Pınar Reyhan

2010’a bir çocuğu sevindirmekle başlamaya ne dersin?

1 Ocak 2010
İşte mektup:<br>Sevgili Özlem Abla, nereden başlasam, nasıl anlatsam bilemiyorum. En iyisi doğrudan konuya girmek herhalde. Ben Muş ilinin Sungu ilçesine bağlı Tabanlı Köyü’nde ilköğretim ikinci sınıf öğretmeni olarak çalışıyorum. Göreve başlayalı 20 gün oldu henüz. Ama bu kadar zamanda öyle şeyler gördüm ki, bunları birileriyle paylaşmam gerektiğini hissettim.Öğrencilerin hali perişan. Anasınıfından ilköğretim sekizinci sınıfa kadar çocukların tamamında ne üstte mont var, ne ayakta ayakkabı. Ders işlenecek defter yok, kalem yok, silgi yok, boya yok...Buranın kışını iyi kötü tahmin ediyorsundur. -30’lara kadar düşüyor sıcaklık. Hele ki köy yerlerinde durum daha da vahim. Sabahın o ayazında minicik ayaklarda lastik ayakkabı, üzerinde sağı solu yırtık önlük; ama yakası var. Hem de üzerinde “NE MUTLU TÜRKÜM DıYENE!” yazıyor. Birçok şey yok ama her şeyi olanlardan daha fazla heves var.Okul, öğretmen, ATATÜRK bambaşka onlar için. Okul çoğu zaman onlara bir evden daha sıcak, öğretmen bir anneden babadan daha yakın. Hatta bir gün bir öğrencim yanıma gelip “Ben size bundan sonra anne diyebilir miyim?” dedi.Onların bu hevesine, bu çabasına karşın bu yoksulluğu görünce gözlerin doluyor, öğrettikçe öğretesin geliyor.Normalde öğrenciler ödev verilmesini sevmezler hani. Ben çalışma kağıdı, alıştırma fotokopisi dağıttığımda yüzlerindeki o gülümseme, gözlerindeki o parıltı ve sınıfta yükselen “Oleeeeey” sesleri, görevinin ve bir köy okulunda çalışmanın zorluğunu unutturuyor. Ama işte gel gelelim yoksulluk had safhada.Biz sabah sırada andımız okunurken üzerimizde kalın kaşe kabanlar ve atkı bere olmasına rağmen donarken, onlar sadece tek bir önlük ve çoğu zaman içine çorap bile giyemedikleri lastik ayakkabılarıyla gür bir sesle andımızı okuyor.Daha neler neler...Evet öğrenme kapasitesi var ama imkan yok!şartlar çok kötü. Sadece çocukların değil, okulun da şartları çok kötü. Okulda ne kantin, ne tuvalet, ne elleri yıkayacak bir lavabo var. Hiçbir şey yok!Sabah 07:30’da okula geliyorlar. 12:00’ye kadar aç olarak ders işliyorlar. Tuvalet sorununu anlatmak bile istemiyorum. Derste izin alıp tuvalete gidiyorlar. Aslında gittikleri yer tuvalet değil, sadece okul bahçesinde herhangi bir köşede ihtiyaçlarını gideriyorlar.Sınıflarda birçok materyal eksik. Biz öğretmenler her şeyi elimizden geldiğince kendimiz yapmaya çalışıyoruz. Sırf öğrencilerimize fotokopi çalışma kağıdı dağıtabilmek için, okula fotokopi makinesi aldık. Daha birçok şeyi öğretmenler karşılıyor... Amaç sadece o hevesli çocukların hepsine iyi bir eğitim verebilmek, onlara iyi bir meslek kazandırmak. Birçok kötü durumdan, yokluğun ve cahilliğin sebep olduğu günümüzdeki malum insanlardan olmamalarını sağlamak. Vatanına ve milletine hayırlı birer birey olarak yetiştirmek. Her şey onlar için. Okumak için, öğrenmek için gerekli olan en önemli şey “istek”tir. Bu öğrencilerde o var. Hem de fazlasıyla... Tek sıkıntımız; montumuz, ayakkabımız, okumak için kitabımız, defterimiz, kalemimiz YOK!şimdi senden ve bu yazıyı okuyan duyarlı insanlardan istediğim; gelecekte ülkemizi yönetecek bu çocuklara bir nebze de olsa yardım eli uzatmanızdır. Ne olursa olun fark etmez. ıyi kötü herkes bir sınıfta, okulda neler olması gerektiğini biliyordur. Hepinizin çocuğu okula gidiyordur. Eğitim için gerekli olanlarla ilgili muhakkak bir bilginiz vardır. Çocuklarınızın bir-iki kere giyip artık küçüldüğü için kenara kaldırdığınız kıyafetler, ayakkabılar... Anasınıfları için, çocuğunuzun “Artık bu oyuncaklardan sıkıldım” dediği oyuncaklar... Yalnız bir kere okunan ve yenisi alınana kadar raflarda boşu boşuna bekleyen hikaye kitapları... “Bu artık küçük, sana olmaz, bu sene yenisini alalım” dediğiniz önlükler. Ve daha aklınıza gelebilecek birçok eğitim materyali...Bunlar sizler için inanın çok fazla bir külfet değil. Sizin kullanmayıp bir kenara koyduğunuz, kullanmadığınız eşyalardan, birçok öğrenci faydalanabilir. En önemlisi; belki bir gün bu öğrencilerden herhangi birisi yaşlandığınızda, hastanede ilaç yazdırma kuyruğunda beklerken karşınıza bir DOKTOR olarak çıkabilir. Eğer yardım edersek neden olmasın böyle bir şey, çok mu zor sizce?Düşünün zamanında ayakkabı, mont, kalem, defter, kıyafet, oyuncak gönderdiğiniz küçücük bir çocuk, sizin gönderdiklerinizle okuyup, ilerideki meslek hayatının temellerini sizin sayenizde atabilir.Duyarlılığınıza güveniyoruz...SevgilerimleBurcu KAYAMuş İli Sungu İlçesi Tabanlı Köyü İlköğretim 2. Sınıf Öğretmeniİşte çözüm:Anneyiz.Biz’e, arkadaşımız Özlem’e gelen bu mektuba içimiz acıdı, aklımızdan çıkmadı. Bir gönderim kampanyası başlattık. Her yerden gelenleri toplayarak Muş’a ileteceğiz. Eğer siz de “2010’a bir çocuğu sevindirmekle başlamaya ne dersin?” sorusuna “Evet” yanıtı veriyorsanız, bize katılabilirsiniz. Detaylar www.anneyiz.biz adresinde, arkadaşımız Özlem Aysoy’un köşesinde...Bebeklerde alt temizliğiMutlu ve sağlıklı bebekler için ilk ve en önemli adım, doğru zamanda ve doğru şekilde yapılan bir alt temizliğidir.Bebeğinizin cilt sağlığı ve huzuru için altının temiz ve kuru olması önemlidir. Bebek bezinin oluşturduğu havasız ortam ve nem, idrar ve dışkı ile birleşince hassas bebek cildinin çok çabuk tahriş olmasına neden olmaktadır. Bu nedenle bebeğin altı sık sık değiştirilmeli ve alt temizliğinde bebek cildine uygun ürünler kullanılmalıdır.Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gökçe Günbey, “Mutlu ve sağlıklı bebekler için ilk ve en önemli adım, doğru zamanda ve doğru şekilde yapılan bir alt temizliğidir” diyor ve bu konuda önerilerde bulunuyor.Bebeklerde alt temizliği için gerekenlerBebek beziGünümüzde tek kullanımlık bebek bezleri tercih edilmektedir. Bezlerin idrarın cilt ile temasını engelleyen emici jeller içermesi, pişik oluşumunu engellemesi açısından önemlidir.Islak temizleme mendilleriÖzellikle ilk aylarda bebeğin cildi oldukça hassastır. Bu dönemde tahrişi önlemek için bebeğin altı ıslak pamuk veya aynı amaçla üretilmiş su bazlı ıslak mendiller ile temizlenmelidir. Sonraki aylarda kullanılacak ıslak temizleme mendillerinin de alkolsüz ve parfümsüz olması bebeğin cilt sağlığının korunması açısından önemlidir.Pişik kremiHer alt değişimi sonrasında çinko içeren bir koruyucu krem kullanılması pişik oluşumunu en aza indirgeyecektir.Kız ve erkek bebeklerde alt değişiminin püf noktalarıKız bebeklerde idrarın çıktığı üretra ile dışkının çıktığı anüs birbirine çok yakın olduğundan, idrar yolu enfeksiyonu gelişme riski erkek bebekten fazladır. Beş yaşına gelene kadar kız çocuklarının yüzde 8’i, erkeklerin yüzde 1-2’si en az bir kez idrar yolu enfeksiyonu geçirmektedir.Bu enfeksiyonların en sık nedeni dışkıda bulunan E. Coli adlı bakterinin idrar yollarına bulaşmasıdır. Bu nedenle özellikle kız bebeklerde genital bölge temizliği çok dikkatli yapılmalıdır. Islak pamuk veya mendil ile genital bölgenin üstünden başlanarak aşağı anüse doğru (başka bir deyişle önden arkaya doğru) tek bir hareket ile temizlik yapılmalı ve kirli pamuk/mendil atılarak temiz bir mendil ile işlem tekrarlanmalıdır. Vajina girişi ve labium minuslar (küçük dudaklar) arasındaki dışkı artıkları da nazikçe temizlenmelidir.Erkek bebeklerde ise önce anüs çevresi, sonra penisin ve testislerin altı temizlenmelidir. Erkek bebekte temizlik sırasında sünnet derisi asla geri çekilmemelidir. Kaka bulaşmış mendil bir daha cilde sürülmemelidir. Son olarak bacak araları ve bacaktaki kıvrımların arası nazikçe temizlenmeli ve işlem koruyucu pişik kremi sürülerek sonlandırılmalıdır. Tanrı ile BuluşmakGazeteci-yazar Nurgün Erdinç’in yeni romanı “Tanrı ile Buluşmak” çıktı. Roman, bir annenin çocuğuna duyduğu sevginin ne boyutlarda olabileceğini, çocuğun, sevgisi sayesinde ölen annesini nasıl yanı başında hissedebileceğini, sevginin gücüyle nelere, nerelere ulaşılabileceğini anlatıyor. Anneler, bu kitabı okumaya başladığınızda nasıl bu kadar çabuk bittiğine inanamayacaksınız!Yazan: Nurgün ErdinçNokta KitapMutlu çocuk yetiştirmeÇocuklar sınırlara ihtiyaç duyar. Ailelere sınırlar koyup doğru kararlar alabilmeleri için bir eğitim programı öneriyoruz. “Söylüyorum dinlemiyor”, “Nasıl çocuklardık, nasıl ebeveynler olduk”, “Sorumlu çocuklar
Yazının Devamını Oku

