Paylaş
Günümüz şartlarına göre kısa mesafe denilebilir. Ben öğrencilik yıllarında Cunda’da çalıştım. Her yaz geçmiş anılarımı canlandırmak ve gastronomi damağımı güncel tutmak adına düzenli ailecek gideriz.
*
Cunda Adası derler ama resmi adı Alibey Adası’dır. Bu güzel adaya adını veren Ali Çetinkaya adına adada bir anıt bulunmaktadır. Ali Bey’in kim olduğuna gelince. Kendisi Milli Mücadele kahramanlarımızdan, vatansever askerlerimizden birisidir. Ayvalık’ta görevli bulunduğu sırada komutanı olduğu alayla birlikte işgalci Yunan kuvvetlerine karşı koymuş ve ilk direnen askeri birlik olmuştur. Milli Mücadele’de atılan ilk askeri kurşunu Ali Bey’in attığı kabul edilir. Ali Bey’in bu kahramanlıkları Nutuk’ta Atatürk tarafından da anlatılmaktadır.
*
CUNDA ADI NEREDEN GELİYOR?
Piri Reis haritalarında bile bu bölgedeki adalara o zamanlar adada bolca bulunan at, kısraklardan dolayı Yunda Adaları denildiği, zamanla Cunda’ya döndüğü rivayet edilir.
Cunda, papalinası, sakızlı dondurması, lokması ve tarih kokan sokakları ile ünlü. Papalina hamsiden biraz daha küçük olan bir balık cinsi. Bu balığa ‘çaça’ da denilmektedir. Aperatif bir balık türüdür ve çerez gibi yenir.
*
Bayram seyahatimde Cunda ve Ayvalık tarafında olmam sebebiyle gözlem ve değerlendirmelerimi aktaracağım. Sürekli olumlu tarafları yazdığımı söyleyenler oluyor zaman zaman, bu hafta olumsuz gözlemlerimi de yazarak, sizleri bilgilendirmek istedim.
MUDANYA -AYVALIK CUNDA -TRİLYE
Ben Ayvalık ve Cunda’yı Mudanya ve Trilye’ye benzettim. Mutfağı, kültürleri, ve en önemlisi Girit göçmenlerinin yoğunluğu her iki ilçenin ortak noktası. Mudanya ve Trilye’nin turizm ekonomisinden yeterince nasibini almamış olmasının türlü sebepleri olabilir. Benim vizyonu geniş Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’a bir önerim olacak. Mudanya ve Trilye esnafını otobüse bindirir, Ayvalık’ın arka sokaklarına, Cunda’ya ve özellikle turizmin yeni destinasyon markası olan Küçük Köy diğer adıyla Yeni Çarohori’ye bir gezi düzenlerim. Bu turizm merkezlerini gezdirir, birkaç yılda Mudanya ve Trilye’yinin de Marmara’nın turizm-gastronomi merkezi haline gelmesi için çözümler üretirdim.
Ayvalık’a gelenler, Ayvalık’ın dar sokaklarını, Macoron mahallesini gezin. Adına gelince; marjoram’dan geldiğini Türkçesinin de mercanköşk olduğunu öğrendik. Bu bölgede kapı önlerinde, avlularında yetiştirilen mercanköşk bölgeye de adını vermiş. Kekik ailesinden gelen, minik çiçekleri ve güzel aroması olan mercanköşküne mahallede maalesef hiç rastlamadım.
Ayvalık’ın bu bölgesindeki favori mekanımız ‘Tik Mustafa’nın yeri. Tenekeciler sokağında yer alan mekan, gündüzleri lokanta akşamları meyhane olarak faaliyette bulunuyor. Dolapta 90 civarında meze saydım, yer bulmak çok zor. Tik lakabı dededen kalma bir lakap, Girit göçmeni bir aileden geliyor, 35 yıldır bu işi yapıyor. Fiyatları çok makul ve mezeleri çok lezzetli.
