YENİ DÜŞÜN Dergisi’nin Kasım 1987 sayısında "Kuyudaki Taş" başlıklı bir yazı yayımlamıştım. "Yazar Kimdir? Gazeteci Kimdir?" konusunu ele aldığım bu yazı önce "Söz ve Yazı" (Varlık, 1993) adlı kitabımda yer almıştı. Şimdi "Yazmasam Olmazdı" (Doğan Kitap, 2004. s.55) adlı kitabımda okunabilir.
Bu yazıyı özellikle gazeteci kökenli "köşe yazarları"nın okumasını tavsiye ederim.
DÜNYA KİME DİYOR
Türkçede iki meslek kimliği, tutanın elinde kaldı. Birincisi, şarkıcıların, türkücülerin, dansözlerin, mankenlerin el koyduğu "sanatçı(lık)"; ikincisi ise gazetede yazı yazanların sahip çıktığı "yazar(lık)". Uygar dünya dillerinde sadece edebiyat (şiir, öykü, roman, deneme) alanında yazanlara yazar denir. İngilizcede işi iyice sağlama almak amacı ile edebiyat için yaratıcı yazarlık (creative writing) deyişi kullanılır.
Örneğin, Fransızcada gazetede yazı yazanların özel adları vardır. Başyazara "«editorialiste", makale yazana "r«edacteur", fıkra ya da köşe yazana "chroniqueur", tiyatro, müzik, sinema gibi özel konularda yazanlara "courri«eriste", eleştiriciye "critique", havadis yazana "nouvelliste", dedikodu yazana "«echitier", politika yazana "publiciste", röportajcıya "reporter" denir.
MAŞALLAH BİZDE HERKES
Maşallah bizde gazetede yazan herkese yazar deniliyor ve buna kimse itiraz etmiyor. Yirmi yıl önce bir "gazeteci-yazar" unvanı türetilmişti. Gazete yazılarını kitap halinde yayınlayanlara "gazeteci-yazar" deniliyordu. Yazımın başında sözünü ettiğim "Kuyudaki Taş" yazımı bu nedenle yazmıştım. Avrupa dillerinde "gazeteci-yazar" diye bir kavram yoktur. "Gazeteci ve yazar" vardır. Yani hem gazeteci hem de yazar özelliklerine sahip kişi: Oktay Akbal, İlhan Selçuk, Zülfü Livaneli, Ahmet Oktay, M.C.Anday, Yaşar Kemal, Mehmet Kemal, Çetin Altan...
Bizde herkes yazar. Gazetede yazı yazanlar kendilerine bir başka meslek sıfatı bulmalı. Ama buna itiraz edenler olacaktır. Oktay Akbal’ın, Yaşar Kemal’in, Zülfü Livaneli’nin sıfatını benim "yazıcı" ya da "yazman" dediğim dedikoducu(«echitier) için kullanmak aymazlık değil mi? Buna karşılık, "yazarlık"ın babamın malı olmadığı söylenecektir. Ama yanlış! Hürriyet Gazetesi’ndeki yerim babamın malı değildir, Hürriyet Gazetesi’ne aittir, ama "yazar" sıfatı yüzde yüz tapulu malımdır.
HÜRRİYET’TE’YAZICI’YIM
Roland Barthes, "Essais Critiques" adlı kitabında yer alan "Ecrivain et Ecrivant" ("Yazar ve Yazman") başlıklı yazısında, edebiyatı amaçlayan yazar ile dili basit bir araç sayan yazman arasındaki kesin ayrımı ortaya koyar. Yazıcılar ve yazmanlar fazla üzülmesinler, "çok satanlar"ın büyük bir çoğunluğu yazar değil yazmandır, yazıcıdır.
Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazılarım bir yazarın («ecrivain) değil bir "r«edacteur" ya da bir "chroniqueur"ün yazılarıdır. Yani Hürriyet Gazetesi’nde "yazar" değilim, "yazıcı"yım!
"Tarih yazıcısı" oluyor da "gazete yazıcısı" neden olmasın?Herkes sıfatına razı olmalı!