2010 güzellikler getirsin!

31 Aralık 2009
Bolluk, bereket, neşe ve sevinç ile gelsin. İçimizi ısıtsın, hayatlarımıza mucize gibi dokunsun.
Sağlık, barış, huzur getirsin.
Krizleri, dertleri, tasaları, hastalıkları ve acıları, beklenmedik korkuları, tedirginlikleri, endişeleri... Alıp götürsün kötü olan her şeyi geri...
Ağacımızı kurduk eve günler önce, rengarenk, ışıl ışıl oturdu sevinçler içimize.
Kırmızı mumlarımızı, yeşil biblolarımızı, yeni yıl ruhu taşıyan tüm objelerimizi çıkardık ortaya.
Kocaman bir kavanoz aldım. Bu yıl itibarı ile ajandama yazdığım dileklerimi, ettiğim duaları, kızıma ve oğluma mektuplara çevireceğim. 31 Aralık gecesi onlara her yıl yazacağım mektupların ilkini bu yıl yazıp o kavanozun içine atıp saklayacağım. Bunu artık her yıl yapacağım.
Bu yıl geçen yıla göre daha büyük ailemiz.
Emre Berent ile insan olmuştum...
Bora ile mutlu bir insan olmuştum...
6 ay önce aramıza katılan minik kızımız ile tamamlanmış bir insan olmuştum...
Şimdi ise sürpriz bebeğimiz ile çoğaldığımı hissediyorum...
Bu yıl...
Tüm insanlığa 2010 hayırlarla gelsin, mutlu olalım, huzur dolalım ve sağlıkla yaşayalım istiyorum.
Herkese mutlu yıllar diliyorum!

‘Çocuğum yemek yemiyor’ diyen annelere öneriler

Anneleri en çok üzen ve telaşlandıran konulardan bir tanesi çocuklarının yemek yememesidir. Çocuğumu doyuramıyorum, aç kalıyor düşüncesiyle ne yapacaklarını şaşıran anneler, doğru sandıkları birçok yanlış yaparak yemek yemeyi ya çocukları için işkence haline getirirler ya da kendileri için büyük bir tehdit unsuru oluştururlar. Annelerin beslenme konusundaki bu tür sorunlarıyla ilgili Diyetisyen Ayşe Korkmaz ve Diyetisyen Ayça Ilıca’dan bilgi aldık.

Çocuklarda iştahı etkileyen en büyük etkenlerden biri, öğün aralarında abur-cuburla karnını doyurmalarıdır. Buna bağlı olarak doygunluk hisseden çocuk ana öğünlerde yemek yemeyi reddedecektir.

Oyalamak için ana yemek öncesi çocuğunuzun eline tutuşturduğunuz bir gofret veya bir dilim kek onu tıkayacak, sofrada yiyecekleri reddetmesine neden olacaktır. Bu tip durumlarda çocuğun sofra düzenine alışık olması çok önemlidir. Çocuğunuz 1 yaşındayken artık aile sofranıza oturur hale gelmeli ve yemek zamanının aile ile bir araya gelinen, herkesin yemek yediği eğlenceli bir vakit olduğunu öğrenmelidir. Bunun yanı sıra çocuğunuz gereksinimlerini karşılayacak küçük ara kahvaltılar ya da meyveler, kahvaltı ile öğle yemeği arasında, öğle ile akşam yemeği arasında verilebilir. Ancak bu ara öğünler iştahı kapatacak miktarda ve ana öğün saatine çok yakın olmamalıdır.

TABAĞINA YİYECEĞİ KADAR YEMEK KOYUN

Ayrıca yemek tabaklarının çocuğunuzun ilgisini çekecek tarzda renkli ve eğlenceli olması, tabağına yiyebileceği kadar yemek konması da çocuğunuzun çok daha istekli yemek yemesini sağlayacaktır.
Bunların dışında çocuğunuzla beraber alışveriş yapmanız, sofra hazırlanırken yardım istemeniz hatta onun da yemek hazırlanmasında katkıda bunmasına fırsat tanımanız çocuğunuzun yemek yeme isteğini arttırıcı yönde olumlu etkiler oluşturacaktır.
Hem temizlik hem de kendisini daha zinde hissetmesi için yemek öncesi çocuğunuzun elini yüzünü yıkaması faydalı olacaktır. Çocuğunuz çok yorgun ve uykusuzsa, yemek yemesi konusunda ısrarcı olmayın.
Eğer çocuğunuz yemek yemeyi reddediyorsa, bunun birçok nedeni olabilir. Bunlardan biri genellikle çocuğun dikkatleri üzerine çekerek herkesin kendisiyle ilgilenmesini sağlama çabasıdır. Böyle bir durum içerisindeyseniz yemek yemeyi reddeden çocuğunuza, tabağındakileri bitirmesi konusunda ısrarlı ve tepkili davranmak yerine, “peki diyerek onunla ilgilenmemeli, bu konudan ne kadar endişe duyduğunuzu ona hissettirmemelisiniz. Aksi takdirde çocuğunuz bunu bir koz olarak görecek ve yapılmasını istediği şeyi yaptırmak için sizin endişe duyduğunuzu fark ettiği “yemeyi reddetme” yoluna gidecektir.

NE ZAMAN UZMANA BAŞVURMAK GEREK

Çocuğunuza yemek yemeyi istemediğinde tabağındakilerin hepsini bitirmek zorunda olmadığını, açlık hissetmiyorsa daha sonra da yiyebileceğini söylemeli, tabağını yarım saatten fazla önünde tutmamalısınız. Ancak bu tavrınızda tutarlı olmalısınız. Tabaktakileri bitirmesi için ödüller koymak ya da baskıcı, ters tavırlar içerisine girmek, zorlamak, kandırmak çocukta yemek ve yemek zamanı ile ilgili kötü çağrışımlara yol açabilir. Hatta ilerleyen zamanlarda daha da büyük sorunlara neden olabilir.
Çocuğunuzun yemeği reddetmesindeki diğer en önemli etmen ise aynı biz yetişkinlerde olduğu gibi iştahsız olmasıdır. Özellikle hastaysa ve ateşi yükselmişse, diş çıkartıyorsa, yorgun ya da uykusuzsa, alışmış olduğu düzen değişmişse çocuğun iştahında azalma gözlenebilir. Bu dönemde de telaşlanmadan hacmi küçük ama içeriği çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak, normalde de yemekten hoşlandığı yiyecekleri görsel açıdan ona hitap edecek şekilde eğlenceli tabak süslemesiyle (ısrarcı olmadan) yemesini sağlayabilirsiniz.
Tüm bunlara rağmen çocuğuzda kilo kaybı gözlemliyorsanız, yemek yemeyi şiddetle reddediyor ve yediklerini çıkarıyorsa mutlaka vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmanız faydalı olacaktır.

