Paylaş
Ben de trafikten kurtulmak için alternatif bir yol kullanacak zannettim. Ama öyle yapmadı.
Boş olan sol şeritten yarım kilometre kadar gitti ve sağa dönmek için bekleyen arabaların bulunduğu sağ şeride girmeye çalıştı.
Ben de “Neden sağ şeritte kalıp beklemediniz?” diye sordum.
“Beyefendi bekleseydik, buraya 20 dakikada anca gelirdik,” dedi.
“Peki bekleyen sürücülere ayıp olmadı mı?” dedim.
“Ayıp oldu ama herkes yapıyor zaten.” dedi.
Taksici ayıp olduğunu bilmesine rağmen, doğru olmayan bu hareketi neden yaptı? Herkesin ahlaksız bir şeyi yapıyor olması, bize onu yapma hakkı verir mi? Bu düşüncenin altında yatan gizli dinamik ne?
DUYGUNUN ETKİSİ
Her davranışımızın altında o davranışa yön veren bir duygu var aslında. O duyguları ne kadar iyi yönetirsek, o kadar sağlıklı davranış sergiliyoruz.
Ama duygusal gelişimi zayıf olan insanlar olumsuz duygularını yönetemiyor. Onun için bu duyguları yaratacak durumlardan kaçıyor ya da bu duyguları yaşayınca öfke, saldırganlık, sessiz kalma gibi tepkilerle bu olumsuz duyguları örtüyor.
Taksici sıranın önüne geçmezse ama başka birileri geçerse, kendini aptal hissedecek. Bir türlü aşağılanma durumu. Bu olumsuz duyguyu yaşamak istemiyor. Çünkü bu duygu ile başa çıkacak duygusal olgunluğu yok.
Ama sıranın önüne geçerse, başarı duygusu hissedecek. (Bizim sistemimiz bu kişileri cezalandırmadığı için bedel de ödemeyecek. Taksiye binen kişi de onaylayacak.)
Hak yediği için kötü hissedebilir ama onu da çok kolay rasyonelleştirebilir: Herkes yapıyor. İşte bu yüzden toplumumuzda sürekli ahlak dışı davranışlar görüyoruz. Bunun çözümü küçük yaşta çocuklara duygu yönetimini öğretmekte gizli.
Duygu yönetimi hemen hemen her davranışımızı etkiliyor.
DİĞER DAVRANIŞLAR
Yalan söyleyen çocuk, aslında kendini “küçük düşürecek” bir şeyi saklamak için yalan söylüyor.
Kopya çeken çocuk, aslında bunu düşük notun getireceği “utançtan” kaçınmak için yapıyor.
Kavga eden çocuk, aslında öfkesi ile “kendisiyle ilgili şüphesini” örtmek ya da “onay görme” ihtiyacını karşılamak için yapıyor.
Arkadaşlarına uyup zararlı şeyler yapan çocuk, aslında bunu arkadaşları tarafından “kabul görmek” için yapıyor. Duygu yönetimi bu kadar önemli.
Kötü not almanın, değersiz olmak anlamına gelmeyeceğini çocuk bilirse, hem ahlaklı olur hem mutlu.
Öyleyse aileler, çocuklarına duygu yönetimini nasıl öğretecek?
DUYGUSAL GELİŞİM NASIL SAĞLANIR?
Duygusal gelişimin özünde, çocuğun kendini değerli hissetmesi var.
Aileler bunu birçok şekilde sağlayabilir ama sanırım en önemlisi çocukların kişiliğini eleştirmeden, onunla prensip odaklı öğrenme yolculuğuna çıkmak .
ELEŞTİRİ
Çocuğunu sürekli eleştiren aile, çocukta değersizlik duygusu yaratıyor.
Sürekli eleştirilen çocuk “Sanırım bende bir bozukluk var.” diyor ve hayatını utanç duygusunu içinde geçiriyor. Kendinden utanan bir kişiden duygusal olgunluk bekleyemeyiz.
Öbür taraftan da eleştirmeden gelişim olmaz. Onun için de çocuğun kişiliğini asla eleştirmemek ama yanlışları ile ilgili bilgilendirici geri bildirim vermek gerekiyor.
HATA YAPMANIN ÖNEMİ
Daha da önemlisi çocukla birlikte hataları ve yanlışları analiz etmek gerekiyor. (Tabii bizim hata olarak gördüğümüzü çocuk görmeyebilir.)
Hata yapmanın doğal olduğunu ve hatalardan öğrenebileceğimizi çocuklara öğrettiğimiz zaman, çocuk “Bende sorun yok ama bazen hatalar yapabilirim ve ben bu hatayı düzeltebilirim.” diyor. Böylece hata yapmak ile değerli hissetme arasında bağ olmadığını çocuklara göstermiş oluyoruz.
PRENSİPLERE BAĞLAMAK
Her davranışı bir prensibe bağlamak gerekiyor.
“Yere çöp atma, ayıp derseniz.” dış referanslı bir çocuk yetiştirmiş oluruz. Çocuk da kimse görmezse yapabilirim, der. Ne hissedeceğimizin diğer insanlara bağlı olduğu bir yapı ne kadar sağlıksız değil mi?
Ama çöp atma eylemini çevreyi temiz tumaya ve çevreye saygıya bağlarsak, bir tutarlılık yaratmış oluruz. Tutarlılık her zaman çocuğa güven verir.
AHLAKLI VE MUTLU BİR YAŞAM
Amacımız, hareket noktası değerleri/prensipleri olan çocuklar yetiştirmek. Bunu da sadece çocuklarımızı eleştirmeden, onlara prensip odaklı bir yaşam sunarak ve onlar ile bir öğrenme yolculuğuna çıkarak yapabiliriz.
O zaman çocuklara kendi duygularını yönetme gücü vermiş oluruz. Bu durumda da ahlaksız insanların sayısı azalır, değerleri olan mutlu insanların sayısı artar.
NOT
25 Mayıs Cumartesi günü saat 10:00’da Maltepe Kaymakamlığının desteğiyle yapılan 4. Öğretmen Liderliği Kongresi’ne tüm eğitimciler davetlidir.
4. yılında projeye katılan 96 yeni öğretmenimiz bir yıldır üzerinde çalıştıkları liderlik projelerini Medeniyet Üniversitesi’nin salonlarında sunacak ve materyallarını paylaşacaktır.
Paylaş