Terapi köpekleri bizde olmasa da, özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılıyor.
Geçmişleri II. Dünya Savaşı’na kadar uzanıyor. Hastanelerde, huzurevlerinde, fizik tedavi merkezlerinde insanlara iyileşmeleri, kendilerini daha iyi hissetmeleri ve hatta ölüme hazırlanmaları için yardım ediyorlar. Baxter da onlardan biriydi. 16 Ekim’de, 19 yaşındayken, dünyanın en yaşlı terapi köpeği olarak öldü.
O dünyanın en yaşlı ve en ünlü terapi köpeğiydi. Facebook’ta bir sayfası, adına yazılmış bir kitabı, internet blogu ve binlerce hayranı vardı. Oysa sadece 5 yıldır bu işi yapıyordu, terapi köpeği olduğunda bu iş için geçkince bir yaşta, 14’ündeydi.
Öldüğünde uzun süredir artrit ve kronik bronşit hastasıydı. Çalıştığı San Diego Hastanesi’nde, yürüyemediğinden, hastaların odasına ancak tekerlekli sandalye ve araba yardımıyla gidebiliyordu. Sahibi Melissa Joseph onu kucaklıyor, ölmek üzere olan hastaların yatağına bırakıyordu. Onun işi buydu, bu dünyadan ayrılmakta olanları biraz olsun rahatlatmak.
Ama kendisinin günleri de sayılıydı. Melissa Joseph, son zamanlarda her akşam yanına gidip “Zamanı geldiyse gidebilirsin. Özgürsün” diyordu. Oysa onsuz bir hayatı düşünemiyordu bile.
Baxter, Joseph’ın evine 1991’de gelmişti. Bir arkadaşı, hasta yavruyu ölümden kurtarmıştı. Kısa süre sonra eziyet görmüş köpeklerin belirtilerini göstermeye başladı. Her şeyden korkuyordu. Dişleri berbat durumdaydı. Veterinere göre 2 veya 3 yaşında olmalıydı. Adını Baxter koydular. Zamanla Baxter’ın kendine güveni yerine geldi, Joseph’ın o güne kadar gördüğü en iyi huylu, sosyal ve itaatkar köpek oldu.
San Diego hastanesinde gönüllü çalışmak, kocası Dennis Bussey’in fikriydi. Başta hesapta Baxter yoktu. Karı-koca hastaneye gidecek, hastalara yardımcı olacaklardı. Ama Melissa Joseph, köpeğini de yanında götürmeye başladı. Hastane yönetiminin köpek dostu olması, işlerini kolaylaştırdı. Kısa sürede Baxter’a uluslararası bir terapi köpeği sertifikası alındı.
Haftada 2 veya 3 kez sağlık merkezini ziyaret ediyor, zamanını çok hasta insanlarla geçiriyordu. Hastaların çoğu onunla konuşuyor, yataklarına davet ediyordu. Aralarında bu kocaman labrador/chow kırmasını bebekmiş gibi kucaklayanlar bile vardı.
Karı-koca Baxter’ın hastanedeki hayatını anlatan fotoğraflar çekti, 36 tanesini “Baxter’la Geçen Anlar” isimli kitapta topladı. Kitaptan elde edilen gelir de hastaneye bağışlandı. Baxter ölümünden önce San Diego valiliğinden bir nişan bile aldı. Hatta her yıl 21 Temmuz, bu eyalette Baxter Günü olarak kutlanıyor.
Kedilerde safra kesesi hastalıkları
Karaciğer lobları arasında yer alan ve üretilen safrayı depolayıp yoğunlaştıran safra kesesi, yağların sindirimi için önemli organlardan birisi. Burada depolanan safra sıvısı, sindirim sisteminde kullanılmak üzere, safra kanallarından incebağırsaklara gönderilir. Kedilerde safra kesesi ve kanallarının hastalıklarına sık rastlanır. Kusma, iştah kaybı, sarılık gibi belirtileri vardır. Karın bölgesinde ağrı ve hassasiyet, yanı sıra vücut ısısının yükselmesi de görülebilir. Safra kesesi hastalıkları 3 gruba ayrılır: Safra kesesi ve yollarında tıkanma ile seyreden hastalıklar, tıkanma olmadan seyreden hastalıklar ve safra kesesi ve kanallarının yırtılmasına bağlı hastalıklar. Safra kanallarının tıkanması ile seyreden hastalıklar, genellikle pankreasın kendi hastalıkları nedeniyle büyümesi sonucu safra kanalına baskı yapması, kanser ve tümör dokularının yol açtığı baskı ve tıkanmalar ile safra kesesi taşları sonucunda ortaya çıkar. Tıkanma ile seyretmeyen safra kesesi hastalıkları, genellikle bakteri kökenli enfeksiyonlar ve nadir olarak görülen safra kesesi kanserleri sonucunda ortaya çıkar. Safra kesesi ve kanallarının yırtılması ise genellikle fiziksel travmalar (yüksekten düşme, araba kazaları v.s.), safra kesesi iltihapları ve tıkanmaları sonucunda görülür. Bu gibi durumlarda erken teşhis ve cerrahi yöntemle safra kesesinin onarılması hayati önem taşır.
Pako pano
İki aylık tekirler. Parazit aşıları yapıldı, tuvalet ve kuru mama eğitimleri var. Onlara yuvanızı açmak ister misiniz? İstanbul, Tel: (216) 384 51 65.
29 Ekim’de Büyükada’ya gittik. Bu kediciği de orada bulduk. Sahibi kışın evi kapatıp gitmiş, onu sokakta bırakmış. Kıyamadık yanımıza aldık. Aşıları tamam, tuvalet terbiyesi var. Kendine yeni bir yuva arıyor. İstanbul, Tel: (532) 426 15 60.
Yeşil gözlü, tekir-beyaz karışımı, karnı ve ayakları beyaz, 7 yaşında... Buli adındaki bu kedi, İstanbul Beylerbeyi’nde, Asaf Halet Çelebi Sokak’ta kayboldu. Bulanlar veya nerede olduğunu bilenler lütfen Nermin Akkoç’a (535) 207 83 53 numaralı telefondan ya da necatiaksut@yahoo.com ‘dan haber versin.
15 günlükken anneden alınıp kutu içinde atılan bebekleri, evde biberonla besleyerek büyüttüm. Şimdi 1 aylık oldular. Çok sağlıklı bu bebeklere ömür boyu özenle bakacak anneler arıyorum. İstanbul, tel: (555) 986 97 30.
Resimdeki tekircik yaklaşık 5 aylık bir kız . Şu anda bir apartmanın bahçesinde yaşamaya çalışıyor ancak havalar soğuduğundan beri evlere girmeye çalışarak kendine yuva arıyor. Son derece sağlıklı ve oyuncu. Yuvasını arayan bu miniğe yardımcı olup onun ailesi olur musunuz? İstanbul, tel: (533) 529 16 51.