Uzaylıların müziği dünyamızda

“Avatar” filminin ödüllü bestecisi James Horner’ın imzasını taşıyan müzikler “Avatar: Music from the Motion Picture” adlı bir albümle piyasada... “Uzaylılar müzik yapsa nasıl olurdu?” sorusuna yanıt getiren albüm, dinleyicilere kaçırılmaması gereken bir dinleti sunuyor.
EMı Music

Elektrikli Pergel

Bu atölye çalışmasında; çocukların motorlar, CD’ler ve pillerle oluşturduğu bir sistem ile renkli kalemler ve kağıtlar da kullanılarak farklı renklerde halkalar oluşturuluyor. Bu pergeli üretmek de, şekilleri yaratmak da çok eğlenceli... Atölye çalışmasını, elektronikle uğraşmaktan ve proje yapmaktan zevk alan, elektronik yarışmalarını hiç kaçırmayan, elektronik mühendisi olma yolundaki Emre Uzun gerçekleştiriyor.
Tarih: 2 Ocak Cumartesi
Yer: Santralatölye - ıstanbul
Kayıt için: (0212)444 04 28

Siz spor yaparken çocuklarınız sıkılmayacak

Günümüzde yoğun iş temposunun getirdiği yorgunluk bizi nasıl etkiliyorsa, gelişen teknolojinin yol açtığı hareketsizlik de çocuklarımızın vücudunu olumsuz yönde etkiliyor. Çocukların televizyon ve bilgisayar başındaki esaretten kurtulmaları ve sporu bir yaşam tarzına dönüştürmeleri için küçük yaşta yönlendirilmeleri çok önemli. MAC-Gym Kids’de siz spor yaparken çocuklarınız da sportif aktivitelere katılarak eğlenceli vakit geçirebilir.
MAC Maçka: (0212) 232 44 40
MAC Kanyon: (0212) 353 09 99
MAC Ankara Panora: (0312) 490 14 77

Yahşi Batı

Cem Yılmaz, Ozan Güven, Demet Evgar ve Zafer Algöz’ün rol aldığı “Yahşi Batı” yarın vizlyona giriyor. Filmde, 1800’lü yılların sonunda iki Osmanlı’nın, dönemin padişahı tarafından gönderildikleri Amerika görevi sırasında başlarına gelen olaylar anlatılıyor. Sinema ve tiyatro dünyamızın pek çok ünlü ismini bir araya getiren filmde, Süleyman Turan, Yılmaz Köksal, Uğur Polat, Cansu Dere, Mazlum Çimen ve Tuncay Özinel de konuk oyuncu olarak yer alıyor.

Karagöz iş arıyor

Geleneksel motiflerden uzaklaşmadan modern bir dille sahneye konan bu kukla oyunu, Hacivat’ın Karagöz’e iş bulmasıyla başlıyor. Karagöz de Arap, Beberuhi, Himmet gibi tiplerle işe alınması için konuşuyor. Ama cahilliğinden dolayı hiçbir işi başaramıyor. Çocukların da yardımıyla okula gitmeye karar veriyor. Bu oyun, geleneksel ve güçlü bir figür olan “Karagöz” aracılığıyla okumanın ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. 2 ve 3 Ocak 2010 tarihinde Halis Kurtça Kültür Merkezi’nde sahnelenecek olan oyun, çocuklarınızın çok ilgisini çekecek.
Bülent Aksu Kukla Tiyatrosu
Gişe Tel: (0216) 357 28 36
Yazının Devamını Oku

Veee yine hamileyim!

26 Aralık 2009
Nasıl oldu bilmiyoruz...

Düşünüyoruz, bulamıyoruz...

Doğumdan iki ay sonra kontrolde bir şey yoktu, emzirme sonrası buluşalım diye konuştuk doktorumla... O zaman simir testini de yapacaktık, korunma için ciddi bir uygulama da... Geçen cumartesi, ayın 20’sinde...

Hem alışveriş yapmak hem de uzun süredir soluyamadığım Nişantaşı havası için attım kendimi sokaklara. Bir kuş gibi hafiftim. En sevdiğim kırtasiyeden sarı kurşun kalemlerimi aldım, oğlumun bayıldığı renkli kağıtları ve Banu’cuğumun bir süredir beni bekleyen doğum hediyesini de çantama attım.

Kuaföre girdim, saçlarımı boyattım. Muji’den ofisteki masama minicik bir ahşap çam ağacı da aldım. Karnım çok acıkmıştı, doktor sonrası Kırıntı’ya girerim, bir etli mantarlı dürüm yerim dedim. Amerikan Hastanesi’nin karşı köşesindeki o minik büfe vardır ya, onun üstünde benim doktorumun ofisi. Girerken içeri canım döner de çekti. şimdi buradan da yesem olur dedim. Sonra iç çekerek kapıdan içeri girdim...

Yazının Devamını Oku

Şok!

24 Aralık 2009
Hayatınızda hiç gerçek anlamda “şok” oldunuz mu? Ama gerçekten “şok”...
Hani asla hazırlıklı olmadığınız,
Hatta tam tersi bir şeyler yapmak üzere olduğunuz bir anda,
Ağzınızı açık bırakan,
Ve uzun süre kapamanıza engel olan,
Sürprizin tepe noktası olan bir şok?
Tüylerinizi diken diken eden,
Tansiyonunuzu yükselten,
“Hadi beee”
“Şaka yapıyorsun”
“Yok ya planlı oyun bu, kandırıyorsunuz beni” falan dedirten bir şok?
Yaşandıktan sonra 24 saat sesinizin kesilmesini sağlayan,
Konuşmanıza engel olan,
Aval aval baktıran,
Tavana gözlerinizi dikip düşündürten,
Nabzınızı kendine getirmeyen,
Sürekli “nasıl yani, nasıl yani, nasıl yeni?” diye sayıklatan bir şok?
Sizden başka herkesin sevinçten ve şaşkınlıktan ağlamasına neden olan,
Sizi ise hem dumur edip hem dağıtan ama içinize bir minicik ışık da koyan şok edici bir şok?
Pınar ben...
Şoku halen atlatamayan...
Kukumav kuşu halinde...
Varsa şok olduğunuz hikayeler bekleyen!

Yiyecekleri buzdolabına yerleştirirken dikkat edin

Hepimiz ailemizin sağlığı için yiyecek ve içeceklerin tüketimine dikkat ederiz. Hangi besin ne kadar alınmalı, hangi zamanlarda ne yenilmeli gibi listelerimiz vardır. Peki yiyecek ve içeceklerin buzdolabında doğru şekilde korunması için bazı kurallar olduğunu biliyor muydunuz? “Yiyecekler buzdolabına doğru yerleştirilmezse erken bozulabilir ya da bakteri gelişebilir” diyen Uzman Diyetisyen Binnur Okan, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

Yiyecekleri buzdolabına nasıl yerleştirmeliyiz?
- Et, tavuk, balık, süt, yoğurt, yumurta, peynir gibi hayvansal kaynaklı bütün ürünleri biz potansiyel riskli olarak kabul ediyoruz. Bir de normalde potansiyel riskli olmayan pirinç, patates gibi yiyecekler vardır. Bunlar da normalde riskli olmayan, piştikten sonra riskli hale gelen besinlerdir. Buzdolabında raflar arası sıcaklık farkı vardır. Buzluğa en yakın olan raf her zaman en soğuktur ve aşağı raflara doğru soğukluk derecesi azalır. O yüzden potansiyel risk grubundaki yiyecekleri yani bakteri üremesi olabilecek ürünleri her zaman için en üste koymamız gerekiyor ki mümkün olduğu kadar bakteri üremesini azaltalım.

Bakteri ürememesi için nasıl bir yerleştirme yapmak gerekir?
- En üst kata et, balık, tavuk, ikinci rafa peynir, süt, yoğurt, daha aşağıya yemekleri, en alta da sebzeleri koymak gerekiyor. Sebzeler genellikle poşetleriyle konur. Oysa poşetten sebzeye sürekli bir plastik geçişi olur. O nedenle sebzeyi aldıktan sonra poşetinden çıkarıp buzdolabına yerleştirmemiz gerek. ıkinci önemli nokta, buzdolabında pişmiş ve pişmemiş etlerin birbiriyle temas etmemesi gerektiği... Örneğin çiğ tavuk çok çabuk bakteri üretir. Ancak piştiğinde bakteriler ortadan kalkar. Çiğ tavuğu diğer besinlerle aynı yere koyduğumuz zaman bakterileri diğer besine bulaştırmış oluruz.
Yumurtanın da hem kendisi hem de kabuğu çok ciddi bakteri taşır. Yumurtanın piştikten sonra kabuğu ile birlikte riski yoktur. Ama pişmeden risk taşır. O nedenle yumurtayı, onu aldığımız kutunun içinde muhafaza etmeliyiz. Genelde buzdolabının içindeki yumurta raflarına konulur ama bu doğru değildir. Çünkü yanına konan herhangi bir besine (örneğin yarım limon varsa bakterilerin çapraz geçiş ile taşınmasına sebep olur. Yumurtaya dokunduktan, kırdıktan sonra da ellerimizi sabunlu su ile dezenfekte etmemiz gerekir.

Buzluktaki yiyeceklerin pişirilmeden önce nasıl çözdürülmesi gerekir?
- Çözdürme işlemi çok hassastır. Kesinlikle kalorifer üstünde, oda sıcaklığında bu işlem yapılmamalıdır. Öncelikle buzdolabında alt raflarda, su sızdırmayacak uygun kaplar içinde ya da acelemiz varsa akan soğuk su altında çözdürebiliriz. Ayrıca mikrodalga fırınlar da pişirme ve çözülme için çok sağlıklı ve uygundur.

Buzdolabındaki saklama kapları nasıl olmalı?
- Mümkün olduğu kadar cam kavanoz kullanılmasını istiyoruz. Alüminyum kapları hiç önermiyoruz. Sadece süt için cam önermiyoruz. Çünkü süt çok ciddi B2 vitamini kaynağıdır. Güneş ışığı aldığında bu vitamin kaybolur. O yüzden ışığı geçirmeyecek kaplarda saklanması gerekir. Kendi kutusunda buzdolabında saklanabilir.
Bunun dışında Türk kültüründe dondurma, yoğurt kapları da sıklıkla saklama kabı olarak kullanılıyor. Oysa bu hiç uygun değildir. Dondurmanın üzerinde bir son kullanma tarihi vardır. O kabın da dondurmanın son kullanma tarihine kadar kullanılması gerekir. Ondan sonra kullanmaya devam ettiğinizde içerisindeki yiyecek içeceklere plastik geçişi olur. Yiyecek saklamak için satılan saklama kapları kullanılabilir. Çünkü onlar bu amaçla hazırlanmıştır.

