Hayvanat bahçeleri tehlikedeki çeşitlerin son sığınağı olacak

Uzun süre Avrupa Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumlar Birliği (EAZA) başkanlığını yapan, dünyanın sayılı hayvanat bahçesi uzmanlarından Koen Brouwer geçen hafta Türkiye’deydi. Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi’ne danışmanlık yapan Brower’la Türkiye’deki hayvanat bahçesi kültürünü ve eleştirileri konuştuk

Tam olarak ne iş yapıyorsunuz?
- 30 yıldır hayvanat bahçelerinin gelişmesi için çalışıyorum. Hayvanların refahı, çalışan kalitesi ve ziyaretçi servisleri gibi konularda dünyanın dört tarafındaki parklara danışmanlık veriyorum. Uzun süre EAZA Başkanlığı yaptım. Bir dönem kendi hayvanat bahçem vardı ama bakımı zor olduğu için başkasına devrettim. Hayvanat bahçelerinin modern dünyada çok önemli bir yeri var. Hepimiz gri, karanlık şehirlerde yaşıyoruz, orman hayatını görmüyor, çamurda oynamıyoruz. Hayvanat bahçeleri şehir hayatıyla doğa arasındaki bağ. Tabii iyi şartlardakilerden bahsediyorum.

İyi bir hayvanat bahçesi için asgari şartlar neler?
- En önemli şart hayvanların refahı. Belli standartlar gerekiyor; iyi gıda, bakım ve çevre. Hayvanın tırmanması gerekiyorsa tırmanmalı, kazması gerekiyorsa kazmalı. Önemli olan hayat kalitesi. Örneğin yaşamak için büyük bir apartman binasına ihtiyacınız yoktur ama iyi standartlarda bir ev gerekir; rahat yatak, temiz mutfak gibi... Hayvanlar da büyük alana değil, iyi yaşam alanına ihtiyaç duyar. Onları bulundukları yere biz koyduğumuz için en iyi şekilde bakma sorumluluğumuz var. İyi bir hayvanat bahçesi yenilik, araştırma ve teknolojiye açık olmalı.

Ya çalışanlar?
- Belli bilinçte olmaları lazım. Çalıştıkları hayvanlarla ilgili bilgileri işi yaparken öğrenebilirler ama eğitim şart. Akdeniz ülkelerinde bu tarz eğitim alacakları yer ne yazık ki yok. Oysa Hollanda ve Danimarka’da hayvanat bahçesi çalışanları için dört yıllık okullar var. Tabii Amsterdam Hayvanat Bahçesi 1838’den beri açık. Bu fark ziyaretçileri kıyaslayınca bile anlaşılıyor.

KAFES VE YEMEK YETMEZ

Türkiye’deki hayvanat bahçesi kültürü ne durumda?
- Daha çok yeni. Pazarlama, yönetim gibi konularda eksik yok ama hayvan bakımıyla ilgili desteğe ihtiyaç var. Bu konuda Türkiye henüz çok ilkel; bakım sadece ‘hayvan, kafes ve yemek’ olarak görülüyor. Ayrıca hayvanat bahçeleri işbirliği yapmalı. EAZA’nın tek üyesi Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi. Bu ağı genişletmeye çalışıyoruz.

Ziyaretçilerde nasıl bir fark var?
- Hayvanat bahçeleri hayvanları görmek için en iyi yer. Ancak en güzel haliyle görülmezse büyük bir hayal kırıklığı oluyor. Türkiye’de insanlar henüz bu konuda hassas değil. Kıyaslayacakları iyi örnek olmadığından zavallı haldeki bir hayvanı görüp heyecanlanıyorlar. Hayvanların koşullarındansa giriş ücretine ya da restorandaki içeceklerin kalitesine daha eleştirel yaklaşılıyor. Bunlar değişmeli.

Hayvanların refahıyla ilgili ne yapılmalı?
- Nicelikten çok niteliğe bakmalı. Mesela dünyada sadece 3 bin Siberya kaplanı kaldı. Tundrada yaşayan bu kaplanın yaşam alanı 100 kilometrekare. Sumatra kaplanıysa Ekvator’da yaşadığı için av çeşitliliği çok daha fazla, 10 kilometrekare yetiyor. Oysa hayvanat bahçelerinde buzdolabı hep dolu, çünkü avı biz temin ederiz. Üstelik bakımlarını yaparız. Dışarıdaki hayvanlar çok daha kısa ömürlü çünkü parazit kapar, avlanılır veya yaşam alanları yok edilir.

