×
Bu kararı alanlar da, basın da, taraftar da sonun bu olacağını biliyordu.
Ne değişti?
Haftalar önce yapılması gereken bu hamle için neden bu kadar beklendi?
Fransız, haftalardır kovulmak için elinden geleni yaptı.
Yaptığı abuk sabuk açıklamalar, birbirinden anlamsız kadro tercihleri, maç içindeki adeta bilinçli yorum ve hamle hataları…
Le Guen bir tek eline megafonu alıp;
“Paramı verin, ben gitmek istiyorum, anlamıyor musunuz?” demediği kaldı…
*
Geriye de 6 maç.
Karabükspor dışında oynayacağımız tüm rakipler, kendi hedefleri doğrultusunda mücadele ediyor.
Yani anlayacağınız boş takım yok.
Fikstür avantajı, dezavantaja dönmüş durumda.
Kalan karşılaşmaların 4’ü de dışarıda.
Ve Bursaspor son 6 deplasman maçının tamamını kaybetti.
İşin acı tarafı, sahadaki görüntü kimseye umut vermiyor.
Takımın başında;
Zira Bursaspor’un maşallahı var.
Takım tabanca gibi değil, ilaç gibi bir takım oldu.
Herkesin derdine derman oluyoruz.
Önce Alanyaspor’u rahatlattık.
Karabükspor ile aynı yolda ilerliyorken ve kriz ciddi boyutlara tırmanmaya başlamışken, Bursabiyotik kullandılar ve krizi atlattılar.
Sonra 12 haftadır kazanamayan Akhisar’ın galibiyet sancısını giderdik.
Ardından Sivas ve Kasımpaşa maçlarında aldığı yenilgiler ile “Acaba şampiyonluk yarışından kopuyor muyuz?” şeklinde obsesyonları olan G.Saray’ı 5 tabletlik Bursabiyotik ile dirilttik.
Öyle bir değişim ki;
Siyah ile beyaz gibi, gündüz ile gece gibi...
Akhisar’da, İstanbul’da, son olarak Ankara’da...
Yürüyen, mücadele etmeyen, saha içi oyun disiplinini kaybeden, kısaca futbol anlamında yokları oynayan yeşil-beyazlılar, Sivasspor karşısında, tıpkı BJK ve Kayserispor maçlarında olduğu gibi, göze hoş gelen bir futbol oynamasa da mücadele eden, galibiyeti isteyen bir görüntü sergiledi.
Cumartesi akşamı her ne kadar bu istekli görüntü pozisyon zenginliği olarak sahaya yansımasa da, tribünlerdeki seyirciye hiç değilse o heyecanı ve inancı veren bir futbol ortaya koydu.
Peki, haftalık yaşanan bu ciddi değişimin sebebi ne?
Bunun için bazı hipotezler önerebiliriz;
Cumartesi günkü karşılaşmada rakibinin hayatta kalmasına yol açanların başında ise Le Guen vardı.
O da Osmanlıspor’a “Fransız öpücüğü” vermek istedi herhalde.
Daha geçen hafta Kayserispor maçında güzel oynamasa da, futbolun doğrularını yapan, özellikle defansif anlamda rakibine hiç şans tanımayan takım, sebebi anlaşılmaz şekilde Le Guen tarafından bozuldu.
Hem savunma, hem de hücum anlamında haftalardır istediği verimi alamadığı Agu’yu hangi akla hizmetle sahaya sürdü ve ona 90 dakika katlandı anlaşılır gibi değil.
Mutlaka kafasında bir takım düşünceler vardır.
Lakin Bursaspor onun veya babasının çiftliği değil.
Beyefendi, Agu-Bostock tercihini medya önünde tartışmak istemedi ama Yönetim zahmet olmazsa;
Üstelik tam da ligin kaderini etkileyebilecek Osmanlı maçı öncesi.
Kayserispor karşısında özellikle birinci ve ikinci bölgede doğruları yapan, hemen neredeyse sıfır hata ile oynayan bir Bursaspor vardı.
Zaten taktik disiplin ve oyun disiplini anlamında ligin üst seviye takımlarından olan sarı kırmızılar karşısında galip gelebilmenin başka yolu da yoktu.
Özellikle Shehu ve Barış geldikleri günden beri ligdeki en iyi performanslarını ortaya koydular.
Bu ikiliye Ertuğrul, Titi, Aziz de eşlik edince, Kayserispor’un etkili silahları başta Deniz Sürüç olmak üzere maç boyunca hiç bir varlık gösteremediler.
Oyunun ilk yarısında her iki takımda oyun felsefesi olarak, “rakibin oyununu bozma” üzerine kurduğu için pozisyon anlamında kısır bir görüntü sergilendi.
Ancak ikinci yarıyla birlikte Bursaspor, maçı kazanmak adına tüm mücadele gücünü, isteğini, ruhunu ortaya koyarak sahanın ve maçın hakimiyetini ele aldı.
Başrollerinde Ali Ay, Le Guen ve futbolcuların oynadığı.
Ali Ay;
Le Guen ile sezon sonunu göremeyeceğini adı gibi biliyor. Lakin iki sebepten ötürü Fransız’ı kapının önüne koymayıp, birlik-beraberlik mesajları ile rol yapıyor.
1. Camianın tepkisini yönlendirebileceği, son noktada hamle yaparak kendine zaman kazanmak.
2. Le Guen’i acaba tazminatını vermeden, ucuza gönderebilir miyim?
Maalesef taraftarlar bu oyunları çok gördü Sayın Başkan.
Bu kötü senaryoyu oynamayı bırakın lütfen.
Le Guen;