ÖNERİLER
* Yoğurdun suyunda B2 vitamini bulunur ve çok faydalıdır. Genellikle dökülür, oysa kesinlikle tüketilmesi gerekir.
* Açık sütten yapılmış yoğurt ve peynirler kesinlikle tüketilmemelidir.
* Hazır alınan ürünlerin son kullanma tarihlerine dikkatli bakmak gerekir. Mümkün olduğu kadar son kullanma tarihi geçmemiş bile olsa tarih yakınsa ürünün satın alınmamasına özen gösterilmelidir. Herkesin etiket okuma alışkanlığı kazanması önemlidir.
* Hazır ürünlerin hepsinde Türk Gıda kodeksine uygun olup olmadığı, Tarım ve Köyişleri Bakalığı’nın izni aranmalıdır.

Müzik eşliğinde kurabiye keyfi

Küçük misafirlerini aralık ayında düzenlediği birbirinden eğlenceli etkinliklerle ağırlayan Akmerkez, 26 Aralık günü çocuklara müzik ve kurabiye keyfini bir arada yaşatacak. Saat 14.00’te başlayacak etkinliklerde çocuklar Maskot Bando’nun neşeli müziği eşliğinde eğlenirken, Kurabiye Süsleme Etkinliği’nde ise kurabiyelerini kendileri süsleyecek. Görünüşe göre, yılın son günleri çocuklar için çok eğlenceli geçecek.
Akmerkez Tel: (0212) 282 01 70

Doğru beslenmenin başucu kitabı

Sağlıklı olmak için nasıl beslenmemiz gerektiğini unuttuk. Öğrenmek için gazete yazıları okuyoruz, televizyon seyrediyoruz. Kafamız iyice karışıyor. Bilgi kirliliği ile midelerimiz de kirleniyor. Sağlığımız bozuluyor. 30 yılı aşkın hekimlik tecrübesi ve engin bilgisiyle Prof. Dr. Ahmet Aydın doğru beslenme ile ilgili bütün merak ettiklerimizi Taş Devri Diyeti kitabıyla cevaplıyor.
Hayykitap

Çıkartmalı Kış Eğlenceleri Kitabım

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Stella Baggott’un tasarladığı, Lucy Bowman’ın yazdığı “Çıkartmalı Kış Eğlenceleri Kitabım” ile çocuklara kışın keyfini yaşatacak. Çocuğunuz bu kitapta yer alan 800’den fazla çıkartmayla kendi kış manzarasını düzenleyebilir, kardan adam yapabilir ve ormandaki hayvanlarla oyunlar oynayabilir. Dahası çıkartmaları yerine yapıştırırken, kışla ilgili öğretici ve eğlenceli şeyler öğrenebilir.

2010’da yıldızlar Orion’da

Orion Alışveriş Merkezi, yeni yılı beklediğimiz şu günlerde 2010’a dair merak ettiklerinize cevap bulacağınız bir etkinlik düzenliyor. 30 Aralık günü ünlü astrolog Yasemin Boran’ın katılımıyla düzenlenecek “Yıldızlar Ne Söylüyor” etkinliğinde 2010 yılında bizi ve çevremizi nelerin beklediğini, yıldızların neye işaret ettiğini Orion AVM’de öğreneceğiz.
Adres: Ali Paşa Mahallesi, Salih Omurtak Caddesi Çorlu/ Tekirdağ
Tel: (0282) 673 33 14

En mutlu kim?

37 yıldır aralıksız devam eden ve Türkiye’nin en uzun soluklu çocuk tiyatrosu olan Akbank Çocuk Tiyatrosu’nun yeni müzikli oyunu “En Mutlu Kim” Akbank Sanat’ta çocuklarla buluşacak. Yavuz Pekman’ın yazdığı, Hayrettin Arslanoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı oyun her cumartesi saat 11:30’da Akbank Sanat’ta sanatsever minikler için sahnelenecek.
Adres: ıstiklal Cad. No:8 34435 Beyoğlu-ıstanbul
Tel: (0212) 252 35 00/01
Yazının Devamını Oku

Zor dostum zor!

19 Aralık 2009
Bayılırım şu şarkıya. Muazzez Ersoy’un sesinden özellikle... “Zor dostum zor, sevilmeden sevmek, onu bir başkasının yanında görmek...” Arada insanı kitleyen, “Aklıma nerden düştü?” dedirten şarkılar vardır ya, bana göre bu da onlardan biri... Ajda Pekkan’dan “Kimler geldi, kimler geçti?” ise diğeri...
Emo’ya Bora öğretmiş, MFÖ şarkısı “Mecburen”i değiştirmişler. “Erken kalkmak mecburen, işe gitmek mecburen” olan sözleri sabah karga kahvaltısını etmeden, 07.00 sularında “Erken kalkmak mecburen, okula gitmek mecburen” diye bağırarak söylüyor çocuk.
Ben de buna tepki olarak “Zor dostum zor!” şarkısını değiştirdim. Artık böyle söylüyorum. Tüm ekip duyunca kafayı yedi, şu anda herkes kostüm hazırlıyor ve kendi klibimizi çekmek için yönetmenimiz Halil de mekanı düzenliyor.
“Ben varım” diyen, “Ben de sizle oynayacağım” diyenleri de kendi videolarını çekip bize göndermeye davet ediyorum ki montajda bizim kayıtların arasına karıştıralım.
İşte son günlerde mırıldandığım şarkı; insana güç veriyor, size de tavsiye ediyorum...
Zor dostum zor!
Uykudan uyanmak
Gözler kapalı
Bebek doyurmak
Zor dostum zor!
İşe giderken
Vicdan yarasıyla
Ardına bakmak
Sev tabii bebeği
Yap elden geleni
Ama unutma
Kendi gerçeğini
Zor dostum zor!
Annelik cidden zor
Hayatla savaşın
Katlandı büyüyor
Zor dostum zor!
İşin cidden zor
Ama inan bana
Geçiyor bitiyor...
****
Pınar ben...
Migren ile savaşı gittikçe büyüyen!
Herkese huzurlu ve uyku dolu bir hafta sonu dileyen...
Son iki gecedir Kaila Sim’i babasına teslim edip horul horul uyuyan...

Bebek poposunun en büyük sıkıntısı: Pişik

Bebeklik döneminin en sık karşılaşılan sağlık problemlerinden biri pişiktir. Bu sorun yedi gün içinde geçmezse, doktora başvurmak gerekebilir.

Bebeğinize ne kadar özen gösterirseniz gösterin, daha üç aylık olmadan pişik veya benzer deri problemleriyle karşılaşacaktır. Ama panik yapmayın. Bunlardan bazıları kendi kendine geçer, bazılarının ise biraz yardıma ihtiyacı vardır. Bebek poposunun en büyük sıkıntısı olan pişik yedi gün içinde geçmezse, doktorunuza danışmanız gerekir. Dr. Anıl Yeşildal, konuyla ilgili merak edilenleri anlattı:
Herhangi bir zamanda üç bebekten birinde pişiğe rastlanır. “Ammonia Dermatitis”, en sık rastlanan şeklidir. Kalkmış ve kızarmış bir görünümde, çocuk bezi olan bölgede bulunan pişik, bebeğinizin dışkısındaki bakteriler ve idrarındaki doğal amonyaktan kaynaklanır.
Pişiğin diğer sebepleri şunlardır:
* Hassas deri.
* Doğal koruyucu yağları uzaklaştıran sert sabun kullanımı.
* Çocuk bezlerindeki deterjanların ve bezin emdiği solüsyonların yetersiz durulanması.
* Sürtünme, bilhassa çocuk bezinin hassas bebek derisine veya tombul bebeklerde bebek derisinin beze sürtünmesi.
* Çocuk bezi üzerinde uzun süre bırakılan plastik donlar, sıcak ve nemli bir ortam yaratarak bakterinin gelişimini kolaylaştırır.
Pişiği tedavi ve önleme yolları şunlardır:
* Bebeğinizi mümkün olduğunca kuru tutun, sık sık bezini değiştirin.
* Altını her değiştirdiğinizde poposunu temizleyin ve kurulayın.
* Mümkünse bezi açık bırakıp, derinin kuruyarak iyileşmesini sağlayın.
* Çinko oksit içeren krem ve yağlar kullanın.
* ılave koruma rahatlığı için kenarlıklı çocuk bezi kullanın.
* Sürtünmeyi azaltın ve mısır nişastası tozu kullanarak aşınmayı önleyin.

Pişik yarası

Bebeğinizin pişiği birkaç gün sürerse, bir mantar veya bakteri enfeksiyonu oluşup daha ciddi bir tedavi gerektirebilir. En yaygın mantar enfeksiyonu pişik yarasıdır (Candida Albicans).
Pişik olan bebeklerin yüzde 70’i bağırsaklardan gelen Candida’ya yakalanır. Pişik yarası, fark edilmeden gelişmekle beraber, bazen beyaz dairesel pul lezyonları biçiminde veya oldukça koyu kırmızı, etrafı kırmızı dokulu kalkık uçlardan oluşur.
Yukarıdaki tedavi ve önleme tedbirlerinin yanında, doktorunuz tarafından önerilen mantara karşı bir losyon veya krem kullanmanız gerekir.