Sokakta tek tekçi adını verdikleri küçük meyhaneler var. Camlı Kahve’ye doğru antikacılar, el sanatları dükkanlarını sıra sıra görüyorsunuz. Mor Salkım ve Macoron pastaneleri mutlaka uğranılması gereken adreslerden. Koruk suyu, kara dut suyu eşliğinde bademli tatlıların ve sakızlı kurabiyelerin tadına bakabilirsiniz.
Ayvalık’ta ‘saatli camii’ ve ‘ taksiyarhis’ kilisesini birlikte gezmenizi öneririm.
Balık yemek isteyenlere yine bir gastronomik adres olarak ‘Müptela Balık’ı tercih edebilir.
Küçükköy diğer adıyla Yeniçohari şimdilerin trend mekanı. Fatih Sultan Mehmet zamanında yeniçeriler bu bölgede dinlenmek için oba kurmuşlar.
Daha sonra buraya gelen Rum vatandaşları buraya yeniçarohori adını vermiş ve yerleşmişler. Köy tipik bir Rum köyü. Evler taştan yapılmış, sokaklar çok güzel, kendine özgün bir köy. Yıllar sonra mübadele zamanında bu bölgede yaşayan Rumlar ile Karadağ bölgesinde yaşayan Boşnaklar yer değiştirmiş. Rum köyü sonradan Boşnak köyü olmuş.
Şimdilerde köy yeniden canlanmış, Sanat galerileri, oteller, pastane ve börekçileriyle hızla gastronomi köyü haline gelmiş. Ben hayatımda bu kadar güzel Boşnak böreğini hiçbir yerde yemedim.
Cunda denilince...
Cunda adasının lezzet klasiği Bay Nihat’tan söz etmeden geçemeyeceğim. 1978 yılında Nihat Bekit’in kurduğu mekan şimdi Hakan ve Volkan Bekit kardeşlerin işletmeciliğinde ve zirvede. Otuz yıllık aşçısı Savaş İrlan’ın başka bir yerde rastlayamayacağınız benzersiz mezeleriyle size gastronomik bir şölen sunuyor. Gastronomide sürdürülebilirlik bu olsa gerek.
*
Taş Kahve’de bir mola, dondurma- çay-kahvenin ardından, İmparotor’un ağızda patlayan çıtır lokmalarını yiyebilmek için kuyrukta sıra beklemelisiniz. Karadeniz Pastanesi’nde lor peynirli tatlı ve sakızlı dondurmanın ve kurabiyelerin tadına bakarak Cunda turunuzu tamamlayabilirsiniz. Bir de deniz motoruyla Ayvalık-Cunda yaparsanız deniz havası alarak, oh mis.
*
Cunda Kekik Restaurant yeni nesil şeflerimizden Oğulcan Beyhan tarafından yeni açıldı. Oğulcan Beyhan’ı ben Balıkesir’de işlettiği mutfak okulundan tanıyorum. On yıllık Türk Hava Yolları’ndaki uçan şef kariyerine eğitmenlik ile devam ettirmiş, şimdilerde ise Cunda’da benzersiz lezzetleri ve muhteşem manzarası ile Cunda Kekik’i işletiyor. Etleri ve mezeleriyle fine dining çalışıyor. Yöreye özgü Madran şaraplarının da eşlik ettiği muhteşem lezzetleri tadabilirsiniz.
*
Ayvalık’a gidişte veya dönüşte Türkiye’nin en güzel kuzuların olduğu İvrindi’de mola verin. Muhtarın Yeri’nde kuzu etinden sac tavayı deneyin, yanında kalıp gibi yoğurt ile birlikte. Hüseyin Gündüz, Soğanbükü muhtarlığını iki dönem yapmış, şimdi eşiyle birlikte işlettiği Muhtar’ın yerinde sizlere bahçesinden kopardığı biberi ve reyhanıyla sizlere mis gibi salata da yapacaktır.
Paylaş