Kuru gürültü

GALİBA yayınlanmış 52 telif kitabım var. Bunların 21’i düzyazı yani nesir. Bu 21 kitaptan, edebiyat kuramıyla ilgili 6’sının dışında kalan kitapların yaklaşık sayfa tutarı 3 binin üzerinde.

Bu yazılarda cumhuriyeti, demokrasiyi, barışı, insan haklarını, azınlık haklarını savundum; bu sayfalarda ırkçı, azınlık düşmanı tek cümle, tek sözcük, tek sıfat yoktur. 70 ve 80’lerde, Yunanistan üzerine nesnel yazılar yazdığım için adımı Özdemiros İncedis’e çıkardılar. Yıllar önce sorduğum, ‘Neden bir Ermeni valimiz yok, neden bir Yahudi emniyet müdürümüz yok, neden bir Rum generalimiz yok?’ sorusu ancak yenilerde sorulur oldu. ‘Kürtler neden milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı oluyorlar?’ diye bir soru da sormadım.

SANKİ KAN DAVALARI VAR

Ama bir bölümü okurum, bazıları da arkadaşım olan insanların düzenledikleri ‘Ermeni Konferansı’nı eleştirdim, eleştirmeyi sürdüreceğim.

Çünkü, bir bölümünü solculukları döneminde 20’li-30’lu yaşlarında tanıdığım bu insanların Cumhuriyet rejimi ile sanki bir kan davaları var.

Cumhuriyet’in temel niteliklerine ve devrimlerine sahip çıkmalarını, savunmalarını bir yana bırakalım, saygı bile duymuyorlar.

Soyut bir demokrasi savunusu yaparken bilinçli bir inatla Cumhuriyet’i geçmişte demokrasi düşmanı, günümüzde demokrasinin en büyük engeli olarak gösteriyorlar.

Türdeş (mütecanis) bir topluluk değiller, onları bir araya getiren 1923 Cumhuriyeti’ne duydukları marazlı tepki.

Konuşmacılar arasında bulunan Taner Akçam’ın şaibeli geçmişi, yurtdışındaki yazı, söz ve eylemleri Ermeni Konferansı’nı düzenleyenleri, dahası konuşmacıları parantez içine aldığını düşünüyorum. Taner Akçam’ın konferansa katılmasını kabul edenlerin, onun yazı, söz ve eylemlerini onayladıklarını da düşünüyorum.

Taner Akçam, Dev-Yol’un ileri gelenlerindendi. Devrimci Gençlik dergisinin yazı işleri müdürü. Devrimci eylemleri yüzünden hapse giriyor. Nasıl bir devrimci olduğu bizi ilgilendirmez. 12 Mart 1977’de Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi’nden bir grup TİKKO sanığıyla birlikte kaçıyor. Daha sonra, aynı yıl Almanya’ya ulaşıyor. 1980’lerin başından itibaren arkadaşları ajan olduğundan kuşkulanmaya başlıyorlar.

Alman gizli servisinin adamları Tessa Hoffmann’ın ve Udo Steinbach’ın yanında, koruyucu kanatları altında ‘Ermeni Soykırımı’nı kabul eden ilk Türk’ olmak üzere ‘Ermeni Soykırımı’ konulu doktora yapıyor. Bu iddiaları basında, dergi ve kitaplarda okudum.

AKÇAM’IN KİTABINI KİM YAYINLADI

Bunlar, sanmam ama, iftira da olabilir. Ama benim bu konuda zihnimi kurcalayan bir soru var: Taner Akçam’ın, Ermeni soykırımı konusunda yazdığı kitap, neden herhangi bir yayınevinde yayınlamadı da Kanada’da bulunan Ermeni Zoryan Vakfı tarafından yayınladı? Zoryan Vakfı, fanatik bir Ermeni kuruluşu; soykırım konusunda çalışma ve doktora yapanlara burs veriyor, kitaplarını yayınlıyor.

Benim sorduğum bu soruyu Murat Belge, Baskın Oran, Hrant Dink, Halil Berktay, Tosun Terzioğlu, Aydın Uğur kendilerine neden sormuyorlar?
Yazarın Tüm Yazıları