KİTAP

Küçük Endişeler Dizisi

Fred; annesi, cinsi belli olmayan köpeği Tufu ve çılgın komşularıyla büyük bir apartmanda yaşayan sekiz yaşında bir çocuk. Yaşamın tam da içindeki, küçük-büyük dertlerinin üstesinden nasıl geleceğiyle yüzleşen Fred, çizgi roman tadında, eğlendiren, komik maceralarıyla Küçük Endişeler Dizisi’nde minik okuyucularla buluşuyor. şimdiden keyifli okumalar...
Yazan: Fanny Joly
Erdem Yayınları

KURS

Doğal Boya Laboratuvarı

İşte çocuklar için süper bir atölye... Bu atölye çalışmasında çocuklarla birlikte yolculuğumuz Yüksel Arslan retrospektifinden başlıyor. Daha sonra çocuklar atölyemizde bir laboratuvar ortamındaki gibi dikkatle çalışarak kendi boyalarını, renklerini oluşturuyor ve ürettikleri bu boyalarla resimlerini yaparak yolculuklarını tamamlıyorlar. Atölye çalışmasını Santralıstanbul Eğitim Birimi Ekibi gerçekleştiriyor.
Tarih: 20 Aralık Pazar 10.30-12.30
Yaş grubu: 7-12 yaş
Yer: Santralıstanbul
Adres: Eski Silahtarağa Elektrik Santralı Kazım Karabekir Cad. No:2/6 Eyüp - İstanbul

MÜZİKAL

Peter Pan Müzikali

Murat Karamanoğlu yönetiminde Güzel Sanatlar Oyuncuları Akademik Tiyatro Topluluğu tarafından “Türkiye’nin ilk mega çocuk yapımı” olarak gerçekleştirilen Peter Pan Müzikali, ızmirli sanatsever çocukların beğenisine sunuldu. Müzikalde Peter Pan, kendisi gibi büyümek istemeyen başka çocuklarla birlikte Neverland’de (Olmayan Ülke) yaşıyor, arada bir evlere girerek başka çocukları büyümemeleri için kandırarak Neverland’e götürmeye çalışıyor. Oyun, bir yandan fantastik kurgusu ile hiç büyümememin cazibesinin, diğer yandan sevgiye ne denli muhtaç olduğumuzun altını çiziyor.
Yer: E.Ü. Atatürk Kültür Merkezi - İzmir
Tarih: 19 Aralık Cumartesi 12.00 (İngilizce) - 15.00
23 Aralık Çarşamba 11.00 ve 14.00 (İngilizce)

SİNEMA

Avatar

Uzun süredir beklenen sinema filmi “Avatar”, dün vizyona girdi. Film, Na’vi adlı yok olmak üzere olan bir halkın yaşadığı Pandora adlı gezegende geçiyor... Jake Sully, kendilerine özgü dilleri ve kültürü olan Na’vi halkının arasına gönderilir. Askeri bir şirket bu gezegeni incelemek üzere Avatar adlı bir program oluşturmuştur. Bu program ile insanlar yarı insan yarı Na’vi haline getirilir ve misyoner olarak Pandora’ya gönderilirler... “Avatar” çocuklarınızla birlikte soluksuz izleyeceğiniz, harika bir film.

TİYATRO

Bay Hooop Evde şamata

Türkiye Sigorta ve Reasürans şirketleri Birliği’nin talebi doğrultusunda çocuklara sigorta bilincini aşılamak amacıyla BKM tarafından yazılıp sahnelenen “Bay Hooop Evde şamata” oyunu, yola çıktığı Anadolu turnesinde hem çocuklar hem de veliler tarafından yoğun ilgiyle karşılanıyor. şimdiye kadar 4 bin 981 km yol kat eden oyun, 17 günde 30 bine yakın izleyiciye ulaştı. Oyun bu hafta sonu (19 ve 20 Aralık) ıstanbul Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde 11.00 ve 13.00 seanslarıyla minik izleyicilerine ulaşacak.
Yazının Devamını Oku

PİPİ! İçerde mi, dışarda mı?

17 Aralık 2009
Önce babası gördü. Gelip “Anlatamıyorum Pınar” dedi. Konumuz Emo’nun yaptığı iç organlar afişi. Biz çocuğun ödevlerine asla karışmayan bir aileyiz. Hatası ile günahı ile doğrusu ve yanlışı ile her şey Emo’ya ait olsun istiyoruz ki sorumluluk nedir bilsin, yaptıklarının arkasında olsun. Bu sebeple sadece gördüklerimize arada bir müdahale ediyoruz. Kaldı ki başaramıyoruz da...
Bu pipi olayında olduğu gibi...
Yaptığı iç organlar afişinde bir erkek çocuk var. Kalbi, böbrekleri, bağırsakları her şey tamam ve öyle komik ki. Rengarenk ve bir masal kitabının içinden fırlamış gibi. Ancak bir terslik var. Çocukta bir de pipi var...
Babası diyor ki “Oğlum şimdi sen bu afişe iç organları koymalısın, bence pipi iç organ değil”...
Emo cevap veriyor: “Hayır, pipi iç organ.”
Ve aynı diyalog yüzlerce kez tekrarlanıyor. Bora açıklamaya çalışıyor, yapamıyor ve bana gelip söylüyor.
Akşam biz kendi aramızda gülüp eğleniyoruz, sabah ben söylerim okula giderken diye karar veriyoruz ve olay başlıyor.
Saat sabahın 07.99 suları. Konuyu açıyorum...
“Annecim, pipi iç organ değil bence, emin misin?” diyorum.
“Anne, kapa konuyu. Pipi iç organ, karar verildi” diyor.
“Ama okulda arkadaşların böyle yapmazsa veya sana ayıp yapmışsın derlerse üzülürsün” diye ekliyorum.
“Anne bana bak” diyor gözlerini açıp kafasını eğerek, sinirle ve devam ediyor:
“Senin pipi var mı? Yok! Yani pipinin ne olduğunu, nasıl çalıştığını falan sen bilir misin? Senin pipin olmadığına göre bilemezsin. Pipi içerde mi dışarda mı bilemediğine göre neden bana bu konuyu hatırlatıyorsun sürekli, yeter yaa...”
Sesim kısılıyor. Sadece “ama...” diyebiliyorum.
Bağırarak kesiyor sesimi: “Anne karar verildi diyorum sana, pipi iç organdır, bilmediğin konular hakkında konuşma demiyor muyum ben hep sana!”
Ben “Sen bilirsin” diyorum...
O “Tabii ben bilirim, pipisi olan benim” diyor.
Ve bu durumlarda bir kişinin susması gerekiyor.
Tabii o kişi yine ben oluyorum.
Bir cüce gibi oluyor ruhum ve odasından çıkıp gidiyorum.
Bu canavarlarla uğraşan tüm annelere sonsuz sabırlar diliyorum.

Bebek ve çocukların beslenmesi nasıl olması

Her anne-baba, çocuğunun beslenmesine dikkat eder. Ama unutulmamalıdır ki bebek ve çocukların beslenmelerinde önemli olan ne kadar yedikleri değil, gerekli besinleri alıp almadıklarıdır. Diyetisyen Ayşe Korkmaz ve Diyetisyen Ayça Ilıca, bebek ve çocukların hangi besinleri almaları gerektiği hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

Bebeklerde beslenme

İlk altı ay önerilen tek şey anne sütüdür. Anne sütü kadar kaliteli, ekonomik ve pratik başka bir besin daha yoktur. 6’ncı aydan itibaren bebeklerin gerek enerji gereksinimlerinin artmış olması gerekse fizyolojik değişikliklerinin karşılanması amacıyla ek besinlere geçilmelidir. Bu sayede değişik tatlarla tanışan bebekler sonraki aylarda kolay yeme alışkanlığı kazanacaklardır.
Elbette bu besinler bebeklerin ayına uygun şekilde sıralandırılarak verilmelidir. Besleyici değeri yüksek ama alerji yapma niteliği az olan besinler ön planda tutulmalıdır. Elma, şeftali gibi asitsiz taze meyve suları veya bu meyvelerin püresi, patates, havuç gibi gaz yapmayacağı bilinen sebzelerle hazırlanan sebze çorbaları veya sebze püresi, pirinçli çorbalar, yoğurt, peynir, pekmez, ekmek, yumurta, bebek beslenmesinde kullanılan ek gıdalardır. Bu besinler, ayına göre sırasıyla bebeğin beslenmesine eklenmelidir.
Annelerin bebekleri için hazırladıkları yemeklerde kullandıkları malzemelerin mevsiminde olmasına dikkat edilmeli ayrıca hazırlama aşamasında gerekli hijyen kurallarına mutlaka uyulmalıdır. Bu sırada gıdaların teker teker denenmesi hem oluşabilecek alerjik reaksiyonun fark edilmesinde hem de lezzetinden hoşlanılmayan gıdanın tespitinde fayda sağlayacaktır. Bal, alerji yapma olasılığı nedeniyle 2 yaşından önce tercih edilmez.

