Pakize Suda: Türk kaşığıyla Amerikan pirinci

Pakize SUDA
Haberin Devamı

Küçük Amerika olduk, oluyoruz diye kimse sevinmesin. Bir şey olduğumuz yok. Bunu geçtiğimiz pazar günü anladım. Sebebine gelince; adamların pirinç federasyonu var. Bizim neyimiz var? Yani federasyon olarak... Futbol federasyonumuz. Bir de boksla, güreş. Kimsenin aklına geldi mi patates federasyonunu oluşturmak? Yok.

***

Pirinç federasyonunu kurmuşlar. Kurmakla kalmayıp kalkıp Türkiye'ye gelmişler. Gelirken boş gelmemişler, pirinçlerini de getirmişler. Hani eve elinde zerzevatla gelip: ‘‘Şunları pişir de yiyelim hanım’’ diyen koca misali, pirinçleri bizim hanımlarımızın eline tutuşturmuşlar.

***

Diyeceğim, geçtiğimiz pazar günü Hilton Oteli'nde bir yarışma vardı. Lezzet dergisiyle Amerikan Pirinç Federasyonu'nun birlikte düzenledikleri bir yarışma. Pirinç her ne kadar Amerikansa da yarışmanın ismi İspanyol asilzadelerinin ismi gibiydi. ‘‘Amerikan pirinciyle yapılan dördüncü ekonomik yemek yarışması’’

Bendeniz bu köşeden yemeğe olan düşkünlüğümü çok iyi ifade etmiş olmalıyım ki, beni de jüri üyesi yapmışlar. İsabet etmişler. Benim için hayatta, arka arkaya çeşit çeşit yemekleri tatmaktan daha cazip hiçbir şey olamaz. Bunun karşısına koyulacak her türlü seçenek elenmeye mahkumdur.

***

Uyur kalırım korkusuyla cumartesi gecesi yatmadım. Yarışma başlamadan bir saat önce oteldeydim. Gittiğimde on hanımefendi kendilerine verilen pirinçle otelin mutfağında hilkat garibesi yemekler yaratmaktaydılar. ‘‘Hilkat garibesi’’ diyorum. Zira ayaküstü ne pişirdiklerine şöyle bir baktım, hiç tanıdık bir yemeğe rastlamadım. Tel tel dökülen bir şehriyeli pilavla yarışmaya girmeleri yasak değilse bile yarışmanın ruhuna aykırıydı anladığım kadarıyla.

***

Jüride Ümit Usta, Pınar Altuğ ve Yılmaz Morgül de vardı. Tabii başkaları da ama tanımazsınız. Ümit Usta malum. İyi yemek yapıyor, iyi de yiyor. Maşallah, görünüşü de bunu inkar etmek bir yana adeta avaz avaz bağırıyor. Jüri masasına sığmadı, hepimiz sandalyelerimizi birbirimize bitiştirip ona yer açtık.

Pınar Altuğ eski güzellerimizden. Güzelliğiyle yetinmemiş, işi garantiye almak için bir de güzel yemek pişirmeyi öğrenmiş. Bir televizyon kanalında yemek tarifleri veriyor. Fiziğine bakılırsa daha pişirdiği yemeklerden birinin bile tadına bakmamış. İp gibi.

Yılmaz Morgül'ü niye çağırdıklarını başta pek anlamadım. Yemekle ne satıcı, ne de kullanıcı olarak hiçbir ilgisi olmadığı belliydi. Ancak ilerleyen saatlerde isabetli bir seçim olduğu çıktı ortaya. Ayaküstü, beslenmeyle ilgili bir dörtlük yazıp besteledi.

Ha bir de Esra Akkaya vardı. Hani ‘‘Mahallenin Muhtarları’’nda Temel'in sevgilisi. Ben onu Temel'e aşkından dolayı midesiz zannederdim, değilmiş.

Bana gelince; Ümit Usta'yla Pınar gibi uluorta yemek pişirenlerden değilim ama ne ulu orta bir yiyici olduğum ortada.

