Evden dışarı her adım attığımızda, mutlaka bir arkadaşımızı görürdük.
Ya elinde bir sopa otlarla oynayan bir arkadaş, ya annesinin yanında bebeği ile oynayan bir arkadaş veya elinde top ile kendi başına oynayan bir arkadaş... Mutlaka görürdük.
Evimizin dışında arkadaşlarımız, annelerimiz ile gündüzleri görüştüğümüz komşularımız ve anne-babalarımız ile birlikte akşamları ya da hafta sonlarında ailece görüştüğümüz komşularımız vardı bizim...
Ve onların çocukları vardı: Asiye’nin kızı Melike vardı, Haşime’nin oğlu Alper vardı, Cemile’nin kızı Zeynep vardı ve Cici Anne dediğimiz Rabia’nın Ceyhun ve Seyhun’u vardı... Mustafa vardı, Cem vardı, Ömer vardı... Esra ve Eşref kardeşler vardı. Marangoz’un çocukları Ayfer ve Serpil vardı. Ailece çok sevdiğimiz, hatta kardeşime onun adını verdiğimiz Ülker teyzemiz vardı üst katımızda. Büyük birilerinden yardıma ihtiyacımız olsa, bizim Aysun ablamız, Aynur ablamız, Naci abimiz, Hasan abimiz ve Nur ablamız vardı.
Yalnız değildik biz...
Bostancı’da veya Kınalıada’da... Bağdat Caddesi veya Moda’da... Doluydu her yerimiz güvenebileceğimiz insanlarla...
Birlikte büyüdüğümüz, şimdi birbirimizi bir şekilde kaybetmiş olsak bile hayatımızın en "bize ait" zamanlarını birlikte geçirdiğimiz, yepyeni diş macunu kutularını özenle taş ile doldurarak yola bırakıp, camdan da bulan kişinin sevincini izlemek gibi masum oyunlar oynadığımız arkadaşlarımız vardı.
Şanslıydık, çok şanslıydık biz...
Ama bizim çocuklarımız... İşte onlar bizim kadar şanslı değiller. Ben, annemin beni bıraktığı gibi içim rahat salamıyorum Emre’yi dışarı; hem de site içinde oturduğumuz halde... Gözüm kapalı evlerine gitmesine izin vereceğim toplasanız birkaç arkadaşı var oğlumun; ailelerini bildiğim, evlerinin içine girdiğim... Cem, Can, Oktay, Bora, Arda ve Tuna...
Bu hafta oğlumu okulun cumartesi günü aktivitelerinden ikisine kayıt ettirdim. Basketbol harici bir de seramik ve piyano eklendi hayatımıza. Düşündüm de Emre tümüne koşa koşa sadece arkadaş için gidiyor. Çocuğumun gözleri, "arkadaş" kelimesi ağzından çıkarken bile pırıl pırıl parlıyor.
Olsun varsın. Taşımak bana kalsın, ama oğlumun ileride çocukluk anılarında "yalnızlık" olmasın.
Eve veya alışveriş merkezlerine tıkanıp kalmanın "gezmek" olduğunu sanmasın.
Nasıl annesi "biz sokaklarda büyüdük" diyebiliyorsa, o da cebinde çocukluk arkadaşlarını biriktirsin.
Ve bizim gibi onları kaybetmesin...
Not: Teşekkür ediyorum buradan annemle babama ve fedakarlık savaşlarına... Yaşadıkları onca zorluğa ve hayat mücadelesine rağmen bizi hiçbir şeyden mahrum etmediler ya...
Agresif çocuklar
Zaman zaman, etrafımızda arkadaşlarına, kardeşine zarar veren, ısıran, evcil hayvanlara işkence eden, pek çok çocuk görebiliyoruz. Bu agresif çocuklarla ilgili merak ettiklerimizi, Psikolojik Danışman Dilek Kırcaoğlu’na sorduk.
Hemen hepimiz kardeşine ya da arkadaşlarına zarar veren, hayvanlara işkence eden çocuklarla karşılaşmışızdır. Psikolojik Danışman Dilek Kırcaoğlu, bu agresif çocuklarla ilgili şunları söylüyor: "Şayet çocuğunuzun bu davranışları, ara sıra ve bir anlık kızgınlıktan, yenemediği öfkesinden veya şiddetli bir engellenmeden kaynaklanmıyor, aksine sürekli tekrarlanıyor ise, o zaman çocuğunuz ciddiye alınması gereken bir mesaj veriyor demektir: ’Yaşamımda doğru gitmeyen şeyler var. Kendimi kötü hissediyorum. Beni fark edin. Bana yardım edin!’ Çocuk bu noktada kendini sözcüklerle ifade edemediği için davranış yoluyla ifade etmeye çalışır ve çoğu zaman kendisi de ne anlatmak istediğini bilmez."
Sadece çocuklar değil, gençler ve yetişkinler de zaman zaman böyle davranıyor. Okul eşyalarına zarar veren çocukların çoğu, öğretmenlerin ve okul idaresinin uygulamalarına karşı "kızgın" olduklarını anlatmaya çalışıyorlar. Çocuğun davranışının altındaki gizli sözsüz mesaj ne kadar acil, derin ve sıkıntılı ise, davranış o derece kalıcı oluyor.
Toplum ve ebeveynler böyle davrananlara "hangi ihtiyacından dolayı böyle davranıyor, ne hissediyor" şeklinde düşünerek bakmazlar. "Asi, uyumsuz, geçimsiz" gibi tanımlamalarla ya onlardan uzak kalırlar ya da işe yaramayan ceza yöntemlerini uygulamaya çalışırlar. Onları hiç kimse istemez. Çocuğun sadece davranışlarıyla ilgilenir ve sürekli onları düzeltmeye çalışırlar. Büyüklere, çocuğun hissettikleri ile ilgilenmek yerine, onları belli bir davranış kalıbına sokmak daha kolay gelir.
