Geçen hafta yerlerdeydi. Kuş gribi yüzünden. Yiyene deli gözüyle bakılabilirdi.
Oysa bu hafta yemeyen enayidir! Zira kahvaltıda yumurta yiyenin yağlarından kurtulduğunu idrak etmiş bulunuyoruz.
Yiyeceğiz tabii mecburen.
Zaten sevmediğimiz şey değil. Bakmayın, bazen yine bilim adamları aramıza giriyorlar.
Artık aynı bilim adamları mıdır, bir faydalı bir zararlı olduğuna karar veren...
Yoksa bilim adamları ‘Yumurtacılar’ veya ‘Antiyumurtacılar’ olarak ikiye mi ayrılırlar...
Her neyse... Bu hafta faydasını yakalamışken bol bol yiyin. Haftaya yeniden bakarsınız duruma...
*
Yumurta çıkarken midye inişte!
Sperm sayısını azaltıyormuş.
Geçenlerde kahve çıkıştaydı. Brokoliyle hemen hemen aynı seviyeye yükselmişti. Son durumu nedir bilmiyorum, takip edemedim.
‘Bitter’ olanı da aynı şekilde.
Fakat dediğim gibi ‘Borsa’ bu! Yarın ne olacağı belli olmaz.
Tatlı mesela...
Bizzat şahit oldum. İniş çıkışına değil ama aynı dakikalarda iki ayrı işleme tabi tutulduğuna.
Elimdeki gazetede mutlaka yemeklerden hemen sonra, yani tok karnına yenmesi gerektiği yazarken TV’de bir beslenme uzmanı hiç olmazsa aç karnına tüketilmesini ve o öğünde artık başka hiçbir şey yenmemesini tavsiye ediyordu.
Aslında bırakın dağınık kalsın!
Zaten şimdi gazetede gözüme ilişti, uzun yaşamanın sırrı sakinlikmiş.
O da bizde yok.
Lakin üzülmeye de gerek yok.
Zira biliyoruz ki bu da yumurtayla kahve gibidir. Nitekim bir süre önce adrenalin denen salgının insanı dinç, diri, canlı tuttuğuna, bu durumun da ömrü uzattığına dair bilgiler edinmiştik.
E, sakin insanda adrenalin ne arar?
Fakat sormayacaksınız böyle sorular.
Bakacaksınız bilim adamları ne diyor...
Ömrünüzün bir kısalıp bir uzadığını göreceksiniz!
Birdenbire yatamıyoruz
Türkler, eşi aldatmada dünya birincisi çıkmışlar. Bir defa aldatsalar iyi. Yılda ortalama 14 partner değiştiriyorlarmış.
Herkes sevgilisine, eşine şöyle bir bakacaktır şimdi... ‘Benimkinin de payı var mıdır?’ diye.
Gerçi sürpriz olmadı hiçbirimiz için. Etrafa bakınca bir dünya birinciliğinin eli kulağında olduğu görünüyordu.
Katkısı olanlara teşekkür mü etmeli artık...
Zira önemli bir şey bizim için. Bir nevi Avrupalı sayılıyoruz bu durumda. Böyle kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmamasını Avrupalılık olarak belleyen çoktur. Alaturkalıktan kurtulmanın yolu olarak ilk iş önüne çıkanla yatmış çok kişi vardır.
İşte şimdi bu böyle teselli falan olunca... Referans olarak AB’ye sunanlar bile çıkabilir. Teşekkür etmeli demem bundan.
Fakat ortada tuhaf bir durum var.
Sevgili değiştirmede birinciyiz de seks yapmada 13.’yüz.
Demek bir sevgiliden ötekine giderken ömrümüz yolda geçiyor daha ziyade. Veya lokantada, kafede, çay bahçesinde, ikna etme turlarında...
E, ne de olsa atamadık üstümüzden. Bir tutucu yanımız var hálá. Öyle birdenbire yatamıyoruz. Üç-beş mum ışıklı mekán gezmemiz gerekiyor. Bu arada atı alan diğer ülkeler Üsküdar’ı geçmiş oluyorlar.
Ne bileyim... Böyledir herhalde.
MIŞ-MUŞ
Kadınlarda mizah yeteneğinin daha fazla olduğu ortaya çıkmış.
Gazetelere şöyle bir göz atınca anlaşılıyor zaten; ekonomi ya da siyaset yazan hemcinslerim bile yeteneklerini saklayamaz oldular!
AB’den ‘Reformlar yavaşladı’ mesajı gelmiş.
Kusura bakmasınlar Fransa’daki olağanüstü hal yasasını seyre daldık da...
Arınç, ‘Türban çağdaştır’ demiş.
Bu biraz ‘Kendin pişir kendin ye’ gibi oldu. Önce ‘çağın koşulları’ yarat, sonra türban ‘çağdaş’ olsun otomatikman!