Vücudumuzu çepeçevre saran cildimiz zamanın olumsuz etkilerine karşı koyamaz ve yaşlanmaya başlar.
Oksijen terapi deri ve derialtı tabakalarını destekleyecek ve tedavi edecek cilt bakım ürünlerinin yüksek basınçlı oksijen yardımıyla derinin alt katmanlarına kadar indirilmesi ve cildin oksijenlendirilmesi amacı ile yapılır.
Oksijen ile bakım uygulamasının kullanım alanları ise yüz bölgesi, boyun, dekolte bölgeleridir.
Oksijen ile bakım uygulaması cilt hücrelerini yenilemeye, cilde sağlıklı bir görünüm kazandırmaya, akne, güneş lekesi, sivilce lekeleri gibi lekelerin azalmasına, dokuların canlanmasına, cildin destek dokusunu oluşturan kolajen ve elastik seviyenin artmasına, cildin nemlenmesine, , foto yaşlanmaya, cildin canlı, berrak ve pürüzsüz bir görünüm almasına yardımcı oluyor.
Aynı zamanda cilt bakımlarında olduğu gibi vücut bakımlarında, nemsiz ve kuru, pul pul olan cilt dokusunda da uygulanabilir.
Bazılarımızda dökülmeler normal düzeydeyken bazılarımızda saçlar o kadar çok dökülüyor ki saçta seyrelmeyeler görülüyor. Önlem alınmadığı, bakımları yapılmadığı daha da önemlisi uzman gözüyle kontrol edilmediği zaman bu seyrelme artarak kellik sorunu kendini iyiden iyiye gösteriyor.
Saç dökülmesinin birçok nedeni olabiliyor. Bunun için bazı testler gerekiyor ki bu testler sonucunda uygun olan tedavi protokolleri probleminize göre hazırlanıyor. Saç dökülmesi ya da var olan saçların canlanması için tercih edile bilinecek uygulamalar saç mezoterapisi ve prp uygulamasıdır.
Saç Prp Uygulaması
Prp Uygulası saç dökülmesi, var olan saçın kalitesini artırmak, saç çıkışını aktif hale getirmek için tercih edilen bir diğer uygulama. Bu tedavi için sizden yaklaşık 10-15 cc kan alınıyor ve özel bir kit içinde santrifüj ile pür PRP elde ediliyor. Bu trombositten zengin plazma, hücreleri tedavi etmekte çok etkili olan büyüme faktörlerini, kök hücreleri, proteinleri barındırıyor. Bu elde edilen plazma saçlı deriye ufak iğneler ile yüzeysel enjeksiyon tekniği ile 1 cm’lik aralarla uygulanıyor. Daha sonra ise kalan miktar uygulama yapılan bölgeye püskürme tekniği ile verilerek işlem tamamlanıyor. Prp uygulaması 3-4 hafta aralıklarla probleminize göre 4-6 seans uygulanıyor. Bu uygulama biraz önce anlattığım saç mezoterapisi ile de kombine olarak da uygulanabiliyor.
Saç Mezoterapisi
Farklı uygulamalarda kullanılan lazer aynı zamanda bir dövme silme aracı. Lazer ışınları deri yüzeyine zarar vermeden geçerek deri içindeki koyu renkli dövme pigmentine ulaşıyor. Dövme pigmenti lazer ışığını emerek ışıktaki enerjiyi ses ve ısıya dönüştürüyor. Bu sayede deri içindeki büyük parçacıklar halinde bulunan pigment, açığa çıkan enerji ile çevre dokuya zarar vermeden küçük parçacıklara ayrışıyor. Ayrışan dövme boyası vücudun bağışıklık sistemi tarafından daha kolay emilerek yok oluyor. Farklı renklerde dövme yaptırdınız ama ilk yaptırdığınız zamanki kadar anlamlı gelmiyor ve sildirmek istiyorsunuz. Bunun için ise farklı dalga boylarına sahip lazer sistemleri kullanılıyor. Lazerle dövme silme tedavisi Q Switch lazerlerle yapılıyor. Dövmenin rengine göre farklı dalga boyları kullanılıyor. Örneğin siyah renkli dövme tedavisinde 1064 nanometre, kırmızı renkte ise 532 nanometre dalga boyu tercih ediliyor. Uygulama öncesi dövmenin bulunduğu alan lokal anestetik kremle uyuşturuluyor. Ardından dövmenin rengine göre başlıklar kullanılarak lazer atışları yapılıyor.