***

Yarışmanın sunucusu Zeynep Kasımlıoğlu'ydu. Guinness Rekorlar Kitabı'na girer mi bilmem ama iki saatte tam 350 defa ‘‘Amerikan pirinciyle yapılan dördüncü ekonomik ve pratik yemekler yarışması’’dedi. ‘‘Pratik’’ sözcüğü yarışmanın resmi adında yoktu ama Zeynep onu da ekledi. Sanıyorum kendisi bir sandviçi bile ikibuçuk saatte hazırladığından yarışmacıların onca meşakkatli yemeği bir saat içinde üstelik gelin gibi süsleyerek ortaya çıkarmalarından etkilendi.

Hakikaten gelin gibiydi yemekler. Yani bir duvakları eksikti. İsimleri de muhteşemdi. ‘‘Karnıbaharlı tavuk çevirme’’, ‘‘Lezzet büfteği’’, ‘‘Yanardağ’’, ‘‘Serme’’, ‘‘Pirinçizz’’...

Gelelim lezzetlerine... Jüri olarak çok zorlandık. Hakikaten. Birinci için değil, sonuncu için. Damak tadımız herbirini sonuncu yapmak isterdi ama münkün değil tabii. Mecburen bazıları birinci, ikinci falan oldular.

Şimdi gücenecekler bana. Dost acı söyler arkadaşlar. Güzelim biber dolmasının suyu mu çıktı? Pırasanın içini doldurmak nereden aklınıza geldi? Ya havucunkini? Oyarken yüreğiniz katılmadı mı? Pirinçten pizza olur mu? Olursa ne hayır gelir?

Ayrıca bu yemeklerin neresi ekonomik? Herbirinin içinde bir ben eksiktim. Eğer ekonomikliği tüpgazın Hilton'dan olmasından kaynaklanıyorsa onu bilemem.

***

Bu yazdıklarımdan durumdan memnun olmadığım sonucunu çıkarmayın. Bütün yemek yarışmalarının jüri üyeliğine talibim. Aklında olsun Arzu'cum. Zaten hemen oracıkta Otacı'nınkine de davet edildim. Ot, mot yemek yemektir.

***

HADİ ULUENGİN'E

Sevgili Uluengin;

Geçtiğimiz günlerde erkeklere dair birtakım saptamalarda bulunmuştum. Pazar günkü yazınızda bunlardan hiçbirinin sizinle bir ilgisi olmadığını belirtmişsiniz. Hatırlarsanız yazımda: ‘‘Karşıma değişik biri çıkarsa apışıp kalırım’’ demiştim. Hakikaten apışıp kaldım. Buna siz muvaffak oldunuz. Allah'tan yazılarımda daima açık kapı bırakırım. İstisnalar olabilir diye. Bu istisnaya sevinmedim değil ancak sizin durumunuz kaportacı Selami'yi bağlamadığından hala üzgünüm.

Ayrıca Kadınlar Günü münasebetiyle yazdığım yazıda da kadınlara verip veriştirmiştim. Sizden hiç ses çıkmadı. O konuda hemfikiriz galiba. Allah bağışlasın dört çocuğunuzun da ayrı ayrı hanımlardan dünyaya gelmesinin ve şu anda bekar olmanızın sebebi de bu olmalı. Ancak aynı olaya öteki taraftan bakacak olursak sebep aslında sizin tam da benim tarif ettiğim erkek tipine uyduğunuzdan kaynaklanıyor olabilir. Ama bunu hiç arzu etmem doğrusu. Tam bir istisna bulmuşken.

t Mış muş...

l Bahçeli: ‘‘Her ülkücü iki dil öğrensin’’ demiş.

Bahçeli'nin birbiri ardına getirdiği yasaklar ve buyruklarla her ülkücü ‘‘Yeme de yanında yat’’ durumuna gelecek.

l 23 yaşındaki manken Deniz Akkaya: ‘‘Sadece iki estetiğim var’’ demiş.

Az mı? Bu gidişle kırk yaşına geldiğinizde sayısını hatırlamayacaksınız.

l Osmanlı'nın 700. kuruluş yıldönümü törenleri mali kaynak bulunmadığı için ertelenmiş.

Boşverin, acelemiz yok. Bunun 701'i, 702'si, 703'ü var.

l Yılmaz: ‘‘Çankaya seçimi, hükümet çalışmalarını frenledi’’ demiş.

Tembellik gelmiş meclise, Çankaya seçimi bahane.

Yazarın Tüm Yazıları