Küçüklüğünden beri oğluma benim de babasının da çalıştığını ve yaşamamız için para kazandığımızı anlatıyorum. Çocukların paranın nereden ve nasıl geldiğini, emek ve çalışma karşılığında kazanıldığını anlamaları önemli. Para vererek alışveriş yaptığımızı ya da sinema, tiyatro bileti aldığımızı fark ettiği ilk zamanlarda paranın madeni ve kâğıt para olarak ikiye ayrıldığını ve parayı kaybetmemek için hep cüzdanda taşıdığımızı anlattım.
Sayıları öğrendikten sonra da market alışverişlerinde satın aldığımız meyve, sebze veya temizlik malzemelerinin kaç lira olduğunu ara ara oğluma da sordum. Bunu bir oyun haline bile getirdik. “Bir kilo elma kaç lira? Peki biz üç kilo alırsak ne kadar ödeyeceğiz?” diye sorarak hem parayı öğrenme hem de çarpım tablosu çalışma şansımız oldu. Kendi başına yaptığı alışverişlerde de (örneğin okuldaki kermesten alışveriş ya da kitapçıdan kitap alma) istediği şeyin fiyatına bakarak alıp alamayacağını hesaplamasını, parası almaya yetiyorsa para üstünü alıp kontrol etmesini söylüyoruz.
Para konusunda doğruyu söyleyin
Çocuklar gördüklerini istemek konusunda özgürler. Alışveriş sırasında beğendiklerini gösterip “Bunu istiyorum, bunu alabilir miyiz?” diye sorduklarında tutturmalarının önüne geçmek için pek çok ebeveyn “Paramız yok, alamayız” demeyi tercih ediyor. Bu geçici çözümü oğlumla ilişkim için doğru bulmuyorum. Başka şeylere para harcadığımı görüp paramız olduğunu anlayabilir ve onun isteklerini önemsemediğimizi düşünüp kendini değersiz hissedebilir. Ben doğruyu söylemekten yanayım.
Evden ne alacağımızı kararlaştırarak çıkıyoruz, her zaman olmasa da bu yöntem son dakika isteklerinin önüne geçebiliyor. Eğer istediği şey bütçemi aşıyorsa bunu ona sessizce söyleyip alternatif sunmayı deniyorum. Daha uygun fiyatlı bir alternatif yoksa ve bütçemi aşıyorsam “Bunu alabiliriz, ancak bunu alırsak sonrasındaki yemek, sinema vb. programımızı ertelememiz gerekecek, tercih senin” diyorum. Çoğu zaman birlikte vakit geçirmeyi tercih ettiği için mutluyum.
Satın almak yerine birlikte üretin
Bizler çocukken bu kadar çeşit oyuncak, kıyafet ya da teknolojik ürünler yoktu. Babamın yurtdışı iş seyahatlerinden getirdiği bebeklerle oynamaya kıyamazdım eskimesinler diye. Şimdi her şeye çok kolay ulaşabiliyoruz. Ailemizin küçükken bize alamadıklarını, özenip sahip olamadıklarımızı çocuklarımıza almak istiyoruz. Burada duruyorum, anne olarak kendime şu soruyu soruyorum: “Bu oğlumun isteği ya da ihtiyacı mı? Yoksa ben mi bunu istiyorum?” Soruya dürüstçe yanıt verdiğim pek çok zaman mağazadan hiçbir şey almadan, elim boş çıkabiliyorum.
‘Biriktir, destek olalım’ yöntemini uygulayın
Mavi yolculuk teknesine biner binmez ateşimiz ölçüldü, sağlığımızla ilgili formlar dolduruldu ve mürettebattan teknenin hijyen kurallarını dinledik. Öğle saatlerinde Bodrum’dan demir alıp antik kent Knidos’a doğru yola çıktık. Kaptan 20 dakika sonra Adaboğazı’nda yüzmemiz için kısa bir mola verdi. Karayel estiği için deniz dalgalıydı. Yolun bir kısmında yelkenler de açıldı. Dalgalı deniz midemi bulandırmasın diye kamaraya inmedim, pruvada oturmayı tercih ettim. Yaklaşık iki buçuk saat sonra Knidos’a vardık. Karya dönemi şehri Knidos, bilim, mimari ve sanatta oldukça ileri bir kentmiş. Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos’un da burada yaşadığı söyleniyor. Zodyak botla karaya çıkıp günbatımını izledik. Manzara tek kelimeyle muhteşem...
