Liranın sıfırı ve benim ev

BAKTIM da her sene bir ‘‘eylül’’ yazısı yazmışım.

Başkaları da yazıyor.

Ama ağustosa bir şey yok. Şubata, aralığa falan da...

Eylül önemli demek...

İnsanın edebi yanını harekete geçiriyor.

Fakat bu sene benim dekoratör yanımı ayaklandırdı daha çok. Yatak odalarının halılarını söküp parke döşetmeye kalktım.

Şu anda üç odanın eşyasını salona taşımakla meşgulüm. Lakin sığmıyor. Evi böylece terk edip dağlara kaçabilirim her an.

‘‘Bize ne bundan?’’ diyeceksiniz.

Demeyin.

Asla böyle bir hataya düşmemeniz için uyarmak amacıyla yazıyorum bu satırları.

Bir daha mı?.. Katiyen. Kül tablasının yerini değiştirirsem namerdim.

Ve dilerim Tanrı'dan ki bir daha dünyaya gelirsem beni mümkünse minimalist biri olarak yaratsın.

Bu çıfıtistlik (‘‘çıfıt çarşısı’’ndan geliyor) çok yordu beni.

‘‘At kurtul’’ diyeceksiniz.

Ah! Öyle kolay olsa...

Yapım müsait değil, atamıyorum.

Nasıl ki liradan sıfırları atamıyorlarsa bir türlü...

Kendimi bildim bileli bu mevzu sürüyor. Bu sefer atacaklarmış gibi görünse de en erken 2005'te elimize geçecekmiş sıfırları atılmış para.

Fakat dilimize geçeli epey oldu. Ben konuşmalarımda çoktan atmış bulunuyorum.

Babaannem karıştırırdı paraları böyle, gülerdim.

Gülme babaannene, gelir başına!

Alışveriş esnasında fiyatları on dakika kadar aklımda evirip çevirmem icap ediyor. Ancak intibak ediyorum.

Yani, sizi bilmem ama ben şahsen hiç sıkıntı çekmeyeceğim operasyon gerçekleştiğinde.

Fakat kendime haksızlık etmeyeyim. 500 milyon yerine 500 bin deyişim, iyi bir bakış açısıyla, otomatik bir kafaya sahip olduğum şeklinde yorumlanabilir. Ekonominin gidişatına göre kendini ayarlayan...

Bu durumda...

Tanrı Türk ekonomisini korusun ama bakalım kaldırdığım sıfırları ne kadar zaman sonra yeniden yerine koyacağım bir bir.

Şimdi Türk ekonomisini düşünecek halde değilim gerçi. Odaların birinden iç içe rulo yapılmış posterler çıktı. Kardeşimle münakaşa ediyoruz.

‘‘Gel beni dinle at şunları; pek meraklısı olsan bugüne kadar asardın bir yerlere. Zaten marul gibi olmuşlar.’’

‘‘Elimde değil’’
diyorum, kimse anlamıyor beni.

Kanun hükmünde bir kararnameyle yasaklama gelmesi lazım ancak.

Evlerde, hayati ihtiyacı karşılayacak eşyanın dışında ıvır zıvır bulundurulmayacaktır.

Bu durumda eşyalara ruhsat alınır herhalde.

Ruhsatsız eşya bulundurmaktan gir bakalım içeri Pakize Hanım!

Allahım ne geniş muhayyile!

Muhayyilem yerine şu ev biraz daha geniş olamaz mıydı?


MIŞ-MUŞ


Rahşan Ecevit, ‘‘Genel seçim olursa iktidardayız’’ demiş.

Eyvah! Hayal de görmeye başladılar.

*

Başbakan Erdoğan, memur zamları konusunda ‘‘Daha fazla gücümüz yok’’ demiş.

Neyse ki memurun doğuştan dayanma gücü var.

*

Savcı, Uzanlar için 38 bin yıl hapis isteyecekmiş.

Bizim hukuk sistemi ‘‘dünyanın sonu’’ konusunda çok iyimserdir.
Yazarın Tüm Yazıları