Yemek bir seçenek değil, bir zorunluluk. Buna karşın yediğimiz gıdaları seçme hakkımız ve gıdalarımızın nasıl üretildiğini bilme gibi bir sorumluluğumuz var.
Gıda demokrasisi, giderek daha çok sayıda çiftçinin, tüketicinin, açın ve gıda işletmesinin körü körüne yemek yemek yerine düşünerek yemesini tanımlayan bir ifade. “Adil gıda” ise, yiyecek tüketicilerinin, yeme alışkanlıklarının gezegenimize ya da çiftçilere zarar vermemek için kullandıkları ve sayıları giderek artan uygulamalardan yalnızca biri. Bunları anlamak için işte size tavuk, çikolata ve karides ile ilgili perde arkası bilgiler:
PİŞMEMİŞ TAVUĞUN BAŞINA GELENLER
Fakirin nakit, et, gübre ve böcek kontrol kaynağı olan tavuğun ilkel bir fabrikaya düşünce bakın başına neler gelir: Bir tavuk için iki yoldan biri geçerlidir; ya yumurtlamak ya da ızgara olmak. Fakat bu sürecin perde arkasında yaşananlar hiç hoş değil. Örneğin yumurtadan çıktıktan sonra bir günlükken cinsiyetlerine göre ayrılırlar ve yumurtlayamayacak olan erkek yavrular geniş kazanlara atılabilir. Bu talihsiz yavrular gübre ya da hayvan yemi olarak kullanılmak üzere (bazen canlıyken) öğütülebilirler! Dişiler ise hareketli kayışlara yerleştirilir ve kızgın bıçaklarla acı içinde gagaları kesilir. Yaklaşık bir futbol sahasının yarısı büyüklükte 90 binden fazla tavukla birlikte tellerle çevrili kafeslere konulur. Bacaklarını ve kanatlarını hareket ettiremezler. İlaçlı yemlerden dolayı öylesine hızla kilo alırlar ki bir süre sonra ayağa kalkamazlar. Yüz yıl öncesinin 3 katı yumurta vermesi için de devamlı suni aydınlatma ile kandırılırlar ve yemlerine ilaçlar karıştırılır.
ADİL TİCARET ETİKETİNE DİKKAT
Bir daha çikolatanızdan da bir ısırık aldığınızda, bu lezzet ile dünyanın en fazla tehlike altındaki ormanları ve bu ormanlarda yaşayan milyonlarca çiftçi arasında bir bağlantı olduğunu unutmayın. Çikolata, küçük bir yağmur ormanı ağacı olan kakaonun tohumlarından yapılır. Kakao ağaçları sürekli ve bol suya ihtiyaç duyar. Bu nedenle, yalnızca yağmur ormanlarında yetiştirilebilir. Kakao ağacı gölgeden etkilenmez. Bu yüzden de yağmur ormanlarında kakao çiftçileri ağaçları kesmeden kakao yetiştirebilir. Böylece kakao doğayı koruma açısından da büyük önem taşır. Fakat ormanları kesip sattıktan sonra kakao tarımı yapanlar da var. Ayrıca kakao ağaçları özel bakım ve ilgi gösterildiğinde daha verimli oluyor. Kakao yetiştiren bazı çiftçilerin inanılmaz hırsı binlerce göçmen çocuğu tarlada köle olarak kullanmasına neden olabiliyor. İşte bu sebepten, canınız bir daha çikolata çektiğinde, öncelikle en fazla kakao içeren ürünü tercih edin (çünkü orada daha fazla kişi çalışıyor). Daha sonra (köle kullanılmadan üretildiğini garanti eden) “adil ticaret” etiketini arayın. Son olarak “gölgede yetişmiş” gibi bir etiket olmasa da organik ürün etiketi olan ürünleri seçmeye çalışın.
KARİDES KURBANLARI
Günümüzün milyarlarca dolarlık karides sanayinin uyguladığı avcılık yöntemleri de hem yıkıcı hem de inanılmayacak ölçüde israf yaratıyor. Karides avlamak için trolcüler denizin dibini tarayarak deniz yaşamını mahvediyor ve trollerin yoluna çıkan her şeyi topluyor. Ağlarına takılan kaplumbağa ve diğer deniz canlıları işe yaramaz olarak görülüp çoğunlukla ölü halde yeniden denize atılıyor. Küçük, çok bacaklı, kabuklu bir hayvan olan karidesin bir tanesi yüzünden 10 deniz canlısı telef edilebiliyor. Toplamda karidesler, yakalanan tüm deniz canlılarının üçte birine denk geliyor ama küresel deniz mahsulü tüketiminin yüzde ikiden bile azını oluşturuyor. Piyasada satılan karideslerin dörtte üçü “vahşi yollarla” yakalanıyor. Yapay karides üretimi de ekolojik açıdan doğal avlanmadan daha az çevreye zarar vermiyor. Naylon torbadan, cep telefonu, gazlı içecekler, şişe suyu ve anti bakteriyel sabuna kadar birçok şeyin perde arkası ile ilgili daha fazla bilgi için TEMA Vakfı’nın yayımladığı “Dünyanın Durumu 2004” raporunu okumalısınız.