İkinci gün kahvaltıdan sonra Palamutbükü’ne doğru yola çıktık;buradan İnceburun’a, oradan da geceyi geçirmek için demir atacağımız Aktur’a gittik. Çocuklar yol boyunca boyama yaptı ve tabletten film izledi. Teknede internet sınırlı ve kotası dolunca ek ücret ödüyorsunuz. Eğer çocuğunuz film izlemek istiyorsa tekneye binmeden internet paketinizi kontrol etmenizde fayda var. Teknede üçüncü gün Dirsekbükü’nde denize girdik. Öğleden sonra Datça’ya veda edip Marmaris, Bozburun’a vardık. Akşamüzeri, çocukları teknede bırakıp Bozburun Yat Kulübü’ne uğradık. Burada gündüz denize girebilir, öğlen ve akşam yemeği yiyebilirsiniz.
Evde çok fazla vakit geçirdiğimiz günlerde oğlumun dağılmış oyuncakları üstüme üstüme gelmeye başladı. Japon toplama ve düzenleme sanatının ustası Marie Kondo’nun önerdikleriyle Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus’un minimalizm üzerine yazdıkları blog’ları ve kitapları okumuş biri olarak kolları sıvadım. vde çok fazla vakit geçirdiğimiz günlerde oğlumun dağılmış oyuncakları üstüme üstüme gelmeye başladı. Japon toplama ve düzenleme sanatının ustası Marie Kondo’nun önerdikleriyle Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus’un minimalizm üzerine yazdıkları blog’ları ve kitapları okumuş biri olarak kolları sıvadım. Mutfaktan banyoya, yatak odasına evin her tarafında kullanılmayan, ihtiyaç duymadığımız eşyayı ayırdım. Sıra oğlumun odası ve eşyasına gelinceyse şunları yaptım...
Eşyasını gizli-saklı vermeyinEşyasını azaltmadan önce neleri, neden saklamak istediği üzerine konuştuk. Eşyasını ondan izinsiz, gizli-saklı vermeye niyetim yoktu. Oynamadığı oyuncakları ihtiyacı olan çocuklara verme konusunda istekliydi. Oyuncak ve eşyasını ‘verilecekler’, ‘satılacaklar’ ve ‘hatıra olarak saklanacaklar’ olarak üç gruba ayırdık.
İhtiyaç ayrı, istek ayrıPek çok ebeveyn, üzerinde satın alma baskısı hissediyor. Bazı aileler her şeyi alınca kimileri alamadıklarının çocuklarını mahrum bırakacağını düşünüyor. En iyiyi sağlama düşüncesi, çocukken sahip olamadıklarının üzüntüsü aileleri daha çok şey almaya itiyor. Biz bu süreci ihtiyaç ve istek listesi yaparak çözüyoruz. İhtiyaçlar en kısa sürede alınırken istekler zamana yayılıyor.
Satın değil ödünç al
Eğer belirli bir süre ya da tek bir sefer için bir şeye ihtiyaç duyarsak satın almadan önce aile ve arkadaş çevremize soruyoruz. Her sene boyları uzuyor ve sadece bir hafta giyeceği eşya dolapta çok yer kaplıyor. Örneğin, geçen yıl kayak montu ve pantolonunu kuzeninden ödünç aldı. O parayı da ailece müzikal seyretmek için harcadık.
Yeni oyuncak gelirse eskisi gider
Oyuncaklar için plastik, kapaklı kutular aldım. Oyuncakları gruplara ayırdık, kutulara yerleştirdik. Böylece onları nereye koyacağını ve odasını nasıl toplayacağını da öğrendi. Yeni bir oyuncağın gelmesi için kutudan artık oynanmayan bazı oyuncakların gitmesi gerekiyor. Bu şekilde hem odayı temizlemek kısa sürüyor hem de çocuklar yaratıcı oyunlar için daha fazla ilham bulabiliyor.
Resimleri duvarda sergiliyoruz
Bebeklerin doğumdan itibaren araçta güvenli yolculuk yapabilmeleri için ana kucağı dediğimiz kemerle sıkı bir şekilde bağlanan bebek koltuğunda oturmaları gerekiyor. Daha büyük çocuklar içinse uluslararası standartlara uygunluğunu gösteren E4 damgası taşıyan, kendinden çocuk kemerleri ve ISOFIX bağlantısı olan, çocuğunuzun yaş ve kilosuna uygun koltukları tercih edin. Eğer çocuğunuzun başı koltuğa oturduğunda koltuğun üstünü geçiyorsa, artık o koltuğu değiştirme zamanı gelmiş demektir. 8 yaşından sonra çocuklar ‘booster’ denilen yükseltici koltuk da kullanabiliyor. Bu koltukta kemerin güvenli şekilde bağlanması önemli...