Çocuklarda beslenme

Çocukluk dönemi, çok geçiş bir aralığı içine almaktadır.
1 yaşını tamamlamış olan ve herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan çocuğun artık bütün besin gruplarını tüketebilecek hale gelmiş olması gerekir. Bu arada halen anne sütü alımı varsa 2 yaşa kadar buna da devam edilmesi tavsiye edilmektedir.
1-5 yaş arası olan ve okul öncesi dönem olarak da adlandırılan dönemde evde kazanılan doğru beslenme alışkanlıkları ile okul dönemindeki alışkanlıkları ve yetişkin olduklarında oluşabilecek sağlık sorunları arasında yakın bir ilişki mevcuttur. Bu dönemde doğru beslenme alışkanlıkları kazanma konusunda anne, baba, aile büyüklerinin örnek teşkil etmeleri önemlidir. Bu dönemde çocuğun günlük olarak her besin grubundan tüketmesi sağlanmalı, günlük beslenme düzeni buna göre ayarlanmalıdır. Tabii ki yapılacak fiziksel aktivite varsa bu da almaları gereken besin miktarını etkilemektedir. Besin grubunda; süt ve ürünleri, et grubu, sebze-meyve grubu, yağ grubu ve tahıllar yer almaktadır.
Okul çağı döneminde özellikle dikkat edilmesi gereken bir nokta ise çocuğun mutlaka kahvaltı yaptıktan sonra okula gitmesidir. Ayrıca okul kantinlerinde ve yemekhanelerinde verilen yemeklerin çeşitleri de önemlidir. Mönülerin bu yaş grubuna özel olarak hazırlanmış olması önemlidir. Bu dönemde yanlış kazanılan beslenme alışkanlıkları ileri yaşlarda birçok hastalığa yakalanma riskini artırmaktadır.

Çocukların kahvaltısı nasıl olmalı?

1-2 dilim peynir çeşitleri, tam tahıllı ekmek, zeytin, pekmez-bal, süt, haftada 2-3 kez yumurta veya omlet, taze meyve, evde yapılmış kuru meyveli kek veya börek, çocukların kahvaltılarında olabilecek gıdalardır.

Okul çağı çocuklarında beslenme nasıl olmalı?

Bu dönemde çocuklar son derece aktiftir ve gelişimleri de en yüksek düzeyde seyreder. Dolayısıyla gereksinimlerini karşılayacak hem besleyici değeri yüksek hem de severek tüketebilecekleri gıdalarla beslenmeleri gerekmektedir.
Her zaman olduğu gibi her öğün kendi içinde yeterli miktarda karbonhidrat, protein ve yağ içermelidir. Kahvaltı, arkasından ara öğün, öğle yemeği, bunu takip eden bir veya iki küçük ara öğün, akşam yemeği, okul çocuğunun gereksinimlerini karşılayacak yemek sistemidir.
Çocuklar hem ana hem de ara öğünlerde; temel besin grubumuz olan ekmek ve ekmek türevi olan çorba, pilav, makarna gibi gıdalar, et/tavuk, haftada en az bir gün balık, mevsiminde olan herhangi bir sebze yemeği, bunun yanında önemli kalsiyum kaynakları olan süt ve yoğurt tüketmelidir.

‘Çocukla Birlikte Büyümek’ ikinci baskısını yaptı

Psikolojik Danışman Dilek Kırcaoğlu, Anneyiz.Biz Yayınları’ndan çıkan ilk kitabı “Çocukla Birlikte Büyümek” ile anne-babalara çocukların psikolojik gelişimleri konusunda önemli bilgiler veriyor. Ailelerin başucu kitabı olan “Çocukla Birlikte Büyümek”, ikinci baskısı ile raflarda yerini aldı. Kitapta, 2 yaş döneminde çocuğa nasıl davranılması gerektiği, boşanma ve etkileri, okul öncesi eğitim, okul dönemi gibi konularda bilgiler yer alıyor. ABY Yayınları

Işık şovu

İşte çocuklar için enteresan bir atölye çalışması... Motorlar, mıknatıslar, LED’ler bu atölyedeki malzemelerimiz... Bu malzemeleri kullanarak yaratılacak sistem ile karanlık bir ortamda etraf farklı renklerde ışıklarla aydınlanıyor. Atölye çalışmasını, Emre Uzun gerçekleştiriyor.
Tarih: 19 Aralık Cumartesi/ 10.30-12.30
Yaş Grubu: 7-12 yaş Adres: Eski Silahtarağa Elektrik Santrali Kazım Karabekir Cad. No: 2/6 Eyüp - İstanbul

Biyografik fotoğraf sergisi

Oasis Alışveriş Kültür ve Eğlence Merkezi, 5 Aralık 1934 yılında Türk kadınlarına Mustafa Kemal Atatürk tarafından tanınan Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı’nın 75. yıldönümünü “Bodrum’un Seçilmiş Kadınları” adlı biyografik fotoğraf sergisi ile kutluyor. Türk kadınlarının siyasetteki yerine de ışık tutacak sergide, TBMM’ye seçilen cumhuriyetin ilk 18 kadın milletvekilinden günümüze kadar geçen süreçte Türk kadınlarının siyasetteki yerine kronolojik olarak yer verilecek. Sergi, 31 Aralık’a kadar gezilebilecek. Adres: Emin Anter Bulvarı, Kıbrıs şehitleri Cad. Bodrum/ Muğla

Mohini’de çocuklara özel sürprizler

A’dan Z’ye her şeyin çocuklar için düşünüldüğü Mohini’de aralık ayı sonuna kadar birbirinden eğlenceli etkinliklerle çocuklar coşacak. Noel Baba, evinin kapılarını çocuklar için aralayacak. Çocuklar, Noel Baba’nın evinde fotoğraf çektirebilecek, puzzle tamamlama yarışması ile hem eğlenip hem de öğrenecekler. Mohini’de 19 Aralık günü eğlenceli bir Noel partisi bekliyor. Bizden söylemesi...
Adres: Tanburi Ali Efendi Sok. No: 15 Etiler

Çırağan’da çocuklarınıza ve size özel zamanlar

Çırağan Palace Kempinski’de 20 Aralık’a kadar pazar brunch’larında ve 1-26 Aralık arası akşamüstü çaylarında hem ebeveynleri hem de çocukları mutlu edecek pek çok etkinlik var! Boğaz’ın hemen kıyısındaki Laledan Restaurant’ın brunch’larında ve akşamüstü çaylarında, siz yemeklerin tadını çıkarırken çocuğunuz da boyuna göre ayarlanmış mini büfede kendilerine özel mönülerin tadını çıkaracak. Çocuklar ayrıca Çırağan şefleriyle kurabiyeler yapacak. Kurabiyeler fırında pişerken önlüklerini istedikleri gibi boyayacaklar, eğlenceli oyun odasında, filmler, palyaço, prenses ve Noel Baba eşliğindeki oyunlarla kahkahaya doyacaklar. Sonra da kurabiyeler fırından çıkınca onları yiyecekler!
Bilgi ve rezervasyon için: (0212) 326 46 46’dan 7500
Yazının Devamını Oku

Kocaman bir omuz...

14 Aralık 2009
İnsan.<br><br>Konumu, mevkisi, yaptığı iş, kazandığı para, yaşadığı yer, yediği, içtiği, giydiği, taktığı, takıştırdığı... İçinde bulunduğu ortam ne olursa olsun...

Milyonlarca dostu, arkadaşı, sırdaşı, komşusu, akrabası olsa da...

Tüm bu ortamlardan ayrılıp, işten çıkıp, kalabalıktan sıyrılıp, yalnız kandığı anda...

Yaslanacağı bir omuz arıyor aslında...

Gündüz üzerinde olan giysileri çıkarıp, yüzündeki makyajı silip, duşunu alıp, canı saçını taramak istemezse taramadığı, kafasına bir havlu sarıp, üzerine en rahat ve en eski pijamalarını geçirdiği, ayağına en sıcak tutan ve artık belki de delinmek üzere olduğu halde çok sevdiği için atamadığı çorapları giydiği halde iken...

Gidip omzuna yaslanacağı...

Kendisinin veya onun en zor zamanında da, en mutlu kutlamaların yapıldığı anlarda da...

Hastalıklar, kayıplar, ölümler, zorluklar ve mücadele için geçen zamanlarda da...

Doğumlar, yıldönümleri, bayramlar, mevlitler gibi...

Birbirinin gözünün içine bakıp “yaşadığı sevinci” veya “içine oturan acıyı” bir bakışla anlama zamanlarında da...

Tüm bunların sonrasında yine akşam yalnız kalındığında da...

O omuz var ya...

İnsanın içine güven verir.

İçindeki boşluğu doldurur. Hatta tekrar tekrar doldurur.

O omuz yaptığın her şeye güzel der, hatalarını bile sever.

Doğru yolu gösterir.

İnsanı kendine getirir.

Derin bir nefes almanı, o nefesi alırken de “şükretmeni” sağlar...

O omuz.

En bir aynadır aslında.

Kendine gelmeni. Sallanmamanı, savrulmamanı, dik durmanı sağlar.

Ne şanslı olduğunu hatırlatır.

Ve de o omzu bulmak için aslında ne kadar da geç kalmış olduğunu.

Bunu hissettiğinde ise insana bir “onunla yaşamanın değerini bil” dersi verir ki...

Her şeyi bir kenara koyup, üzerine yapışıp, bir saniye bile yanından ayrılmadan, aldığı nefesin bile yarısını içine çekerek, ekseninde olmak ister insan. Her anın kıymetini doya doya verebilmek için...

Allah dileyen herkese böyle kocaman bir omuz nasip etsin!

Ben onu 34 yaşımda buldum, şu an 36 yaşımdayım ve son iki yılı 20 yıl gibi yaşadık, yaşıyoruz.

