Ben okulların tatile girdiğini bahçemize düşmeye başlayan toplardan anlarım.
Üstelik o topları kimse gelip almaz.
Duvarın arkasında çocukların ‘‘Sen iste..’’ gibisinden fısıltılarını duyarım, sonra o sesler ‘‘Aptal..Sen attın...’’ fısıltıları ile uzaklaşıp kaybolur.
Çocukların bizim bahçeye düşen topları yüzünden birbirlerini suçladıklarını, dahası utanıp gittiklerini bilirim.
Oysa öyle değil.
Bahçemize bir top düştüğünde peşinden çocuklar gelecek, onlarla birkaç dakikalığına olsun dost olacağız diye sevinirim.
Ama kimse gelmez.
Çocuklar bizim en iyi dostlarımız.
Onlar bizleri her zaman sevdiler.
*
Çocuklarla bizim aramızı bozanlar ise büyükler oldu.
Onlar ‘‘Isırır...’’, ‘‘Kuduz olursun...’’, ‘‘Aman tehlikeli...’’ gibi uyarılarla bizi seven çocukları yanılttılar.
Elbette nasıl insanlar arasında manyaklar, katiller, sapıklar varsa, köpekler-kediler-kuşlar, ya da diğer hayvanlar arasında da olabilir.
Ayrıca; tabii ki büyükler çocukları uyarmalı.
Bir hayvanın nasıl sevileceğini, onunla nasıl dostluk kurulacağını, nelerin yapılmaması gerektiğini öğretmeli büyükler.
Ama ‘‘Ama kudurursun’’ ne kadar lüzumsuz.
(.....)
O sene çok mutluyduk.
Rok ve ben sabahları daha bizimkiler uyurken evin çitlerinden bulduğumuz gizli bir delikten kaçıp marketin önüne gidip oturuyorduk.
O sırada ekmekçinin kamyonu geliyordu ve marketçi yarım ekmeği ikiye bölüp bize veriyordu. Orada ekmeğimizi yedikten sonra önde ben, arkada koca Rok eve dönüyorduk.
İşte o teyzeyi ilk kez orda görmüştüm.
Bana çok kötü baktı, marketçi amcaya ‘‘Bu kuduz mu ne?..’’ dedi.
Marketçi amca ‘‘Hayır onlar sahipli, sahiplerini tanıyorum’’ diye yanıt verdi.
Teyze bu kez ‘‘Ama ısırıcı birisi...’’ diyerek beni gösterdi.
Doğrusunu isterseniz o ana kadar kimseyi ısırmak aklımdan geçmemişti.
Bir anda aklıma geldi.
Teyze bu kez elindeki demir sepeti bize doğru sallayarak ‘‘Hoştt, ısırıcı...’’ dedi.
Nasıl oldu bilmiyorum, oturduğum yerde ‘‘Hav...’’ demişim.
Teyze sanki uçtu, marketçinin kucağına düştü. Altta kalan marketçiydi, ama Teyze daha çok bağırıyordu.
Ben yerimden bile kıpırdamamıştım, sadece bir küçük ‘‘Havvv’’ yetmişti olanlara.
O zaman o teyze gibi kimi insanların bizi nasıl canavar gibi gördüklerini anladım.
*
Bu doğru değil...
Siz sevmeseniz de bırakın çocuklar bizi sevsinler.
Onlara hayvanları incitmeden, canlarını yakmadan, annelerinden-ortamlarından ayırmadan, eve alıp sonra sokağa atmadan....
Sevmeyi öğretin.
İnsanı insan yapan, sevmeyi öğrenmiş insanlardı.
Asıl sevmeyi bilmeyen insanlar tehlikelidir, onlardan her zaman uzak durmalısınız.
Köpeğinize evde özel ders
Emir Sadaghiani, bir köpek eğitim uzmanı. İşe kendi köpeklerini eğiterek başladı, 22 senedir de başkalarının köpeklerini eğitiyor. Üç hafta süren ‘‘kurs’’ süresince haftada en az üç-dört gün müşterinin evine giden eğitmen, hem köpek hem de sahibi için çalışıyor. Ayda sekizden fazla köpek kabul edemiyor. İngiltere'de 2002'de kurulan Puppy School'un 32 eğitmeninden biri olan Sadaghiani, mesleğinin inceliklerini bizimle paylaştı.
KÖPEKLERLE BÜYÜDÜM
Babamın köpekleri vardı. Ben hep köpeklerin içinde büyüdüm. İngiltere'de yatılı okulda okuduğum sıralar, yaz tatillerinde bir bayanın yanında kalırdım. Onun köpeklerinin nasıl eğitildiğini izleyerek çok şey öğrendim. İngiltere'de herkes köpek besler. Televizyonda da köpek eğitimiyle ilgili birçok program var. Bu programlar altyapımı oluşturmamda yardımcı oldu. İşe kendi köpeklerimi eğiterek başladım. Türkiye'ye geldiğimde köpeğimi her gören, kimin eğittiğini soruyordu. 22 senedir köpek eğitiyorum. Dünyadaki önemli eğitmenlerden biri olan Gwen Bailey'in İngiltere'de 2002 yılında açtığı Puppy School'un 32 eğitmeninden biriyim: Çok yakında Puppy School'u Türkiye'de de açmayı düşünüyorum. Köpeğiniz varsa, 10-15 sene sizinle yaşayacağını göz önünde bulundurmanız gerekir. Bu açıdan köpek sahiplerinin dikkat etmesi gereken birçok mühim nokta var. Bunlardan bazıları şöyle:
EVDE HERKES İSTEMELİ
Köpek sahiplerinin tembel olduğunu düşünüyorum. Çoğunlukla köpeklerini, cinsini incelemeden alıyorlar. Köpek almadan önce kitap okumak, hangi cinsin alınacağına karar verildikten sonraysa, o cins hakkında teferruatlı bilgi toplamak gerekiyor. Ayrıca evdeki herkesin köpek istiyor olması da çok önemli. Genellikle köpek çocuğa alınıyor ama bir süre sonra bütün yük anneye kalıyor. Bebek hali geçince sokağa atılan köpeklerin sayısı bir hayli fazla.