Oysa öneriler, ahlak dersleri, sorgulamalar, çocuğun olumsuz davranışlarını iyice pekiştirir. Ebeveynler, çocuğun içinde duyduğu sıkıntı ve acıyı bu yolla ifade ettiğini anlamak istemez, çünkü çoğu zaman bu sıkıntının kendilerinden kaynaklandığını görmekten çekinirler.
Çoğu anne-baba, çocuğuna karşı hatalı davrandığını dürüstçe itiraf edemez. Kaç kişi "Benim çocuğum kötü davranıyor, onun durumu iyi değil" demek yerine "Ben çocuğuma gerekli önemi vermedim, onun küçük tepkilerini bile sinirlilikle ve başımdan atar gibi geçiştirdim" diyebiliyor?
Bu çocuklara nasıl davranmalıyız
nOnu anlamaya, davranışlarının nedenlerini bulmaya çalışın. Dinleyin ve empati kurmaya çalışın, ancak suçluluk duyarak limitsiz davranmasına meydan vermeyin.
n Cezalandırmayın. Olumlu davranışlarına yönelin ve ödül yerine motivasyon teknikleri kullanın. Onu teşvik edin, "Bu gün arkadaşlarına vurmadın. Bu onlarla daha rahat oynamanı sağladı" gibi cümlelerle motivasyonunu artırın.
n Limitsizlik, güvensizlik duygularını daha da güçlendirir. Mutlaka sınırlı seçenek hakkı tanıyın.
n Tepkilerinizi kontrol edin. Sakin kalın ve ani patlamalardan kaçının.
n Söylemek istediklerinizi kesin ve net bir dil kullanarak ifade edin.
n Sözsüz iletişim önemlidir. Davranışlarınız sözlerinizi desteklesin.
n Çocuğun hareket ve eylem yerine, düşüncelerini kullanmasını öğrenmesine yardımcı olun ve ona zaman ayırın. Saptayıcı konuşun. Yorumdan kaçının (İyi, kötü, olumsuz, olumlu yorumları yapmayın. Sadece davranışının doğal sonuçlarını anlatın ve gösterin)...
n Çocukta duygusal fikirlerin gelişmesi için destekleyici olun. Hayali oyunlar, yaratıcılığı artırıcı oyunlar (yaratıcı drama) onun için yararlı olacaktır. Agresyon durumlarında duygularını ifade etmesine yardımcı olun.
Üç Maymun
Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği, Yavuz Bingöl, Hatice Aslan, Ahmet Rıfat Sungar ve Ercan Kesal’ın rol aldığı "Üç Maymun", izleyici ile buluşuyor. Küçük zaafların büyük yalanlara dönüşerek parçaladığı bir ailenin gerçeği örtbas ederek her şeye rağmen bir arada kalma çabasını konu alan film, şu soruya da yanıt arıyor: Altından kalkılamayacak acılara ya da sorumluluklara maruz kalmamak adına gerçeği bilmek istememek onun var olduğu gerçeğini ortadan kaldırır mı?
Sihirli Şehir
Gil Kenan’ın yönettiği ve Bill Murray, Tim Robbins, Saoirse Ronan ile Toby Jones’un oynadığı Sihirli Şehir (The City of Ember), dün vizyona girdi. Filmde Lina ve Doon adlı iki çocuğun öyküsü anlatılıyor. Onlar, gökyüzünün her zaman karanlık olduğu, güneşin doğmadığı Ember kentinde yaşamaktadır. Kentin enerji kaynaklarının tükenmeye başlamasıyla birlikte iki kardeş, Ember kentinde insanlara gün ışığı sağlamak için çareler aramaya başlar.
Red Kit bu kez Hayalet Kasaba’da
Vahşi Batı’nın gölgesinden bile hızlı silah çeken Red Kit’in maceraları devam ediyor. Serinin 14. albümü olan "Hayalet Kasaba"da, Red Kit" bu kez Vahşi Batı’nın altın arayıcıları ve dolandırıcılar ile maceradan maceraya koşuyor. Yılların eskimeyen çizgi film karakterinin maceralarından çocuğunuz mahrum kalmasın.
Yoga ile gevşetin
Çocuğunuzun farklı bir alanda kendisini geliştirmesini istiyorsanız, onu "yoga"ya gönderebilirsiniz. Cihangir Yoga’nın çocuklara uyguladığı eğitimlerle çocuğunuz fiziksel, ve duyumsal düzeyde kendini geliştirecek ve esneklik kazanacak. Ayrıntılı bilgi için: (0539) 572 84 37
Rezan Has Müzesi’nde çocuklara özel sanat etkinliği
Rezan Has Müzesi, aralarında Bedri Baykam, Adnan Çoker, Komet ve Devrim Erbil’in de bulunduğu 24 Çağdaş Türk resim ustasının eserlerinin yer aldığı "Haliç" sergisi süresince çocuklara atölye çalışmaları düzenliyor. Müze ziyaretini, çocuklar için eğlenirken öğrenecekleri bir tecrübeye dönüştürme fikri ile yola çıkılan program, aynı zamanda yaratıcı aktivitelerle Haliç’in tarihi ve kültürel değerlerini anlamalarını da sağlayacak. Çağdaş Türk Resim Sanatı ve sanatçılarının tanıtılması amacını da taşıyan çocuk eğitim programı, onların kültürel miras bilincine sahip bireyler olmalarına katkıda bulunacak. Programla ilgili randevu almak için: (0216) 367 84 3