İnsan çok isteyince oluyormuş. Evren gerçekten hayal ettiğin adamı sana getiriyormuş. Tüm hanımlara istedikleri erkeği zihinlerinde doğru hayallemelerini tavsiye ederim...

Pınar ben, şanslı...

Kocaman bir omuz sahibi...

Çocukluk dönemi beslenme problemleri ve çözümleri

Çocukların beslenme alışkanlıkları ve iştah durumları ile ilgili, eğer bir hastalık durumu yoksa, ebeveyn tutumları birinci derecede etkilidir.

Genelde çocuğunu en iyi şekilde beslemek niyetinde olan ebeveynler yanlış tutumları nedeniyle aslında iştahsızlık problemine kendileri neden olmaktadır. Bu nedenle çocuğunuzda beslenme alışkanlıklarında sorun varsa, kendi tutumlarınızı mutlaka gözden geçirmeniz gerekmektedir.

Eğer bu konuda doğal olabilmeyi başarabilirseniz, çocuğunuzun açlık ve tokluğunu kendisinin ayarlayabileceğine inanırsanız, evinizde sağlıklı beslenme prensiplerinizi siz de kendiniz için uyguluyorsanız pek sorun kalmayacaktır.

Psikolog Dilek Kırcaoğlu Soetan, “Pek çok anne, çocuklarına ‘besleyici karışımlar’ hazırlayarak, onun yeterince doymadığı inancı ile zorlama yaparak, tabak elde dolaşarak iştahsızlık problemini kendisi oluşturmaktadır” diyor ve annelere önerilerde bulunuyor...

0-2 yaş döneminde
* Yiyecekleri bulamaç (bir sürü yiyecek karıştırılıp robottan geçirme) haline getirmeyin ve hafif pütürlü olarak verin. Tek tek verin. Bu onun pütürlü yiyeceklere kolay alışmasını ve değişik yiyecekleri keşfederek bundan keyif almasını sağlayacaktır.
* Asla zorlamayın. Bazen reddedecektir. Sabırlı olun. Siz stresli olursanız, bebeğiniz de olacaktır.
* Kirlenmeye hazırlıklı olun.
* Ona zaman tanıyın.
* Her zaman aynı miktarda yemeyebilir, bundan dolayı endişelenmeyin.
* Sorun olarak gördüğünüz çoğu şey aslında sorun değil, bu geçişin doğal parçasıdır. Bu şekilde görmezseniz problemler büyüyerek devam eder. Bebeğiniz sizdeki tüm kaygıları hisseder ve alır, bunu unutmayın.

Bebeklerin çok hızlı geliştikleri 0-2 yaş döneminin sonlarına doğru, bağımsızlaşma arzusu onu hırçın ve inatçı yapar. Artık o itiraz etmeyen bebeğiniz gitmiş, yerine kendi isteklerini yapmaya çalışan, bazen öfkeli bir çocuk gelmiştir. Bu hareketleri sizi korkutmamalı, bunun doğal bir gelişim süreci olduğunu bilmelisiniz.

2-6 yaş döneminde
* ınatlaşarak durumu yemek savaşları haline dönüştürmeyin. Onun seçim hakkını kullanmasına izin verin. Yemeğini kendi başına yemesi, onun bağımsızlık duygusunu pekiştirecektir. Kendi kendini doyuramaz endişesi ile onu kendiniz yedirmeye çalışmayın.
* Öğün zamanlarında birlikte yemek yiyerek onun sosyalleşmesine de imkan tanımış olursunuz. Anaokullarında birlikte yenilen yemeklerin ne kadar keyifli olduğunu ve yeme problemi yaşayan çocukların böyle ortamlarda hiç sorun yaşamadıklarını göreceksiniz.
* Yemek yemeyi işkence değil zevk haline getirin.
* Küçük porsiyonlar onun daha rahat yemesini sağlayacaktır. Dolu tabaklarla onun gözünü korkutmayın.
* Masa hazırlarken özenli davranın. Onun da bu hazırlama işinde küçük sorumluluklar almasını sağlayın.
* Çok uzun süre sofrada tutarak sıkılmasına neden olmayın. Yemeğini bitirerek kalkmasını teşvik edin. Ancak onu zorlayıcı, yemek istemediği, tepeleme doldurulmuş tabaklarla sofrada inatlaşma yaşamayın.
* Yemek yerken TV izleme, kitap okuma, oyuncak ile oynama vb. davranışlardan kaçının. Yemekten sonra sofrayı toplama konusunda yardım isteyin.
* Yemek yemeye değil, sizin tutumlarınıza itiraz ediyor olabileceklerini unutmayın ve hem çocuğun davranışlarına karşı empatik olun hem de kendi tutumlarınızı sorgulayın.
* Açlıktan hiçbir çocuğun ölmeyeceğini unutmayın.
* Yenmezse ölünecek kadar hayati bir gıda olmadığını unutmayın. Aynı içerikteki başka bir besin maddesini deneyebilirsiniz.
* Duygular kesinlikle iştah ile ilgilidir. Çocukta kaygı ve gerginlik yaratacak davranışlardan kaçının. Çocuğun başka bir olay kaynaklı gerilimi varsa, bu durum iştahını etkileyebilir. Böyle durumlarda anlayışlı olun. Etkin dinleme ile onun kaygısını anlamaya çalışın.
* Yemek hazırlarken ve o gün yapacağınız yemeğin seçiminde fikirlerini alın, yardım isteyin. Birlikte mutfak aktiviteleri yapın. Yemek konusunda değişik bilgiler verin. Basit şeyleri birlikte yapın ve yiyin. Bu paylaşım onların çok hoşuna gider.
* Yemek için en doğru zaman çocuğun acıktığı zamandır, bunu unutmayın.
* Her insanın damak tadı farklıdır. Sizin çocuğunuz olsa bile sizden farklı tatlardan hoşlanabilir.
* Oyunlar yaratarak yemek yedirmeye çalışmayın.
* Yemezse başına geleceklerle ilgili abartılı hikayeler anlatmayın. Bu onları çok etkiler. Ama “büyüyemezsin, sen güçsüz olacaksın” gibi korkutmaları asla yapmayın.
* Çocuğunuzun daima olumlu davranışlarına yönelin.
* Hiçbir yaşıtı ile kıyaslama yapmayın.
* Rüşvet vermeyin. Kandırmaya çalışmayın.
* Öfke nöbetlerine sebep olmayın. Yemek yüzünden çocuğunuzla iletişiminizi bozmayın.
* Yemek saatleri işkenceye dönüşürse çocuğunuz hiç yemek istemeyecektir, bunu unutmayın.

DVD

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler
Güzeller güzeli ve iyi kalpli Pamuk Prenses, krallığındaki herkesin gönlünü kazanmıştır. Bir kişi hariç; kıskanç üvey annesi, kötü kalpli Kraliçe... şatodaki Sihirli Ayna’nın Kraliçe’ye krallığın en güzel kızının Pamuk Prenses olduğunu söylemesiyle, Pamuk Prenses hayatını kurtarmak için ormana doğru bir yolculuğa çıkmak zorunda kalır ve orada yedi sevimli cüceyle tanışır: Bilgin, Hapşırık, Öfkeli, Neşeli, Utangaç, Uykucu, Keloğlan. Fakat Kraliçe, Pamuk Prenses’i zehirli bir elma ile kandırır. Onu kurtarabilecek tek şey gerçek aşkın öpücüğüdür...
Disney

ETKİNLİK

The RobotZoo Sergisi
Dünyada en popüler gezici sergilerden biri olan ve gezdiği 12 şehirden sonra Thepartners tarafından İstanbul’a getirilen The RobotZoo Sergisi, 18 Aralık-30 Mayıs tarihleri arasında ıstanbul’da! Çocuklara yönelik eğitici bir sergi olan ve sekiz adet dev biyomekanik interaktif hayvan robotlarından oluşan The RobotZoo Sergisi, çocukların hayvan anatomisini keşfetmesi amacıyla Kanyon’a geldi... Alışveriş merkezinde toplam 850 m²’lik bir sergi alanına kurulu olan ve bukalemun, gergedan, mürekkep balığı, ornitorenk, karasinek, çekirge, zürafa, yarasa gibi dev hayvan robotlarından oluşan The RobotZoo Sergisi, minik misafirlerini bekliyor.
Adres: Kanyon AVM - Levent

ETKİNLİK

DuPont aile bilim atölyeleri: Fırça robotlar
Diş fırçalarımız artık birer robot! Her gün dişimizi fırçaladığımız diş fırçaları başka ne işe yarar? Aklınıza hiç bunların birer robot olabileceği geldi mi? Santralıstanbul, anne-babaları çocukları ile birlikte günlük yaşantımızda her gün kullandığımız diş fırçalarını birer robota dönüştürüp yaratıcılıklarını da katarak, evlerine birer fırça robot ile dönmeye davet ediyor.
Atölye çalışmasını, elektronikle uğraşmaktan ve proje yapmaktan zevk alan, elektronik yarışmalarını hiç kaçırmayan, elektronik mühendisi olma yolundaki Emre Uzun gerçekleştiriyor.
Tarih: 19 Aralık Cumartesi
Bilgi için: (0212) 444 04 28
Adres: Eski Silahtar Ağa Elektrik Santrali Kazım Karabekir Cad. No:1
Fatih-ıstanbul

KİTAP

Antik Dünya Hakkında Bilinmesi Gereken 500 şey
Aztekler’in futbol maçı yaptıklarını ve kaybeden takımın oyuncularını tanrılara kurban ettiklerini biliyor muydunuz? Veya kaç Mısır firavununun adının Ramses olduğunu? Ya da Antik Yunan Olimpiyat Oyunları’nda hangi spor müsabakalarının yapıldığını? Bu kitap, Antik Dünya’daki insanlar, yerler ve nesneler hakkında 500 acayip gerçeği renkli ve eğlenceli bir şekilde sunuyor.
Yazan: Carolyn Howitt
İş Bankası Kültür Yayınları
Yazının Devamını Oku

Bebişimin hassas cildi!