İşlem sonrası dövmeli bölge kabardığı için Pomat sürülerek dövmeli bölgenin birkaç gün nemlendirilmesi gerekiyor. Bu uygulamanın yüz güldüren avantajlarından biri sosyal shayatı etkilememesi. Dövmenin rengi, büyüklüğü ve derinliği seans sayısını etkilemesine rağmen seans aralıkları 3-6 haftada birdir. Siyah renkli ve amatör dövmelerin daha kolay çıkarıldığını söylemek mümkün. Lazerle dövme silme uygulamasından sonra leke ya da iz oluşmuyor. Sadece yeni oluşan cilt bir kaç ay hafif pembe renk alıyor ama kısa zamanda cilt eski haline dönüyor.
Güzelliğinize.
Yıllar bir su gibi akıp geçerken geride bazı hatıralar, izler bırakıyor. Cildimiz de bu durumdan nasibini alıyor. Biz yaş alırken cilt de yaşlanıyor ve kolajeni kaybederek kırışmaya ya da sarkmaya başlıyor. Bu durumu gidermek için yapılan bazı yöntemler var ki bunlardan biri de Hİ-Fu Focuslu Ultrasound yöntemi.
HI-FU (Odaklanmış, yüksek yoğunluklu ses dalgası) deri altında istenilen derinlikte etki sağlayan ultrasound sistemidir ve bu sistemle deri sarkmaları ve cilt yenileme yapılıyor. Bu amaçla tüm yüzde; en sık alın, kaş, göz kapağı bölgesi, yanak, boyun, dekolte bölgeleri cildinde sarkma ve kırışıklıklar için kullanılıyor. Bu enerji deri altı dokuyu yüksek ısılara ulaştırarak kontrollü bir şekilde, nokta şeklinde yanık alanları oluşturuyor. Deri yüzeyinde hiç bir etki yapmadan, direkt istenilen derinlikteki hedeflere nokta atışı yapıyor. Bu şekilde uyarılmış kolajen üretimi ile ortalama 3-6 ay içinde sıkılaşmış ve kendini yenilemiş bir cilt sağlıyor.
Ayrıntıları okuyan herkesin aklına gelen bir soruyu da yanıtlamış olayım. “Kaç seans ve ne kadar sürede yapılıyor” sorusunun yanıtı ise erken sıkılan, sabırsız hastaların içini rahatlatıyor. Genellikle tek seansta yüksek başarı sağlayan yöntem istendiğinde birkaç ay içinde tekrarlanabildiği gibi, diğer cilt gençleştirme yöntemleri ile de güvenle ve etkili biçimde kombine edilebiliyor.
Uygulamanın sunduğu en büyük avantajlarının başında ise derinin dış yüzeyinde hiçbir etki yapmıyor olması ve sosyal hayatı sekteye uğratmaması geliyor. Genel olarak basit lokal anestezi ile konforlu bir şekilde yapılan 30-45 dakikalık uygulamadan sonra dikkat edilmesi gereken özel bir durum da söz konusu değil.
Güzelliğinize…
“Dünyanın en güzel ve karşılıksız sevgisi nedir?” diye sorsam hepimizin aklına ilk olarak annelik gelir. Anne olmak her kadının yüreğinin en derininde yatan isteklerinden biri. Ama anne olmanın da bazı zorlukları yok değil. “Ne gibi” dediğinizi duyar gibiyim.