Peki ya avlanma içgüdüleri?
- Aslında hayvanlar düşündüğümüzden daha tembel. Mecbur oldukları için avlanıyorlar. Biz hareketli olmaları için ‘çevresel zenginleştirme’yle yemek için çaba harcamalarını sağlıyoruz. Örneğin belli bir yüksekliğe asıyor ya da saklıyoruz. Bu tür küçük şeylerle beyinlerini meşgul tutuyoruz.

KAPLANLAR SADECE HAYVANAT BAHÇESİNDE

İnsanların doğayı görmesi için hayvanların esaret altına alınması haksızlık değil mi?

- İnsanlar bütün doğayı öldürüyor. Hayvanat bahçelerinin eğlenceden başka işlevleri de var; koruma, araştırma ve eğitim. Biz, insanları yeşili, suyu, havayı ve doğal hayatı korumanın önemi konusunda bilinçlendiriyoruz. Bazı insanların hiçbir fikri yok doğal hayatla ilgili. Bu nedenle bir şeyi kurtarmakla ilgilenmiyor, çaba göstermiyorlar. Dolayısıyla insanlara hayvanları iyi şekilde göstermek çok önemli. Ayrıca hayvanlar dışarıda da daha iyi durumda değil. Kuşlar yıllardır kuzeyden güneye göç ediyor. Değişen tek şey avlanan insanların sayısının, çarptıkları elektrik direklerinin ve verilen zararın artması.

Yani kapalıyken daha mı iyi durumdalar?
- İyi veya kötü diyemem ama hayvanat bahçeleri tükenme tehlikesi olan hayvanların son sığınağı. Hükümetler milyonlarca dolar harcıyor ama kaplanların nesli yine de tükenecek. Görebileceğimiz son kaplanlar da hayvanat bahçelerindeki üretim merkezlerinde. Hayvanat bahçeleri üniversite, devlet ve STK’larla daha fazla işbirliği yapıyor, hayvanların koruma altında üremelerini sağlıyor. Memnuniyetlerini ölçmenin yolu yok ama hayat uzunlukları, üreme sıklıkları ve tipik davranışları bizi bilgilendiriyor. Yürüyüş hızlarında değişiklik varsa ya da kendilerine zarar veriyorlarsa bir sorun vardır. Daha iyisini yapmak için çabalıyoruz.

Türkiye’de korunması gereken hayvanlar hangileri?
- Elektrik ihtiyacını karşılamak için sular barajlarda toplanıyor. Kuşlar, sürüngenler ve su hayvanları zor durumda. Örneğin sadece Türkiye’de yaşayan Silifke Dikenli Fareleri büyük tehlike altında. Türkiye’de insanlar ekonomik büyüme kadar doğal hayatı koruma konusunda hassas değiller. Avrupa’da kaybettiklerimizi geri kazanmak için inanılmaz paralar ödüyoruz. Sizse bu doğaya hala sahipsiniz. Korumak için sadece büyük bir uyanışa ihtiyaç var.

YUNUS GÖSTERİ MERKEZLERİ YANLIŞ MI

Türkiye’de de yunus gösterisi yapan yerlerde büyük artış var. Buradaki yanlışlık araştırma, eğitim ya da korumaya yer vermeden sadece para için bu işin yapılması. Bir AVM’de havuzda yüzen yunuslar kabul edilemez ama iyi imkanlı ve araştırmacı yönü de olan yunus gösteri merkezlerinin hayvanlara bir zararı yok. Depresyona girip, daha kısa süre yaşadıklarını düşünmüyorum. Her hayvan depresyona girebilir. Özgür olanlar da kirli denizlerde yüzüyor, avcılar tarafından hunharca öldürülüyor. Sırf kötü örnekler var diye her şeye karşı çıkmanın anlamı yok. Zeynep BİLGEHAN

Köpeklerde koku sorunu

Köpeğiniz kötü mü kokuyor? Ciddiye alınması gereken bu meselenin altında birçok sebep yatıyor olabilir

