Paylaş
Nasıl mı?
SEVGİ VE BİREY OLMA SÜRECİ
Basitçe ifade etmek gerekirse, sağlıklı bir anne-çocuk ilişkisinde çocuk güvenli olarak anneye bağlanıyor ve bu bağlanma gerçekleştikten sonra, ayrılma süreci başlıyor. Yani anne, bu güvenli ilişki içerisinde, çocuğun kendisi (birey) olmasına izin veriyor.
Bu süreci sorunsuz yaşayan çocuklar, mutlu bireyler olarak büyüyor. Ama süreç birçok safhada sekteye uğrayabiliyor.
Bu durumda da kişide “Ben, ben olduğum için değerli değilim” düşüncesi oluşuyor.
Yani farklı formlarda ‘değersizlik’ inancı başlıyor. Peki kişi bu değersizlik inancıyla nasıl baş ediyor?
DEĞERSİZLİKTEN KURTULMA
Ün, başarı, para veya mevki peşinden koşarak (tabii ki farklı birçok mekanizma var).
Bunlara kısaca ‘imaj’ diyebiliriz. Kişi, özünden/kimliğinden bağımsız olarak ünlü, başarılı, güçlü veya zengin ‘imajı’
oluşturuyor.
Bu imajları elde ettikçe değerli hissediyor ve mutlu oluyor ama mutlu olmak için sürekli başarmak/ünlü olmak zorunda.
Ünün ve başarının gitme ihtimali olduğu için ve bu durumda değersiz hissedecekleri için ‘kaygılı bir hayat’ sürüyor.
Kısacası, kendi özleriyle değil de imajlarıyla kabul görenlerin ödediği ilk bedel, kaygılı bir yaşam oluyor.
Peki değersizlik inancı olan bir kişi, başarıya ulaştıktan sonra kendi özleriyle değerli hissetmeyi öğrenebilir mi?
Dinamiğin farkında değilse ve/veya destek almazsa muhtemelen hayır. Neden mi?
GEÇİCİ ÇÖZÜMLER
Kaygılı bir insan, anda kalamaz. Kişi bu sorununu sürekli kumar ile çözmeye çalışırsa, kısa vadede anda kalabilir ve rahatlayabilir ama bir süre sonra, kumarın kendisi sorun olmaya başlar. Kişi kumarbaz olur.
Hayatı çok stresli olan bir kişi, stresini sürekli alkol ile çözmeye çalışırsa kısa vadede rahatlayabilir ama daha sonra alkolün kendisi sorun olmaya başlar. Kişi alkolik olur.
Finansal planlaması zayıf olan bir kişi, para sorununu sürekli borç ile çözmeye çalışırsa rahatlar ama finansal planlamayı öğrenmezse, bir süre sonra borçların kendisi sorun olmaya başlar. Kişi iflas eder. Yani geçici çözümler sürekli kullanılırsa bir süre sonra kendisi sorun olur.
Aynı şekilde bir kişi başarı ve ünle değerli hissedebilir ama sonra başarının ve ünün kendisin sorun olmaya başlar. Nasıl mı?
KENDİNDEN UZAKLAŞMA
Özüyle değil de imajıyla (başarı, statü, para, mevki) kabul gören kişi, kabulünü devam ettirmek için (farkında olmadan) imajını ön planda, özünü arka planda tutar.
Bu mekanizma uzun süre devam ederse, öz o kadar gerilere itilir ve o kadar derinlere gömülür ki bir süre sonra kişinin kendisine bile görünmez olur.
O kadar görünmez olur ki sadece dostlarının yanında kendisi olabilen (özde olmak) bu kişiler, orada bile zorlanmaya başlar. İmaj ile öz arasındaki ayrımı yapamaz olur.
Bu durumda özü için onlara yaklaşanların bile imajı için yaklaştığını zanneder.
Bir süre sonra bu kişiler ‘özde olmayı’ unutmaya başlar. Özde olmayan kişi de sevgi alamaz ve sevgi veremez. Sağlıklı güven ilişkisi kuramaz. Varoluşçu korkular (anlamsızlık, boşluk, yalnızlık vs) oluşmaya başlar.
ÖZDE OLMAK
Tabii ki bazı ender anlarda bu kişiler özlerine ulaşıp özde olmayı başarabilir ama bu durumda kaygı başlar. Çünkü imajlarıyla kabulleri o kadar kemikleşmiştir ki imajını bırakıp özüyle kabul görmeyi denemek büyük bir
risk oluşturur. (Aynı başarılı şirketlerin, normal iş yapma şekillerini bırakıp, inovasyon yapmaya korkması gibi.)
Bu kişiler şöyle düşünür: “Özümü ortaya çıkartırsam ve insanlar bu durumda beni sevmezse, o zaman elimde hiçbir şey kalmaz. Dahası artık beni imajımdan dolayı da sevmeyi bırakırlar çünkü (değersiz olduğunu düşündükleri) özümü açık etmiş oldum.”
Onun için özde olmak risk oluşturur ve bu riski çoğu zaman almazlar.
Kısacası, imaj geçici olarak kişiye değerli hissettirse de, kişiyi kendine yabancılaştırdığı için uzun vadede kendisi sorun olur.
Kişi özüne uzaklaşır ve yalnızlaşır. Peki ne yapmak gerekir?
FARKINDALIK
İlk olarak bu dinamiğin ve bu ‘dinamiğin nasıl oluştuğunun’ farkına varmak gerekiyor. Daha sonra küçük ve risksiz ortamlarda, bu kişilerin diğer insanlarla imajlarıyla değil, özleriyle ilişki kurmaları ve sonucu görmeleri gerekiyor.
Çoğu durumda kişiler özleriyle daha çok sevilir (bunu başka bir yazıda ele alacağım).
Bu süreçte terapi de çok yararlı olacaktır. Kişi özüyle tekrar tanışınca, imajın hapishanesinden kurtulup huzurlu, coşkulu bir yaşam sürmeye başlayacaktır.
NOT: Her ün veya başarı, tabii ki yaralar sonucunda oluşan bir mekanizma değildir. Benim ‘mutluluk odaklı başarı’ veya ‘sağlıklı başarı’ dediğim bir kavram var. Onu daha öne yazmıştım ama başka bir yazımda daha detaylı yazacağım.
Paylaş