Paylaş
Üstelik tam da ligin kaderini etkileyebilecek Osmanlı maçı öncesi.
Kayserispor karşısında özellikle birinci ve ikinci bölgede doğruları yapan, hemen neredeyse sıfır hata ile oynayan bir Bursaspor vardı.
Zaten taktik disiplin ve oyun disiplini anlamında ligin üst seviye takımlarından olan sarı kırmızılar karşısında galip gelebilmenin başka yolu da yoktu.
Özellikle Shehu ve Barış geldikleri günden beri ligdeki en iyi performanslarını ortaya koydular.
Bu ikiliye Ertuğrul, Titi, Aziz de eşlik edince, Kayserispor’un etkili silahları başta Deniz Sürüç olmak üzere maç boyunca hiç bir varlık gösteremediler.
Oyunun ilk yarısında her iki takımda oyun felsefesi olarak, “rakibin oyununu bozma” üzerine kurduğu için pozisyon anlamında kısır bir görüntü sergilendi.
Ancak ikinci yarıyla birlikte Bursaspor, maçı kazanmak adına tüm mücadele gücünü, isteğini, ruhunu ortaya koyarak sahanın ve maçın hakimiyetini ele aldı.
Öyle ki Le Guen bile riske girip, orta alandan özellikle ofans anlamında gününde olmayan Bostock’u alıp, hücum hattına Sow hamlesini yaptı. Oyunun bu bölümünde Shehu’nun olağanüstü gayreti, Batalla’nın fizyolojik gerçekleri inkar edercesine ortaya koyduğu mücadele takdire şayandı.
En nihayetinde yine Batalla’nın yaptığı inanılmaz asist neticesinde, maç boyu 3 ciğerle mücadele eden Stancu’nun yaptığı düzgün vuruş, hem 390 dakikadır devam eden gol orucunun son bulmasına, hem de 9 maçtır Bursa semalarında dolaşan kara bulutların bir nebze olsun dağılmasına neden oldu.
Tabii Cuma gecesi Timsah Arena’dan ayrılan binlerce taraftarın ve TV başındaki Bursaspor seyircisinin kafasında hep aynı soru vardı;
Kayserispor karşısında ortaya konan bu hırs, istek ve mücadele Akhisar, Malatya ve G.Saray karşısında niye hiç göremedik?
Ve önümüzde ki zorlu ve kritik Osmanlı deplasmanında hangi Bursaspor’u sahada göreceğiz?
Bunun cevabını önümüzde ki hafta hep birlikte büyük bir merakla takip edeceğiz.
Şimdilik alınan bu kritik galibiyeti kutlamak en doğru ve güzel hareket olacaktır.
Paylaş