Köpeklerde ağır kokuya yol açan problemleri tespit etmek için öncelikle kokunun yoğunluk kazandığı vücut bölgesini tespit etmek gerek. Eğer koku daha ziyade köpeğinizin ön tarafından yayılıyor ve burada yoğunluk kazanıyorsa ağız ve kulakta kokuyla seyreden hastalıklar ilk olarak akla gelebilir. Eğer koku köpeğinizin arka tarafında yoğunlaşıyorsa bu defa anüs bölgesi, anal keseler, üreme organları ve idrar yollarıyla ilgili hastalıkları akla getirmek gerek.
Eğer koku genel olarak köpeğin tüm vücudundan hissediliyorsa bu durumda kokunun kaynağı çoğu kez deri ve deri problemleriyle seyreden hastalıklar olabilir.
Baş bölgesinde yoğunlaşan kokuların en yaygın sebebi kötü ağız ve nefes kokusu. Bunun da en çok karşılaşılan nedenleri diş ve diş eti enfeksiyonları, ağız ve dilde oluşan yaralar. Bunun yanı sıra mide hastalıklarında, şeker hastalığında ve böbrek yetmezliklerinde de ağız ve nefeste alışılmadık türde farklı ve rahatsız edici kokular algılanabiliyor.
Kulaklarda kokuyla seyreden en önemli problemler mantar ve bakteri gibi etkenlerin yola açtığı kulak enfeksiyonları. Bu enfeksiyonlar tek kulakta olabileceği gibi iki kulakta birden de ortaya çıkıp köpekten etrafa kötü bir koku yayılmasına sebep olabiliyor.
Köpeklerde de insan da olduğu gibi gıda değişikliği veya bağırsaktaki bakteri tipi ve sayısının değişmesine bağlı olarak şiddetli ve sürekli gaz şikayetleri olabilir. Bu da doğal olarak köpeğinizin ortama fena bir koku yaymasına yol açabiliyor.

KAN TESTİ GEREKEBİLİR

Anüsün hemen gerisinde yer alan ve köpeğin dışkısına kendine özgü kokusunu veren salgıları üreten anal keselerin tıkanıp dolması veya iltihaplanmasına yol açan enfeksiyonların oluşması da köpekten çok rahatsız edici düzeyde kokular yayılmasına neden olabilir. Aynı şekilde üreme yollarındaki enfeksiyonlar ve idrar yolu enfeksiyonları da bu rahatsızlığı ortaya çıkarabilir.
Yukarıdaki bölgesel koku oluşturan durumların yanı sıra köpeklerde tüm derinin kötü bir şekilde kokmasına yol açan durumlar da görülebiliyor. Tüy foliküllerinin aşırı çalışması sonucu deride aşırı yağlanmaya bağlı kokular, tüm deriye yayılan genel enfeksiyonlar bu tarz kokuların ortaya çıkmasının nedenlerinin başında.
Veteriner hekiminizin yapacağı genel muayene, kokunun yoğunlaştığı bölgenin kontrolü ve bu bölgeden alınacak laboratuar örneklerinin incelenmesi ve ilave olarak gerekli olduğunda kan testleriyle kötü kokuya yol açabilecek hastalıkların teşhis edilmesine yönelik incelemeler yapılması bu sorunun teşhisi için aydınlatıcı bilgiler verir. Kokuya sebep olan asıl sorunun tedavi edilmesiyle, kötü koku da ortadan kalkar.

Pako pano

* Evde doğmuş bu kedicikler artık yeni yuvalarına hazır. Tuvalet terbiyesi verildi ve kuru mamaya alışkınlar. İstanbul içi aileler tercih sebebi. (536) 989 80 74

* Yaklaşık üç aylık bu kedinin sadece boynunda ve göbeğinde beyazları var. Sahiplenecek bir hayvansever arıyoruz. (532) 311 48 20

* İki aylıkken sokakta bulunup kliniğe getirilen sakin bir oğlan. Evinizi bu kediye ömür boyu açar mısınız? (533) 622 44 59

* Beş aylık kedinin sağlık sorunu yok. Bu oğlan sıcak bir yuva arıyor. (533) 622 44 59
Yazarın Tüm Yazıları