BİR süredir Bodrum’daydım... Güneş, deniz, tatil, gezi...Dinlence günlerinde de ülke sorunlarını konuşuyoruz.
Karı-koca mimar Tahir Toker ile eşi Ebru Toker’in Ortakent’te yaptıkları Yarbasan Evleri’ni gezdikten sonra Gündoğan’a, Yalıkavak yolundan geçerek geldik. Yalıkavak’a inen dağ yollarında eşsiz bir görüntü... Deniz önümüzde göz alabildiğine uzanıyor. Denizin ortasında adalar, yarımadalar... Sarhoş edici bir manzara...
Fakat bir gün bu güzelliklerin yerinde yeller esecek. Yerli ve yabancı zenginlerin konakları, villaları yerleşecek buralara. Zaten binalar başlamış bile... Bol miktarda yapılıyor, yapılıyor. Çirkin, itici yapılar! Fakat...
Mimar Tahir Toker ile eşi Ebru Toker’in projesini yapıp inşa ettikleri Ortakent’teki Yarbasan Evleri, adeta bir sanat eseri. Büyük emek sarf edilerek ilginç bir mahalle yapmışlar. Yalnız Bodrum Yarımadası’nda değil, Türkiye’de de benzeri olmayan bu mahalleyi herkesin görmesini tavsiye ederim. Ben, eşim Emel, beraber gezdiğimiz dostlarım Atilla Sümer ile eşi Günay Sümer ve Londra’dan gelen misafirimiz Feryal Paran, hepimiz bu sanat eserlerini çok beğendik. (Mimar Tahir Toker: 0 532 237 10 49) Bodrum’da çirkin yapılaşmanın yanında böyle güzellikler de var.
* * *
Bodrum bir cennet mi? Parası olup da yaşamayı bilenler için öyle.
Gündelik yaşamın çilesini çekenler böyle bir cennetten haberli mi? Hayır, onlar yaşam derdinde. Güzellikleri görmeye zamanları yok. Geçim derdi insanlarımızın çoğunun belini bükmüş durumda.
Üst düzey gelire sahip insanların cennet olarak kabul ettikleri Bodrum, Doğu’dan, Güneydoğu’dan buraya çalışmak için akın edenlere fazla bir şey ifade etmiyor.
Ben yirmi yıl önce Bodrum’a ilk geldiğimde, gece kapılarımızı bile kilitlemeden yatardık. Öylesine güvenli bir yerdi. Ya şimdi? Hırsızlık olaylarından geçilmiyor. Hırsızlığı yapanlar Bodrum’un yerli halkı değil elbette. Onların gözü toktur. Böyle çirkinlikler yerli halka yabancıdır. Kötülükler, dışarıdan gelenlerin işi.
* * *
Gündoğan sahiline yaklaşınca yosun ve iyot kokusu geldi burnuma. Birkaç tekne gezintiden dönüyordu. Koyda, suyun üzerinde kelebek gibi uçarcasına kayan küçük yelkenliler vardı.
Güneş denizin üstünden geçip, batıdaki dağların üzerinde kaybolmaya başlamıştı. Gündoğan’da akşam vakti, günün en güzel zamanıdır.
Şimdi Terzi Mustafa’da ve Reana Zafer’de balıklar hazırdır.
Oğlu Müjdat’la birlikte çalışan Terzi Mustafa (eskiden terzilik yaptığı için öyle anılıyor) harika bir lokantacıdır. Eşi Remziye ile birlikte lokanta işleten Zafer de öyle. Sahilde tüm günlük gazeteleri getirtip satan Dedem Market’in sahibi Muhittin Erdoğan ile Gündoğan’ınsembolü olan Hacı Hasan Erdoğan da yerli turistlerin sevdiği kişilerin başında geliyor.
* * *
Gündoğan’da eskiden sosyal demokratlar kazanırdı. Son iki dönem MHP’li İbrahim Bilgi Belediye Başkanlığı’nı kazandı. Gündoğan halkı, partiye değil, İbrahim Bilgi’ye oy verdi. Hayli iyi icraat yaptı ama daha yapacağı çok iş var. Hepsini birer birer yapacaktır mutlaka. Başta, koyu çepeçevre saran yürüyüş yolunu yarım bırakmayıp, tamamlamalı.
AKP, Bodrum’a iyi gözle bakmıyor. Bu yüzden imar yetkisini belediyelerin elinden alıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağladı. Amaçları Bodrum’u korumak değil, Bodrum halkını yıldırmak, sindirmek... AKP son seçimde de Bodrum’da umduğu oyu alamadı!
Ben her zaman şunu söylemişimdir: Türkiye, Bodrum uygarlığına ulaştığı gün, dünyanın en ileri ülkelerinden biri haline gelir.