Paylaş
“Ödev fazlalığının farkındayız. Bir düzenlemeye gideceğiz.”
Öğrencilerin ve ailelerin çoğu da bundan şikayetçi.
MEB’in, okulların ve öğretmenlerin bu konuyu mutlaka çözmesi gerekir. Ama nasıl?
ÖDEVE HARCANAN ZAMAN
Türkiye’de ödeve harcanan zaman PISA verilerine göre dünya ortalamasının altında; TIMSS verilerine göre, dünya’da beşinci sırada. Ancak bu önemli değil.
Önemli olan şu: ödev gerçekten işe yarıyor mu?
Aşağıda PISA raporundan aldığım bir tablo var. Görüldüğü üzere, Türkiye’de ödeve harcanan zaman ile öğrenme arasındaki ilişki negatif.
Yanlış okumadınız. İlişki negatif.
Yani, ödev yapan çocuk daha az öğreniyor.
Bu konuda Türkiye, dünya sıralamasında ikinci (Raporu orjinal dili İngilizce’de yayımlıyorum).
TIMSS RAPORU
Bu sonuç yanlış olabilir mi diye TIMSS raporuna baktım. Aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere, matematik alanında da sonuç aynı.
Ödeve daha çok zaman harcayan çocukların, puanları daha düşük. 3 saatten fazla ödev yapanların puanı ortalamada 440; 3 saatten az ödev yapanların puanı ortalamada 459.
FARKLILAŞTIRILMIŞ ÖDEV
Daha da vahim bir tablo var. Sarı noktalar sosyo-ekonomik duruma üst seviyede olan, kırmızı noktalar alt seviyede olan öğrencileri gösteriyor.
Görüldüğü üzere, eğitimde çok iyi olan ülkelerde, üst grup ödeve daha çok zaman harcarken; bizde iki grup ödeve aynı zamanı harcıyor.
Neden?
Çünkü o ülkelerde, farklılaştırılmış ödev veriliyor. Bilişsel becerisi yüksek çocuğa daha zorlayıcı, araştırma ödevleri veriliyor. Ama bizde her çocuğa aynı seviyede aynı tür ödev veriliyor.
Seviyesi yüksek olanlar sıkılıyor, düşük olanlar dersten soğuyor.
ÖDEV VE ÖĞRENME
Peki, bizde ödevle öğrenme arasındaki ilişki neden negatif?
Çünkü ödevler öğrenmeyi sağlamıyor.
Bizde öğrenme değil, tekrar ödevleri veriliyor.
Ödevler keşfetmeyi değil, tam tersi, ezberi ve al-yapıştırı sağlıyor. Çocuklar sıkılıyor.
ÖĞRETMENİN NİYETİ
Dahası çoğu zaman ödevler çocuğun öğrenmesi için verilmiyor. Bunu nereden biliyoruz?
Çünkü ödevlere geribildirim verilmiyor. Sadece kontrol ediliyor. Aynı ödeve tekrar dönülmüyor. Bu, bir müzisyenin bir parçayı sadece bir kere denemesine benzer.
Halbuki bir sanatçı parçaya çalışır, onu çalar, geribildirim alır, tekrar çalışır. Bizde ödevler bu mantıkla verilmiyor. Ödevler de beceri odaklı olup, aynı mantıkla verilmelidir.
ÖDEV KONTROLÜ
Zaten çoğu ödev kontrol bile edilmiyor. Öğrenme amaçlı verilseydi, mutlaka kontrol edilir ve geribildirim verilirdi.
Peki öyleyse, neden ödev veriliyor? Çocuğu ev ortamında da kontrol etmek için.
Çoğu öğretmen diyor ki, “Çocuklara ödev vermezsen evde çalışmazlar.” Doğru, çoğu çocuk çalışmaz.
Ancak çocuğu çalıştırmanın yöntemi, ödev gibi kontrol araçlarını kullanmak değil; iç motivasyonu ve merakı arttırmaktır.
Kısacası, bizdeki ödevler araştırma ve keşfetme ödevi olmadığı için öğrenmeyi sağlamıyor. Tam tersi çocukları öğrenmeden soğutuyor. Bundan dolayı ilişki negatif çıkıyor.
Zaten veriler de bunu destekliyor.
Onun için en kısa zamanda iç motivasyona ve meraka dayalı bir eğitim sistemi benimsenmeli.
Zaten bu durumda çocuğa ödev verilmese de çocuk evde öğrenmek için çalışmalar yapar. Kendini tutamaz.
Paylaş