Allah AB’siz bırakmasın!

ASRIN komedisi olur herhalde... Yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmişken AB diye bir şeyin kalmaması...

Hani kaplumbağa ailesi pikniğe gitmeye karar vermiş. Sepeti hazırlayıp yola çıkmışlar da o ünlü yavaşlıklarıyla uygun yer araya baka giderken aradan 100 yıl geçmiş... Tam pikniğe uygun yer bulmuşlarken sepeti evde unuttuklarının farkına varmışlar hani... Uysa da uymasa da, bu fıkra mı ne olduğu belli olmayan şey geldi aklıma.

Neyse...

AB bizi hizaya getirmeye çalışırken kendinin hizaya girme durumu çıktı ortaya. Fransa AB Anayasası’nı reddetti.

Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste!

Reddedilmek, beğenilmemek, istenmemek neymiş görsünler!

Fakat AB’nin biz girene kadar yok olması veya gücünü kaybetmesi kesin olsa ya da bizi asla ve asla oraya almayacakları gün gibi aşikár olsa bile yine de o hedef için uğraşmamızdan yanayım ben.

Yok, bu vesileyle Türkiye’nin çağdaşlığa doğru adımlar atıyor olmasından falan değil... Siyasileri düşündüğümden. Zira AB’nin hayatımızdan çıkması demek, büyüklerimizin sudan çıkmış balığa dönmesi demek!

İşsiz güçsüz kalacaklar bir kere...

Senelerdir AB için temasta bulunuyorlar. Çıkarın bu temasları, ortada anlatacakları, övünecekleri, malzeme yapacakları bir şey kalmıyor.

Allah korusun öyle bir şey olduğunda Erdoğan’ı zor zaptedersiniz. Alışmış kudurmuştan beterdir. Temassız yaşayamaz. Derhal girilecek başka bir kuruluş bulmak lazım. Onu da pat diye nasıl bulacaksınız... AB’yi bulmuşuz bir kere, oyalanıp gidiyoruz işte!

*

Basın ise tam tersine daha çok çalışmak zorunda kalacak AB’ye bir şey olursa...

Şimdiki halde günde on-on beş AB haberi garanti. Heyetler geliyor, heyetler gidiyor; bizimkiler temasa gidip geliyorlar, imzalar atılıyor, demeçler veriliyor, liderler toplanıyor, aile fotoğrafları çektiriliyor, müzakereler yapılıyor, tarihler alınıyor veriliyor, vs.

Atın bunları!

Yerine başka şeyler koyacaksınız elbet. Boş çıkacak hali yok gazetelerin.

Ben bile bugün başka konu aramak durumunda kalacaktım AB olmasa...

Hani insanı depresyona iten başlıca nedenleri sıralar psikiyatrlar... Bir yakının ölümü, boşanma, işten kovulma falan... Bu AB’nin yok olması da listenin başlarında araya bir yere sıkıştırılmalı mutlaka!

MIŞ-MUŞ

Deniz Baykal, ‘Namaz da kılarım, Atatürk’ü de severim’ demiş.

Hatta Tuğba Özay’ı üye de yapar.

*

Erdoğan, ‘Avrupa, ABD işsizliği halledemedi ki ben halledeyim’ demiş.

‘Elle gelen düğün bayram’ diyeceğiz demek...

*

Aysun Kayacı yeni aşkıyla ilgili ‘Sanki derin bir uykudan uyandım’ demiş.

O da hepimiz gibi uyuya uyana yuvarlanıp gidecek işte!
Yazarın Tüm Yazıları