Onlar başardılar.
Kimlerse onlar...
- Baskı grupları mı?
- Mahallenin kabadayıları mı?
- Küfürbazlar mı?
- Şantajcılar mı?
- Ruslar mı, komünistler mi, yoksa Amerikan oğlanları mı?
Kimlerse işte.
- Otobüs taşlayanlar.
- Miting basanlar
- Oraya buraya ateş edenler.
- Küfürbazlar.
- Mahalle baskısından da öte, tehdit ve şantaja yeltenenler.
Bunlar oturup kalkıp dua etsinler ki “Seçim yapabilen bir ülkeyiz.”
***
Bölgedeki diğer ülkelere bir baksınlar. Ne haldeler, hangi rejimdeler... Bir de Atatürk’ün Cumhuriyeti’ne baksınlar ve halimize şükretsinler. Başımıza bir iş gelirse, bugünleri çook ararlar ve seçim diye yalvarırlar... Nokta.
Herkesin değişik ölçüleri olsa bile müşterek ölçüler mutlaka vardır.
Beğendiğimiz taraflar / beğenmediğimiz taraflar...
Sandığa giderken, bunları hatırlarsak daha bilinçli oy atmış olacağız.
*
Elbet kulüp tutar gibi parti tutmak da hakkımızdır.
Siyasi tercihimize kimse karışamaz. Yeter ki adaletli olalım. Muhalefete not vermeyecek miyiz? Sadece iktidarı yargılamak yeterli mi?
***
Sandıklardan çıkan sonucu beğenirsek:
- Yarın Taksim Meydanı’ndaki mitingde Ecevit’e suikast yapılacak. Çevre otellerinin birinden ateş edilecek.
Dönemin Başbakanı Demirel, bu ihbarı Ecevit’e bildiriyor ve Taksim Mitingi’ne gitmemesini tavsiye ediyor.
*
Ecevit’in tepkisi:
- Ben ve eşim yarın Taksim Meydanı’ndayız.
Ve öyle yaptı.
O meydan doldu taştı, mitingin havası sandığa yansıdı ve Kahraman Ecevit yüzde 42 oy’la rekor kırdı.
*
Bakalım, 16 milyonluk koca İstanbul, kendisinden memnun mu?
Dolaylı da olsa pazar günü anlayacağız.
En merak ettiğimiz konulardan biri budur.
***
Gerçi Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok ilde belediyelerin karnesi de sandığa yansıyacaktır ama İmamoğlu çok tartışılan bir isim olduğu için İstanbul Halkı’nın tavrı başka bir önem taşıyor.
***
Mesele bundan ibaret değil.
Kılıçdaroğlu’nun konumu da İmamoğlu’na dokunacak.
Ahmet Türk ne diyor:
- Kılıçdaroğlu yanlış yaparsa, ondan hesap sorarız.
Yok artık.
Ahmet Türk gibi aklıselim sahibi gözüken bir siyasetçi bile böyle bir tehdit savurabildiğine göre HDP’nin Kılıçdaroğlu’ndan beklentileri hayli yüksek olsa gerek.
Biz onları bilmiyoruz.
*
İşte o bizim bilmediğimiz beklentiler yerine gelmezse, Kılıçdaroğlu yanlış yapmış olur, öyle mi?
Ve ondan
Taraflardan biri, şimdi bir hata yaparsa telafisi yok.
Artık savunmaya mı çekilirler, yoksa hücuma devam mı ederler, bilemem ama ortalıkta garip bir sessizlik var. Hayırdır inşallah.
***
Seçim günü, aynı zamanda Anneler Günü’ymüş, öyle mi?
Şimdiden kutlu olsun.
Demokrasi yolunda vereceğimiz oylar, annelerimizin ak sütü gibi bu ülkeye helal olsun.
***
“Savaşa değil, seçime gidiyoruz.”
Bu durum, Kılıçdaroğlu’nun pek hoşuna gidiyor ama “bilakis” tepki göstermeliydi.
Demeliydi ki ve hâlâ demeli ki:
- Gölge etmeyin, başka ihsan istemez.
***
Çünkü bu dışardan gazel, Kılıçdaroğlu’na destek niyeti taşıdığı halde, bir gram destek bile sağlamaz.
Defalarca görülmüştür ki, Türk Milleti, seçim sandığına dışarıdan müdahaleyi hiç sevmez.
Telkin, tavsiye ve benzeri hiçbir eylem ve söylem, ona işlemez.
Ve ters teper.