acz içinde görmek istemez.
Esasen buna inanmaz da.
Hele çılgın Türkler, daha da çılgına döner.