Anne adaylarının dokuz ay boyunca canının parçasını kucağına almak için gün sayarken vücut da gün be gün gerilip çatlıyor. Cilt çatlakları bu zorlu ama sonucu eşsiz olan süreçten nasibini alıyor almasına da kelimelerle tarif edilemeyecek bu duygunun karşılığı çatlaklar olmamalı.
Gelelim çatlakların detaylarına. Cilt çatlakları; gebelik, ergenlik ve hızlı kilo alıp vermeye bağlı oluşan estetik açıdan birçok kişiyi rahatsız edebilen izlerdir. Çatlak izleri genelde yüzeyden çökük, yırtık şeklindedir. Yeni oluştuklarında renkleri mor, kırmızıya yakın bir renk alırken yıllar geçtikçe renkleri açılarak gri kurşuni veya beyaz bir renk alır. Cilt çatlakları karın, kalça, basen, sırt, kollar, göğüs üstleri, diz arkaları, baldırlarda en sık görülen bölgeler. Çatlak dokusu incelendiğinde bağ doku elemanları dediğimiz, dokuları sıkı tutan ve canlılık veren doku elemanlarının azalarak cildin sıkı esnek yapısını kaybetmiş olduğunu gözlemleriz.
Hemen hemen her kadının derdi olan çatlaklara uzun yıllar çare aranıp durdu. Cümlelerimi okuduktan sonra kafasında “Peki, bu durumun çözümü ne ?” sorusu belirenlere işte yanıtım. Ciltte oluşan bu eskime ve gevşemeyi gidermek için dokudaki bağ doku elemanlarını tekrar oluşturmak gerekir. Fraksiyonel Karbondioksit co2 lazerler uygulandıkları alana yeni doku oluşumunu tetikleyerek etki ederler. Oluşan yeni bağ doku yavaş yavaş çatlak alanını doldurarak cildin yenilenmesine ve çatlak görünümünün azalmasına neden olur. CO2 lazerle birlikte “Altın İğne” uygulaması, fraksiyonel radyo frekans uygulaması ya da bazı enjeksiyon uygulamalarından da destek almak daha etkili sonuçlar almak mümkün.
Gözuygulamaları bizim bu dileğimizi gerçekleştirmek için biçilmiş kaftan. Bu uygulamalardan biri göz çevresi roller uygulaması. Bu uygulamada göz çevresi için uygun olan botanik kök hücre ekstreleri; üzerinde saç teli inceliğinde iğnelerin bulunduğu roller ile gözaltları ve üst göz kapağına, çizgilenme problemi var ise göz çevresine yediriliyor. Ardından göz etrafına kolajen üretimini artıran göz çevresindeki ince deriyi yenileme özelliğine sahip zar şeklinde soğuk jel peptide pach uygulanıyor. Pachler ciltte 15 dakika bekletildikten sonra çıkarılıp uygulamanın devamı olan serum kullanılıyor ve soğuk krem uygulanarak işlem sonlandırılıyor. Roller ile amaç hücre yenilenmesini artırmak ve kullanılacak ürünlerin cilt altına emilimini artırmak. İşlem 30-40 dakika sürerken seans sayısı probleminize göre 4-8 seans yapılabiliyor. Uygulama 7-10 aralıklarla yapılırken sosyal hayat etkilenmiyor.
Fraksiyonel Karbondioksit co2 lazer ile göz altı ve üst göz kapağındaki yağ bezeleri, lekeler, benler, ince veya derin çizgiler, elastikiyetini, canlılığını yitirmiş deri için kullanılabilir. İşlem genelde 1-2 seans uygulanır. İşlem öncesi göz içine genelde lens gibi bir aparat yerleştirilir daha sonra lazer atışları problemli bölgeye uygulanır. Uygulamanın en önemli avantajlarından biri işlem genellikle ağrısız- sancısız olur. Ayrıca sosyal hayatı kısa süre etkileyebilir.
