Paylaş
Kızma, bağırma, küsme, söylenme veya düşünme köşeleri de cezadır.
Acaba bu tür cezalar çocuğa nasıl zarar verir?
ARAŞTIRMA
Bunun yanıtı ceza ile alakası olmayan bir araştırmada gizli.
Duke Üniversitesi’nden Mark Leary, diyet yapan bir grup kadını laboratuvara davet ediyor. Onların diyeti bozup, tatlı yemesini istiyor.
Kadınlar tatlıları yedikten sonra, bir gruba “Diyetinizi bozdunuz. Diyeti bozmak iyi bir şey değildir.” diyerek, onları suçlu hissettiriyor.
Diğer gruba “İnsanların diyeti bozması normaldir” diyerek, suçlu hissettirmiyor.
SUÇLULUK VE YEMEK
Deneyin ikinci bölümünde masanın üstüne üç ayrı tatlı koyuyor. Kadınlardan tatlıların tadına bakıp, puan vermesini istiyor.
“İstediğiniz kadar yiyebilirsiniz”, diyor.
Acaba hangi grup puanlama işlemi için daha çok tatlı yemiştir?
Suçlu hissettirilen grup tam üç kat daha fazla tatlı yiyor. Neden acaba?
SUÇLULUK VE KEYİF
İnsanlar, suçlu hissettikleri an; suçun yarattığı olumsuz duygudan kurtulmanın yolunu arar. Kendini iyi hissettirecek şeyler yapar.
Diyeti bozan kadınlar kötü hissediyor ve iyi hissetmek için daha çok yemek yiyor.
Aynen depresyondaki bazı kişilerin sürekli yemek yemesi gibi.
CEZA VE KÖTÜ HİSSETME
Aynı mantıkla her ceza, çocuğu kötü hissettirir.
Kötü hisseden bir çocuk da kendini iyi hissettirecek ve ona keyif verecek işleri yapar.
İnternete, oyunlara, telefona veya bilgisayara yönelir.
Ceza ve kötü hissettirme evde sürekli oluyorsa, internet ve oyun bağımlılığı başlar.
Ödev yapmadığı için ceza alan çocuk, ödev yapacaksa da yapmak istemez. Çünkü ödev, onun için zaten sıkıcıdır. Sıkıcılıktan hemen uzaklaşıp, internete yönelir.
Peki, kötü hisseden her çocuk böyle mi yapar?
DUYGU YÖNETİMİ
Hayır. Bazı çocuklar dışsal bir objeye yönelmeden, kendi kendilerine olumsuz duygularını yönetebilir. Keyif veren dış objelere bağımlı olmaz.
Peki, hangi çocukların duygu yönetimi daha iyi olur?
İşin enteresan ve paradoksal tarafı da bu: ceza almayan çocukların.
Tam bir kısır döngü var.
Sürekli ceza alan ve kötü hisseden çocuk, duygusunu yönetmeyi öğrenemiyor.
Öğrenemedikçe de iyi hissetmek için internet ve oyun bağımlılıkları geliştiriyor.
Ceza, duygu yönetimini neden öğretmiyor?
CEZA ALMAYAN ÇOCUKLAR
Nasıl öğretsin ki?
Ceza veren aile, çocuğun duygusunu dinleyip, kendisini ifade etmesine izin vermiyor. Ona rehberlik yapıp, sorunu çözmesine yardımcı olmuyor.
Tam tersi onu bastırıyor. Çocuk duygularını söyleyemiyor. Duygularına karşılık ve sorununa çözüm bulamıyor.
Hele şu düşünme köşeleri yok mu? Tam intihar köşeleri. Aile çocuğunu resmen terk ediyor ve duygusunu ifade etmesine izin vermiyor. Peki, aile ne yapmalı?
DİNLEME VE REHBERLİK
Ortada olumsuz bir durum varsa, çocuğa ceza vermeden, güvenli ve sevgi ortamında onun duygusu dinlenmeli. Ona rehberlik yapılmalı.
Çocuk kendi duygusunu ifade edip, kabul görmedikçe, duygusunu yönetemez.
SEVGİ ORTAMI
Sonuç olarak, bir çocuğa yapılacak en büyük zarar; ceza ve benzeri kontrol yöntemleriyle onu suçlu hissettirmektir.
Ceza çocukta hem suçluluk duygusu oluşturur hem de duygu yönetimini zayıflatır.
Kötü hisseden çocuk da keyif veren objelere yönelir.
Evdeki ceza ve yargı ortamını düzeltirseniz, çocuktaki sorunlar da düzelmeye başlayacaktır.
Instagram/dr.ozgurbolat
Paylaş