12 Aralık 2009
Yeni doğan bir bebeğin de, çocukların da ciltleri son derece hassastır. Bebeğimizi kucağımıza aldığımız ilk dönemde, onun cildini tanıdığımızı söyleyemeyiz. Peki ne yapacağız, cildine nasıl bakacağız? Eskiden çocuklar rahat bir ortamda büyütülürdü. Oysa günümüzde çocuk büyütmek oldukça farklı standartlarda seyrediyor. Eskisi gibi büyük aileler halinde yaşamıyoruz. Kadınlar aktif iş yaşamının içinde ve onlar için kariyer en az aile kadar önemli. Bu dişe diş rekabetlerin yaşandığı dünyada çocuklarımızı elimizden geldiğince iyi yetiştirmek zorundayız.
Bütün bunların sonucunda çocuk büyütmek eskisinden çok daha zor ve masraflı! Bu nedenle az çocukla yetinmek zorunda kalıyoruz. Ama içimizde öyle bir heves oluyor ki, bebeğimiz daha doğmadan ona masallardaki gibi odalar düzenliyoruz. Dev bir sektör haline gelen bebek süsleri, oyuncaklar, bezler, giysiler ve kozmetikler, bebekten önce onun odasındaki yerini alıyor.

O tatlı bebeği henüz tanımıyoruz

Önemli olan bebeğimizin nasıl göründüğü değil, rahat etmesidir. Onu izlemeli, tanımalı ve anlamalıyız! Bebeğimizin kendi talepleri, sorunları, ihtiyaçları ve cici bici olma sınırları var. Yeni doğan bir bebeğin de, çocukların da ciltleri son derece hassastır. Onu kucağımıza aldığımız ilk dönemde bebeğimizin cildini tanıdığımızı söyleyemeyiz. Peki ne yapacağız, bebeklerin cildine nasıl bakacağız?

Banyolar ve şampuanlar

Her gün yıkanan bebekler çok daha çabuk serpilir, daha dayanıklı, daha huzurlu olur ve güzel uyur. Ama banyo yaptırırken dikkat etmemiz gereken şeyler var. Bebeğimize uygun şampuan seçiminde ürünün kokusu ve ambalajı önemli değildir. Aldığımız ürünün ılımlı PH değerinin olması, köpürmemesi, anti alerjik ve göz yakmayan bir şampuan olması önemlidir. Bileşiminde ‘amphoteric surfactants’ olan şampuanlar böyledir.
‘Cocamidopropyl betaine’ maddesi de gözlerin yanmasını önler. Bunları bir kenara not alıp, şampuan alırken hatırlamanızda fayda var. Saç kremine gelince... Kimyasal işlem görmeyen ipek gibi saçlara krem sürmeye ne gerek var?

Bebek cildi kurudur

Bebeklerin de cildi nemlendirilmek ister. Çünkü bebek cildi kurudur. Ama seçeceğiniz kremler jel kıvamında, kokusuz, renksiz ve kaliteli olmalıdır. Bebek cildi farklı tepkiler gösterebilir. Bu nedenle kremleri önce kolunda deneyin. ıki gün kadar bekleyin, alerji belirtisi görmezseniz, gönül rahatlığıyla yüzüne sürebilirsiniz.
Güneşten koruyucu kremler çocuklar için çok önemlidir. Etkili olması için bu ürünleri dışarı çıkmadan yarım saat önce sürmelisiniz. ıçinde ‘dioksi titanyum’ veya ‘zinc oksit’ bulunan ürünleri tercih edin. Yalnız dikkat edin, güneşten koruyucu kremleri çocuğun gözüne kaçırmayın.

Alerjik ürünlere dikkat edin!

Küçük çocuklar ve bebeklerde alerjik reaksiyonları izlemek gerekir. Kullandığınız şampuan, krem ve merhemlerin alerji yapmadığından eminseniz, hiç değiştirmeye niyetlenmeyin. Bebeğinizin bakımı için ürün seçerken, kokulu ve renkli olanlardan uzak durun. Bebekler zaten çok güzel kokar. Özellikle ıslak bezlerin kokusuz ve alkolsüz olmasına dikkat edin. Altına bağladığınız bezlerin de fiyatları indirime girmiş olanlarını değil, alerji yapmayanlarını tercih edin.

Pişikler

Pişik, küçük bebeklerin en büyük sorunudur. Nedeni genellikle bebeğin altının uzun süre ıslak kalması, yeteri kadar temizlenmemesi ve bezlerin uygun olmamasıdır. Bu pişikler bazen iltihaplanır, hatta bunlara bir de mantar sorunu eklenebilir. En iyi tedbir, bebeğin altını sık sık değiştirmek, her fırsatta açık bırakmak ve ıslak bezle silmek yerine su ile yıkamak. Doktorun özel bir tavsiyesi yoksa, saf vazelin veya çinko oksitli kremler sürülmeli.

Konak

Birçok bebeğin saçlarında konak oluşur. Bu cilt sorununda ilk yardım ‘zeytinyağı’dır. Yağ bütün bir gece bebeğin saçlarında kalırsa çok yararlıdır. Bu tedaviyi birkaç gece üst üste deneyin. ıyileşme olmazsa doktora müracaat edin.

Oje ve rujlar!

Küçük kızlar annelerinin oje ve rujlarına bayılır. Ama siz yine de onlara kendi oje, ruj ve saç jölenizi sürmeyin. Onları süslemeyi çok istiyorsanız, çocuklar için hazırlanmış özel kozmetikleri kullanın. Bu çağın çocukları farklı, onların da bir kozmetik dünyası ve modası var!

TİYATRO

Van Gogh

W. Gordon Smith’in Ülkü Tamer tarafından dilimize çevrilen tek kişilik oyunu “Van Gogh”, ünlü ressamın sanatını, akıl almaz yeteneğini ve yarattığı yüzlerce eserin karşılığını göremediği acılı yaşamın ardından gelen acılı sonunu konu alıyor. Müthiş ressamın sevmek ve çalışmak üzerine kurulu hayat hikayesinin sahneye taşındığı oyunda, oyunun yönetmenliğini de üstlenen ödüllü tiyatro ve seslendirme sanatçısı Hakan Gerçek rol alıyor. “Van Gogh”, 15 Aralık günü saat 20.30’da ENKA’da sanatseverlerle buluşuyor.
Ayrıntılı bilgi için: www.enkasanat.org

GÖSTERİ

Mickey ve arkadaşları Türkiye’ye geliyor

“Disney Live! Mickey’nin Masal Dünyası”nın Türkiye organizasyonunu üstlenen ıstanbul Çocuk Tiyatrosu, muhteşem bir gösteri sunuyor. 20 Ocak-14 şubat günleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek Disney Live Müzikali’ne tam 3 bin şanslı arıyoruz. 30 Ocak’taki oyuna çift kişilik davetiye kazanacak ilk bin şanslı kişi arasına girmek için Hürriyet Çocuk Kulübü Gazetesi’nde bulunan formu “Hürriyet Gazetesi, Disney Live Müzikali, Hürriyet Medya Towers, 34212 Güneşli-ıstanbul” adresine 21 Aralık’a kadar posta yoluyla gönderebilir ya da www.hurriyetcocukkulubu.com adresinde yayınlanan formları doldurup çekilişe katılabilirsiniz. Çekiliş sonrası kazananlar, 16 Ocak’ta Hürriyet Çocuk Kulübü gazetesinde yayınlanacak. Bu gösteri kaçmaz...

KİTAP

Bayan Frisby ve Gizemli Kurtarma Ekibi

Bayan Frisby cesur bir tarla faresi, aynı zamanda iki kız iki erkek annesi. Ancak başı büyük dertte, çünkü küçük oğlu çok hasta. Öte yandan bahar geldi gelecek, havalar ısınıyor. Bahçesinde yaşadıkları çiftçi, toprağı sürmek için sabanıyla yakında çıkagelir. Bayan Frisby ile ailesi, saban toprağı altüst edip kışlık evlerini parçalamadan önce, dere kenarındaki yazlık eve taşınmak zorunda. Ama küçük oğlu bu kadar hastayken nasıl?
Yazar: Robert C. O’Brien
Hayykitap

KURS

Haydi, eller hamura!

Yeni yılın yaklaştığı şu günlerde Klemantin Açık Mutfak Fırın ve Pasta Evi, tüm anneleri çocuklarıyla birlikte mutfağa davet ediyor. “şimdi annemle kurabiye yapıyorum, gelemem!” konulu gruplar oluşturuluyor. Salı, çarşamba ve cumartesi günleri saat 10.00’da başlayan gruplar, en fazla 5 kişiyle sınırlı.
Ayrıntılı bilgi için: (0216) 467 21 24
Adres: G3 Sok. Hanem Apt 4A Çiftehavuzlar /ıstanbul
Yazının Devamını Oku