Hiç puan durumuna bakıyor musunuz?
* 23 hafta sonunda alınan sadece 4 galibiyet ile ligin en az galip gelen,
* Attığımız 19 gol ile ligin en az gol atan,
* 3 puan alamadan geçen 9 hafta ile en uzun galibiyetsiz serinin sahibi,
* Ve son 4 haftada gol atamayan tek takımız...
Tehlikenin farkında mısınız?
Geçtiğimiz iki sezonda 33 ve 36 puanlı takımların küme düştüğünü ve 34 haftanın sonunda en azından 37 puanı bulmak zorunda olduğumuzu biliyor musunuz?
<blockquote class="twitter-tweet" data-lang="tr"><p lang="tr" dir="ltr">ACİL EYLEM PLANI;<br>✔Derhal kongre kararı alınmalı<br>✔Futbolcu ve taraftarla arası kopan Samet Hoca ile yollar ayrılmalı<br>✔Tüm oyunculardan yararlanabilecek bir teknik adam takımın başına getirilmeli<br>✔Taraftar hesaplaşmayı sezon sonuna bırakıp, takımı koşulsuz desteklemeli</p>— Sinan Çavun (@SCavun) <a href="https://twitter.com/SCavun/status/1096831237115781122?ref_src=twsrc%5Etfw">16 Şubat 2019</a></blockquote>
<script async src="https://platform.twitter.com/widgets.js" charset="utf-8"></script>
Akabinde gecenin ilerleyen saatlerinde ilk maddenin gerçekleştiğini gördük.
Yıllardır gördüğümüz, söylediğimiz ve yazdığımız doğrular maalesef gün yüzüne bir kez daha çıktı.
Ali Ay özel hayatında çok iyi ve harika bir insan olduğunu bizzat ortak bir aile dostumdan biliyorum.
Lakin bir yönetici olarak çok kötü bir başkanlık yaptı.
Hatta Bursaspor tarihinin muhtemel en kötü başkanı olarak anılacak. Üstelik maddi anlamda ciddi fedakârlıklar yaparak.
Hücumu hiç düşünmeyen, yalnızca savunma yapmaya çalışan, oynamaktan çok oynatmamaya çalışan bir futbol anlayışı.
Golü kalesinde görene kadar topu 3. bölgeye doğru şuursuzca havadan şişirmeye çalışan, gücü olmayan, sıradan bir takım...
Şampiyon olmuş, nerede olursa olsun rakipleri ile kora kor mücadele eden bir takımdan çok kısa bir sürede sürekli ligde kalmaya çalışan, rakip taraftarların “Bursa kümeye” diye tezahürat yaptığı bir görüntü.
Acı veriyor gerçekten.
Gelinen bu tabloda, her ne kadar maçtan maça teknik heyetin ufak tefek hataları olsa da, suçu tamamen Samet hocaya atmanın haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Zira elindeki kadro kalitesi bu kadar.
Beğenmediğimiz ve eleştirdiğimiz isimlerin yerlerine kulübede müthiş isimler yok ki...
Bununla ilgili yüzlerce örnek vermek mümkün maalesef.
Ve pazartesi gecesi bir örneğini daha yaşadık.
Saha dışında ne kadar güçlüysen, saha içine yansıması da o denli yüksek oluyor.
Saivet’in sayılmayan golü, acaba Başakşehir, G.Saray, BJK ve F. Bahçe maçlarında olsaydı verilmeme ihtimali yüzde kaçtı?
Muhtemel çok düşük seviyelerde olurdu.
Konyasporlu oyuncuların dahi itiraz etmediği tamamen nizami bir gol VAR ile elimizden alındı.
Adeta gasp edildi.
Aslında maç öncesi bakıldığında, rakibin olabilecek bir takımdan, dış sahada alınan 1 puan kötü sayılmamalı.
Lakin maç içinde yaşanan senaryolar ve rakibin son derece kötü bir futbol ortaya koyduğu bir ortamda sonuç 1 puan kazanmaktan öte, 2 puanlık bir kayıp gibi duruyor.