Yağ bezeleri zaman içinde büyür ve güzelliğimize gölge düşürür. Lekelerden, izlerden, benlerden kurtulmanın yöntemi olduğu gibi yağ bezelerinin de bir çaresi var.
Yağ bezesinin kendiliğinden geçme şansı neredeyse yok. Böyle bir sorun varsa yani yağ bezesi ile savaşmak durumdaysanız mutlaka bir uzmana başvurmalısınız. Bu nokta da size güzel bir önerim var: Lazer ile yağ bezelerinden kurtulabileceğinizi söylemek isterim. Uygulamanın en avantajlı tarafı hiçbir ağrı ya da sancı hissetmemeniz. Bu tür sorundan kurtulup özgüveninizi arttıracak bir yöntem var.
Fraksiyonel Karbondioksit CO2 lazer, gözaltı ve üst göz kapağındaki yağ bezeleri lekeler, benler, ince veya derin çizgiler, elastikiyetini, canlılığını yitirmiş deri için kullanılabiliyor. Genelde 1-2 seans uygulanan uygulamada, işlem öncesinde göz içine lens gibi bir aparat yerleştiriliyor ve daha sonra problemli bölgeye lazer atışları yapılıyor.
Belki de uzun yıllardır sizi aynalara küstürecek kadar canınızı sıkan yağ bezeleri tedavisi için kullanılan bu uygulama ağrı yaratmıyor ama bu işlem sosyal hayatınızı 3-5 gün etkilese de kısa sürede sosyal hayatınıza dönebiliyorsunuz. Yağ bezelerinizden ağrısız- sancısız kurtulmanız mümkün.
Bazılarımız “ameliyat bu elbette iz kalacak” cümleleri ile kendini avuturken bazılarımız da çare arıyor. Güzel bir haber vereyim, ameliyat izlerinden lazerle kurtulmak mümkün. Hem de ağrısız sancısız, günlük hayatı sekteye uğratmadan. Peki, “hangi yöntemle, nasıl yapılıyor” diye sorarsanız işte cevabı. Ameliyat izleri tedavisinde fraksiyonel lazerler; fraksiyonel karbondioksit lazer co2 ,fraksiyonel radyofrekans ve bazı enjeksiyonlu uygulamalar tercih ediliyor.
Ameliyat izleri birçok operasyon sonrası görülüyor. Özellikle sezaryen ve tiroit ameliyatlarında yapılan kesileri kapatmak için atılan dikişler, alındıktan sonra geride izleri kalıyor. Bu izler doğal olarak da hemen hemen herkesi estetik açıdan rahatsız ediyor. Sezaryen, tiroit, estetik operasyonlar, dikiş izleri, yanık, yara izleri, akne, suçiçeği izleri, jilet izleri, kıl dönmesi gibi çeşitli operasyonlarından kalan izler kısmen veya tamamen iyileştirilebiliyor. Tedavide izlerin oluğu bölgeye lazer atışları yapılarak doku her seansta yavaş yavaş uyarılıyor. İzin hemen yanındaki yeni sorunsuz cilt dokusunun burayı tamir etmesi amaçlanıyor. Uygulamanın sonucunda izler her seansta küçülerek yok olabiliyor ya da kozmetik olarak rahatlatan bir hale geliyor.
Fraksiyonel karbondioksit co 2 lazer uygulamalarının seans aralıkları 4-6 hafta da bir olsa da kişinin cilt yapısı, izin derinliği ve büyüklüğüne göre seans sayısı değişebiliyor. Ama her uygulamada olduğu gibi ameliyat izlerinin tedavisinde de seans ve süreleri vakanın durumuna göre belirleniyor. Çok derin izlerde uzun süren bir tedavi öngörülürken çok derin olmayan ama görünüm olarak rahatsız eden izler kısa süren tedaviyle iyileştirilebiliyor. Uygulamanın en güzel avantajlarından biri günlük hayatınızı engellemiyor olması.
Güzelliğinize…