Çocukların güvenliği için 12 yaşına kadar arka koltukta oturmaları gerekiyor. Uzmanlar, çocuk koltuğu yerine kucakta ya da ön koltukta oturan bebek ve çocukların çarpma anında kucaktan fırlamasını engellemenin neredeyse imkânsız olduğunu söylüyor.
Yüz kez aynı şarkıyı dinlemeyin
Eğer ‘Arkadaşım Eşek’ ya da ‘Ali Baba’nın Bir Çiftliği Var’ şarkılarını yüzlerce kez dinlemek istemiyorsanız kendi müzik listenizi oluşturun.
Biz Spotify uygulaması kullanıyoruz ve yola çıkmadan oğlumun sevdiği tüm şarkıları bir dosya halinde listeliyoruz. Uyku saatleri için ninniler, yolda eğlenmek ve eşlik etmek için hareketli şarkılar var listemizde. Storytel uygulamasıyla da pek çok çocuk kitabını dinleyebilirsiniz. Selma Ergeç’in sesinden Can Göknil, Doğan Gündüz gibi sevilen yazarları dinlemek oldukça keyifli. Harry Potter kitaplarını da dinleyebileceğinizi biliyor muydunuz?
Evde geçirilen günlerde pek çok kişi dolaplarını düzenledi, temizlik yaptı. Oğlumun dolabını toplarken ona artık küçük gelen kıyafetleri ve ayakkabıları ayırdım. Bunları oğlumun kuzenlerine gönderdik. Bizim gibi dolap düzenlemesi yapmış olan diğer aile üyeleri de küçülen kıyafetlerini bize gönderdi. Ailede kıyafet değiş tokuşu yapabileceğiniz herhangi biri yoksa arkadaş grubunuzla da bu fikri paylaşabilirsiniz. Sadece çocuk kıyafetleri için değil, eğer bebek bekliyorsanız hamile kıyafetlerini de ödünç alabilirsiniz. Arkadaşlarımla kurduğumuz anne grubumuzda hamile olan kişi doğum sonrasında bir hurca kullanılabilir durumdaki tüm hamile kıyafetlerini koymuş ve grupta bebek bekleyen diğer arkadaşımıza vermişti. Ayrı hurç yeni kıyafetler eklenerek birkaç yıl boyunca anne adayları arasında dolaştı.
Pijamalar kesilip şort oldu
Okulların uzaktan eğitimle devam edeceği ve çocukların okula gitmeyeceğini öğrendiğimde sene başında aldığımız okul formalarını ne yapacağımızı düşündüm. Bizim okulumuzun forması kışın eşofman altı, yazın şort ve üzerine de üç farklı renk tişörtten oluşuyor. Bu formalar seneye küçük gelecekti. Bu sebeple, evde olduğumuzda da yeni eşofman almak yerine oğluma bunları giydirdim. Bel kısmı olan ve boyu kısalan eşofmanları kestirip şort yaptırdım. Sonbaharda okullar açıldığında giyebilecek. Oğlumun kışın ve bahar aylarında giydiği ince koton pijama altlarını da şort olacak şekilde kestim. Şimdi yazlık pijama olarak giyiyor hepsini.
Sonbahar ve kış için indirimli alışveriş
Sezon indirimleri başladı. Ben de oğlumun en çok giydiği önden fermuarlı ve kapüşonlu sweatshirt’leri, eşofman altı, uzun kollu tişört, iç çamaşırı ve çorapları indirimden almaya başladım. Bunları önümüzdeki sonbahar ve kış aylarında giymesi için aldığımdan bir yaş veya bir beden büyük seçiyorum. Yaz indirimlerinden de önümüzdeki senenin bahar ve yaz ayları için alışveriş yapacağım. Oğlum için alışveriş yaptığım mağazaların sosyal medya hesaplarını takip ediyorum, indirimlerden bu şekilde haberdar oluyorum. Eğer bebek bezi, ıslak mendil vb. ürünler kullanıyorsanız bunları da market indirimlerinde toplu olarak alabilirsiniz. Ancak bebek bezini çok fazla depolamayın çünkü bebekler hızlı büyüyor ve bez numaraları değişiyor.