Alttaki takımların ortaya koyduğu futbol, transfer tahtasının halen açılamamış olması ve önümüzdeki haftalarda karşımıza çıkacak zorlu fikstür sonrasısnda umarım bu çok değerli puanları aramayız.
Samet Hoca geçen hafta ikinci yarıdaki ortaya konan futbolundaki etkisiyle Lima ve Yusuf’u hamle oyuncusu olmaktan çıkarıp, ilk 11’de sahaya sürmüştü.
Bu ikili her ne kadar geçen haftaki görüntülerinin uzağında kalsa da, atılan golde pay sahibi oldular. Tabii bu golde Tunay’ın akıl dolu pasını da göz ardı etmemek gerek.
Akabinde maç boyunca beklentilerin çok uzağında kalan Burak Kapacak’ın yaptığı ciddi bir hata sonrası ev sahibini hayata döndürdük. Ve sonrasında belki de bu sezon ilk defa lehimize çıkan bir VAR kararı neticesinde rakip 10 kişi kaldı.
Zaten hafta içi kupa maçı oynayan sarı-kırmızılılar, bir kişi de eksilince sahayı ve kontrolü tamamen yeşil-beyazlı oyunculara bıraktılar.
Tabii karşılaşma içindeki senaryoya bakınca da yenilmediğimiz için mutlu oluyor insan ister istemeden.
Aslında Samet hocanın çıkardığı 11’e bakınca kafasındaki plan belliydi.
İlk yarıda rakibi yorup, 2. yarıda 60’dan sonra Lima ve Sakho’yu hamle oyuncusu olarak içeri atıp, tükenen sarı-lacivertlilere son darbeyi vurmak.
Lakin, Soldado’nun hırslı futbolu ve müthiş gol vuruşu, Bursaspor sol kanadının gününde olmaması, orta sahada Saivet’in olağan yokluğuna, Badji’nin de kısmen eşlik etmesiyle kafasındaki planlarda aksama oldu.
Karşılaşmanın ilk yarısında aslında her iki takım da futbol adına hiçbir şey üretmediler.
Her iki takımın da amacı oynamaktan çok, oynatmama üzerine idi. Aradaki farkı belirleyecek olan yetenek olgusuydu. O aşamada da Soldado bir adım öne çıkınca Fenerbahçe devreye önde girdi.
İkinci yarıda ise Samet Hoca planlarını erken devreye almak zorunda kaldı ve hemen devre başında Lima ve Yusuf’u sahaya sürdü.
“Bursaspor son 10 yıllık dönemde ligde en fazla transfer geliri elde eden 5. kulüp.”
Bu dönemde yalnızca transfer kaleminden kasaya giren para 62,5 milyon EURO.
Evet, yanlış okumadınız Euro.
Bu para içerisinde naklen yayın gelirleri, Bursastore gelirleri, maç günü hasılat gelirleri, reklam gelirleri, sponsor gelirleri YOK.
Yalnızca ve yalnızca transfer girdisinden gelen para ve tekrar yazalım toplam 62,5 milyon Euro.
Peki, nasıl oluyor da bu denli para girdisine rağmen, üstelik sezonun ikinci yarısında çok zorlu bir maraton bizi beklerken, transfer dahi yapamayacak, transfer tahtası kapalı bir takım haline geldi Bursaspor?
Hiç kimse, “Ülkedeki ekonomik tablo kötü” gibi lafları etmesin. Maalesef her gelen yönetim, bir öncekini arattı ve kulübe bir tuğla koymak yerine, bir tuğla eksiltti.
Sahaya çıkan bir kişi istediği gibi at oynatıp, tek başına futbolu katledebiliyor.
Bursaspor taraftarı kime isyan etmeli?
Bülent Yıldırım denilen kendini hakem sanan şahsiyete mi?
Bursaspor’un birçok maçında sürekli hata yapan hakemlere görev veren MHK’ye mi?
VAR uygulamasını şaibeli bir şekilde uygulatan TFF’ye mi?
Bursaspor’un pozisyonlarını doğru dürüst ekranlarına dahi getirmeyen yayıncı kuruluşa mı?
Yoksa sezon başından bu yana en çok hakkı yenen kulüp olmasına rağmen doğru dürüst ses dahi çıkaramayan Bursaspor yönetimine mi?