SAHİPLER DE EĞİTİLMELİ
Benim üç haftalık bir eğitim sistemim var. Bu süre zarfında haftada üç dört kez köpeğin yaşadığı eve gidiyorum. Köpeğin sahibini de eğitmek gerekiyor. Köpeğin bana itaat etmesi önemli değil, ben köpeklerin hareketlerini okuyabiliyorum. Köpekle insan iki farklı kültürün varlığı, alışkanlıkları da elbette öyle olacak... Bunu göz ardı etmemek lazım.
ÖDÜLLE EĞİTİLMELİ
Positive reinforcement'a dayanan bir eğitim uyguluyorum. Köpeğin doğru yaptığı bir şeyi ödüllendirmeye dayanan bir sistem. Clicker training ise clicker denilen bir aletle yapılan bir eğitim. Bir köpek doğru bir hareket yapınca 'Aferin oğlum' derseniz onu kaçırabilirsiniz, oysa clicker'la klik klik yaparsanız o anı yakalarsınız. Sesi duyunca köpek peşinden mükafat geleceğini anlar. Bu sistem şiddet kullanmadan kademe kademe köpeği koşullandırır.
MOTİVE EDİLMELİ
İnsanlar para için çalışır. Sırf teşekküre kimse çalışmaz. Köpeğin parası da gıda ya da oyuncak. Köpekleri basit şeylerle motive etmek gerekir. Bazı köpekler gıdaya bazıları da oyuncağa daha düşkün olur. Örneğin motive etmek için gıda olarak kuru mama yerine sosis verilebilir.
EVE GELDİĞİ ANDAN İTİBAREN
Köpek eve geldiği andan itibaren eğitim başlamalıdır. En önemli eğitim çiş-kaka eğitimidir. Bazı ırklarda 4.5 aya kadar köpeğin çiş-kaka eğitimini, çiğneme olaylarını, yalnız kalmayı, havlamamayı, sosyalize olmayı halletmiş olması gerekir. 5 aydan itibaren erginlik dönemi başlar ve köpek keşfe çıkar. Bu döneme kadar eğitimi halletmek en doğrusu.
ORTAK KOMUTLAR VERİLMELİ
Sahibi köpeğe vakit ayırmalı. Aile ortak tavırlar sergilemeli. Kural değişirse köpek adapte olmakta zorlanır. Ailede herkes aynı komutu vermeli. Hayvanın ihtiyaçları da sistemli olarak karşılanmalı. Hayvan günde üç kere tuvalete çıkarılmalı. Ayrıca enerjisini tüketme imkanı sağlanmalı.
SORUNUNUN NEDENİ BULUNMALI
Köpeğinizin her hareketinin bir nedeni vardır. Örneğin köpeğiniz çok havlıyorsa, neden havladığını bulmanız lazım. Camdan dışarıdaki hayvanları gördüğü zaman havlıyorsa camı kapatarak sorunu çözmeyi deneyebilirsiniz. Eğer köpeğiniz koltuğu ya da ayakkabınızı kemiriyorsa, kokunuz en çok oralara sindiği ve sizinle daha fazla vakit geçirmeye ihtiyaç duyduğu içindir.
SİZ PAKO’YA SORUNPAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Hamster’larda ıslak kuyruk hastalığı
Bir hafta önce iki yavru hamster aldık. İki gün önce bir tanesi aniden hastalandı ve ishal oldu. Daha sonra kakasıyla birlikte kan da gelmeye başladı ve öldü. Şimdi diğeri de ishal ve kuyruğu ile poposu hep ıslak. Ne yapmalıyız?
Hamster’ınızdaki sağlık problemi, ıslak kuyruk hastalığı olarak adlandırılan ciddi bir bağırsak hastalığını akla getiriyor. Özellikle 3-6 haftalık yavru hamster’ları etkileyen bu hastalığa lawsonia grubu bir bakteri neden olur. Bu hastalığın başlangıçtaki belirtileri iştahsızlık, halsizlik, tüylerde matlık ile kötü görünüm ve gözlerde donukluktur. Ardından oldukça sulu bir ishal başlar ve devamında kanamalar meydana gelir. Tedavi edilmediği takdirde 48 saat gibi kısa bir sürede ölüme yol açar. Bunun dışında hamster’larda ishale ve ishalle birlikte kanamaya yol açan diğer hastalıklar besin zehirlenmeleri, bağırsak harabiyetleri, bağırsakta meydana gelen yırtılmalar, paraziter enfeksiyonlar ve diğer virüs ya da bakteri enfeksiyonlarıdır. Hiç vakit kaybetmeden hamsterınızı veteriner hekime götürmeli ve muayene ettirmelisiniz. Veteriner hekiminizin yapacağı muayenin ardından öncelikle sıvı kaybı ve ishale karşı uygulayacağı tedavilerle hamsterınızın genel durumunu düzelecektir. Antibiyotik tedaviler de doğrudan hastalığa müdahale edecektir. İyileşme sağlanana kadar hamster’ınızın sıcak ve temiz bir kafes ortamında iyi bir bakıma ihtiyacı olduğunu da göz ardı etmeyin.