Kültür-sanat etkinliklerine bütçe ayırın
Oğlumla birlikte müze gezmeyi seviyoruz. Hem yeni şeyler öğrenmek ihem de birlikte zaman geçirmek için şahane. Müzelerin indirim günlerini ve ücretsiz ziyaretçi kabul eden günlerini takip ediyoruz. Çoğu müzede 12 yaş ve altı çocuklar için ücret alınmıyor. Müzelerin pek çoğu çocuklar için önceden kayıt yaptırmanız gereken ücretsiz etkinlikler de düzenliyor.
Oyuncak ve kitap değişim buluşmaları
Turizm Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda, COVID-19 pandemisinin havaalanlarında yayılımını önlemek amacıyla ‘Havaalanı Pandemi Tedbirleri ve Sertifikasyonu Genelgesi’ yayımlandı. Genelge maske kullanımı ve sosyal mesafe kurallarını tanımlıyor ve uygulanmasını zorunlu kılıyor. Eğer çocukla yolculuğa çıkıyorsanız sizin de mutlaka birtakım önlemler almanız gerekiyor.
Check-in’i evden halledin
Havalimanındaki temas oranınızı düşürmek için check-in işlemlerinizi mobil uygulama veya internet sitesi üzerinden yapın. İç hatlarda uçacaksanız, havalimanında bulunan kiosklardan temassız check-in işlemi de mümkün. Pek çok havaalanında, personelle yolcu arasında güvenli hizmet mesafesini korumak için siperlikler yerleştirilmiş. Eğer biniş kartınızı önceden aldıysanız, otomatik bagaj teslim istasyonları olan havalimanlarında temassız bagaj teslimi de yapabilirsiniz.
Havaalanına erken gidin
OKUYAY Platformu, Sivil Toplum Sektörü Ortaklıklar ve Ağlar Hibe Programı kapsamında Türkiye Yayıncılar Birliği’ne verilen hibeyle kurulan, ülkemizde okuma kültürünü desteklemeye çalışan bir platform. Geçen yıl uzun yıllardır Türkiye’de yapılmayan Okuma Kültürü Araştırması’nı yeniden yaptılar. Bu çalışmanın sonunda da belli bölgelerde okuma kültürünü yaygınlaştırma konusunda ilgi çekecek projelere destek verme kararı aldılar.
Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Koordinatörü ve OKUYAY Platformu Proje Koordinatörü Ebru Şenol, Ankara, Adana ve İstanbul’dan toplam 12 bin kişiye ulaşmayı hedefleyen dört farklı proje seçildiğini söylüyor.
1) ‘Sıradışı Meydan Okumalar’ (İstanbul)
Çalışmanın içeriğini proje koordinatörü Dr. Nilay Yılmaz şöyle anlatıyor: “‘Kitap her yerde ve her koşulda okunur’ ve ‘Okumak eğlencelidir’den yola çıkarak bir meydan okuma yarışması düzenliyoruz. Yarışmaya katılmak için sıradışı yerlerde okunan kitabın, kitabın içeriğine uygun şekilde fotoğrafının çekilmesi gerekiyor. Örneğin, deniz kenarında kendi yaptığınız bir denizaltıyı tutup ‘Denizler Altında Yirmi Bin Fersah’ kitabını okuyarak poz verebilirsiniz.
Katılım şartları: Fotoğrafları ekim sonuna dek yarışmanın internet sitesi ve Instagram hesabında belirtilen etiketlerle Instagram’da paylaşmanız gerekiyor. 0-6, 7-13, 14-18 ve 18+ yaş grubu, özel gün, öğretmen ve aile olmak üzere farklı kategoriler mevcut. Her hafta ‘haftanın en’leri belirlenecek. Meydan okumaya ve yarışmaya her hafta başka bir kitapla katılmak mümkün.
2) ‘Kütüphane Şehri’ (Ankara)
Kütüp-Anne Platformu kurucusu ve Kütüphane Şehri Projesi Koordinatörü Merve Yavuzdemir,
Ekrandan uzaklaşıp imece usulü yaşamı öğrensin
Adı: Oyun Kampta
Yaş grubu: 3-12, ailelerle birlikte.
Nerede: Bozburun Kocabahçe ve Fethiye Pastoral Vadi.
İçerik: Çocuklar bu kamplarda doğayı ve mucizelerini yakından tanırken sanat, müzik ve drama atölyelerine katılabilecek. Telefon, internet ya da televizyon olmayan kamplarda çocuklar dijital dünyadan uzak bir şekilde imece usulü yaşamayı deneyimleyebilecek. Kümesten yumurta almanın, doğa yürüyüşlerine çıkmanın, etraftan topladıkları malzemelerle yaratıcı çalışmalar yapmanın ve doğada vakit geçirmenin çocukların ilgisini çekeceğine eminim.