SOSYAL Güvenlik eski bakanlarından Yaşar Okuyan’a Bodrum Gündoğan’da, Terzi Mustafa’nın Yeri’nde rastladım. İsime bakıp yanlış anlamayın. Terzi Mustafa, terzi dükkânı değil, Gündoğan’ın, hatta Bodrum’un en gözde lokantalarından biri... Tüm ilginç dostlara hep orada rastlıyorum.
Yaşar Okuyan, tek kişilik ordu gibi... Kent kent, kasaba kasaba dolaşıyor ve 12 Eylül’deki referandumda “Neden hayır?” denilmesi gerektiğini anlatıyor. Okuyan’la ayaküstü kısa bir sohbet yaptık. “Bugüne kadar 25’ten fazla ili dolaştım, toplantılar yaptım. Bu akşam da Muğla’dan gelen partililerle toplanıyoruz. ‘Hayır’ demek vatan görevidir” dedi. “Durum nedir? Ne görüyorsun? Tahminin ne?” diye sordum. “Oylar eşit gibi” dedi ve ekledi: “MHP havlu attı, Devlet Bahçeli miting yapmıyor. Bütün ağırlık Kılıçdaroğlu’nun üzerine kaldı. Eğer MHP işi ciddi tutsaydı, kesin ‘Hayır’ çıkardı. Şimdi belli değil. Tam başa baş bir durum var. Bir taraf çok az farkla kazanacak! Çok çalışmak gerekiyor!” * * * Bağımsız yargı, bireysel hak ve özgürlüklerin güvencesidir. Değişiklik paketi kabul edilirse, Anayasa Mahkemesi’nin 17 üyesinden 10’u, iktidar güçleri tarafından seçilecek. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da, tamamen Adalet Bakanı’nın ve müsteşarın denetiminde olacak, onların istemediği hiçbir karar alınamayacak. Yüksek yargı böylece iktidarla yandaş bir çizgiye çekilecek! Yargı denetimi kalmayınca, hukuk dışı kararlarla ülkenin otoriter bir rejime doğru sürüklenmesi kolaylaşacak. Bunu önlemek, “özgürlükçü demokrasiyi” korumak için mücadele etmek gerekiyor. Zahmetsiz rahmet olmaz! * * * Özgürlükçü demokrasilerde bağımsız yargı, çoğunluk diktasına karşı özgürlüğün güvencesidir, önemli bir fren vazifesi görür! Şimdi bu fren kaldırılıyor! Yargı bağımsızlığının ortadan kalkması, ülkede yaşayan herkesi, iktidarın “keyfi” davranışlarına karşı korumasız hale getirecek! “12 Eylül’le hesaplaşıyoruz” söylemi bir balon! Anayasa Paketi’nin, 12 Eylül 1980 Darbesi ile tek ilgisi, darbede görev alan kişilerin yargılanmasını yasaklayan Geçici 15’inci Madde’nin kaldırılmasıdır. Böyle bir yasak hukuki olmadığı için elbette ki kaldırılması doğrudur ama zamanaşımı nedeniyle uygulamada hiçbir şey değişmeyecektir. Ülkede toplumsal ayrışma, insanlarımız arasında kutuplaşma, devam eden “haşin referandum kampanyası” ile daha da artmış durumda... Öyle görünüyor ki, referandum nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, belki küçük bir-iki grup kazanacak ama kaybeden bütün bir ulus olacak!