Paylaş
Pencereden sokak kedilerinin günlük yoklaması yapılacak.
Eksik olan varsa aşağıya inilip arabaların altına bakılacak.
Mahallenin ameliyatlı ve aşılı köpeği için apartman komşularıyla tartışılacak.
Onları görünce kuyruğunu sallayarak önlerine ‘‘Beni sevin’’ diye boylu boyunca yatmasından nasıl olup da etkilenmediklerine hayret edilecek.
Bakkala sipariş verilecek.
Her zamanki gibi beş parçalık siparişin iki parçası ya yanlış gelecek ya hiç gelmeyecek. Bunun sebepleri üzerine uzun uzun düşünülecek, bakkalın da fikri alınacak.
Erguvanlar mı açmış ne?
Boğaz'a gidilip karşı tepeler seyredilecek. Mümkünse acele edilecek, bunların açmasıyla kapanması bir oluyor zira.
Boğaz'a gitmişken, Rumelihisarı'nda ‘‘La Grotte''a uğranıp etli yaprak sarmasıyla menemen yenilecek.
Memlekette bütün işlerin yolunda gittiğine dair kendime kendim tarafından telkinde bulunulacak.
Mümkünse bu her gün bir saatlik seanslar halinde tekrarlanacak.
Her günkü gibi umutla televizyonun düğmesine basılacak.
Yine her günkü gibi, ‘‘Hiçbir şey yok’’ diye hayıflanılacak.
Depremle ilgili hiçbir tahmin, yorum vs. okunmayacak, dinlenmeyecek, her şey oluruna bırakılacak.
Kemal Derviş'e destek verilecek.
Günün 32. çayı yudumlanacak.
Gazeteye yazı fakslanacak.
İyi de ne yazılacak?
Buldum. Komser Şekspir'den söz edilecek.
‘‘Geç kaldım, bu hafta vizyondan kalkar artık’’ denmeyecek, kalkacağı yok zira.
Yazıda şu hususlara değinilecek:
1- Sinan Çetin takdir edilecek.
Yakaladığını sinemaya sokup filmini seyrettirdiği için.
Yakalayamadığının kapısına, koltuğunun altında filmiyle dayandığı için.
Bu suretle memlekette Komser Şekspir'i seyretmemiş tek kişi bırakmamaya azmettiği için.
‘‘Ben yaptım oldu’’ demeyip tek tek herkesin fikrini sorduğu ve dikkate aldığı için.
Filmin oynadığı sinema salonlarına ani ziyaretlerde bulunarak seyredenlerin yüz ifadelerini incelediği için.
Yaptığı işi bu kadar çok sevdiği için.
Barlarda laf üreteceğine iş ürettiği için.
2- Gazanfer Özcan'ın
Müjde Ar'ın
Kadir İnanır'ın
Özkan Uğur'un
Okan Bayülgen'in
oyunculuklarına bir kez daha hayran olunacak.
Pelin Batu için bir şey söylenmeyecek.
Kızcağız daha çok yeni, kırk fırın ekmek yemesi için süre tanınacak.
3- Karakoldaki dayak sahnelerine polislerin nasıl olup da karşı çıkmadıklarına şaşılacak. ‘‘Yoksa gurur mu duyuyorlar’’ diye endişe edilecek.
Her şeye alınan diğer meslek grubu mensuplarının kulakları çınlatılacak.
4- Sinan'la ilk karşılaşıldığında etrafında Pamuk Prenses olmak için yanıp tutuşan bir genç kız var mı, sorulacak.
Varsa tanışılacak. Benim tanıdığım o yaştaki kızların hepsi Jennifer Lopez olmak istiyorlar zira.
5- ‘‘Etek’’ mevzuunu kimin çıkardığı araştırılıp bulunacak, hesabı sorulacak.
Bu, Kadir İnanır adına değil, bunca yıllık etekliler sınıfına mensup biri olarak kendi adıma yapılacak.
6- Sinan Çetin'in yeni filmi dört gözle beklenecek. Hele Türkán Şoray'ın da rol alacağını duyduktan sonra...
MIŞ-MUŞ
Ecevit, ‘‘15 yasanın 15 günde çıkması zor’’ demiş.
Hatta işlerine gelmezse, 15 yılda bile zor.
Ocakbaşında gördüğü tuzlukları Abdullah Öcalan'a benzeten polis, tuzlukları bir poşete doldurup kebapçıyı gözaltına almış.
Çok şükür, memleket bir kez daha bölünmekten kurtuldu.
Derviş, Amerika'da evine uğramamış.
Ekonomiyi kurtarma bahanesiyle eşinden kurtulmayı planlıyor galiba.
Uzmanlar ‘‘Bebeğiniz gece gündüz ağlıyorsa, ‘Uşşak' makamıyla yatıştırıp ‘Hüseyni' makamıyla uyutun’’ demişler.
Siz en iyisi evde Nevzat Atlığ korosunu bulundurun.
Yapılan bir ankette, Türklerin macera filmi sevdiği ortaya çıkmış.
Nasıl sevmesinler, doğar doğmaz kendilerini maceranın ortasında buluyorlar.
Paylaş