KAFELER de taksiler gibi köşeciler için çok bereketli oluyor konu açısından.
Kulaklarınızı iyice açmanıza bile gerek kalmadan sizi yazmaya kışkırtan bir mesele civar masalardan birinden kucağınıza düşüveriyor. Hani neredeyse boş çıkmanız mümkün değil.
Özel hayata tecavüz sayılır mı bilmiyorum. Fakat onlar avaz avaz bağırarak konuşmak suretiyle kendilerini teşhir edince... Pamuk tıkayacak halim yok.
Kulağımın bu seferki misafirleri iki genç kadın. İkisi de 28 yaşında, bekár, üniversite mezunu, mastır yapmış, çalışıyor.
"CV’lerini mi verdiler?" diyeceksiniz...
Hayır.
Konuşmalarının akışı içerisinde peyderpey aldık bu bilgileri. Bütün kafe olarak.
Fakat bir kadın olarak, duyduklarımdan dehşete düştüğümü söyleyebilirim. Zira genç kızların, kadınların, şu hayattaki hedeflerinin anneannemin zamanından beri hiçbir değişikliğe uğramadığını gördüm.
Demek eğitim de işe yaramıyor.
Mastır yapmış olmak...
Şanlı şöhretli şirketlerin bilmemne departmanında önemli konumlarda bulunmak...
2007 yılına gelmiş olmamız...
İstanbul’da doğup büyümüş olmak...
Fark etmiyor.
Hálá önemli olan tek şey var.
KOCA.
Kızlar iki saat boyunca gelmiş geçmiş erkek arkadaşlarını nasıl bir türlü evliliğe razı edemediklerinden yakındılar birbirlerine.
Söz konusu reddedilişler dün olmuş değil. Yani erkekler "Hazır değilim" deyip gittiklerinde 22, 23, 24 yaşlarındalar. Normal değil midir hazır olmamaları?
Fakat kızlar o zaman da inanamamışlar şimdi de inanamıyorlar bu duruma. Kendileri 15 yaşından beri hazırlar zira.
O yaştan beri tek bir hedefe kilitlenmişler.
Evlilik.
Fakat dikkat ettim, bir kez bile aşkı almadılar ağızlarına.
Sanki öyle bir kavram yok, hiç olmadı.
Ya da önemsiz bir ayrıntı.
Evlilik gerçekleşmeyince boşuna zaman kaybetmemek için derhal rotayı başka birine çevirmelerinden belli zaten.
"İki kişi ölçü müdür?" diyeceksiniz.
İyi de, iki istisna vardı da çıka çıka onlar mı çıktı tesadüfen karşıma?
Fakat belki de anormal olan benim.
Ve benim gibiler.
Doğal olan illa ki evlenmektir belki de.
Nasıl birinci yaşını yürüyerek karşılaması beklenirse bir bebekten... Bir genç kızın da taş çatlasın 25’inde evlenmiş olması illa ki olması gereken doğal bir aşamadır belki.
İki yaşına gelmiş çocuğunuz hálá yürümüyorsa endişelenmez misiniz?
Kızların durumu buydu belki.
En son birbirlerine taktik verip ayrıldılar.
Çok isterdim hayatlarını takip etmeyi... 30’a da bekár girerlerse buluşmalarını bir psikiyatrın bekleme salonunda gerçekleştirirler herhalde.
Ne diyeyim...
MIŞ-MUŞ
Kişinin yalan söylediği sesin stres seviyesi ölçülerek belirleniyormuş.
Şu stresin insana yapmadığı kötülük yok diyorlardı, doğruymuş!
Erdoğan, Türkiye’nin etnik yapısını soran Rum gazeteciye "Ben Türk’üm, eşim Arap, sorun yok" demiş.