25-26 Şubat 2011 günlerinde İzmir’de yapılacak olan “Hasan Âli Yücel Sempozyumu” için içimi acıtan bir bildiri yazdım. Yaram bir kez daha kanadı.
Hasan Âli Yücel, Köy Enstitüleri projesi ve uygulamalarıyla toprak ağalarının, mütegallibenin, karşı devrimcilerin hedef tahtası olmuştu. CHP içinden ve Demokrat Parti saflarından üzerine benzeri görülmemiş bir kin ve nefret saldırısı başladı. Hasan Âli Yücel 28 Aralık 1938 günü Milli Eğitim Bakanı olmuştu. 5 Ağustos 1946 günü istifa ederek bu görevden ayrıldı. Komünist olmakla, komünistleri korumakla suçlandığı için bakanlıktan istifa etmişti. 1947 yılında, Demokrat Parti İl Başkanı Kenan Öner’i mahkemeye verdi. Üç yıl süren dava sırasında sanık Kenan Öner’in ve onun milliyetçi-Turancı-kafatasçı tanıklarının sanki kendisi sanıkmış gibi saldırılarına hedef oldu. Sanık ve tanıkların ırkçı ve antikomünist saldırılarına tek başına göğüs gerdi. Asla komünist olmamıştı!
AKP’NİN BAŞLANGICI!
Hasan Âli Yücel, Cumhuriyet Devrimi’nin Karşı Devrim karşısında verdiği ilk kurbandır. AKP’yi iktidara getiren süreç Hasan Âli Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı’ndan istifa etmesiyle başlamıştır. Bu iddianın ipuçları 1 Aralık 1947 günü başlayan, CHP 7. Büyük Kurultayı’nda görülür. “Görüşmeler, daha önce kurulmuş olan Program Komisyonu’nun hazırladığı taslak üzerinden yapılacaktı. Önce Komisyon’un taslak için bir gerekçe niteliği taşıyan raporu okundu. Bu raporda, II. Dünya Savaşı’ndan sonra açılan yeni dönemin ortaya çıkardığı siyasal, ekonomik ve toplumsal gereksinmelerinin göz önüne alındığı belirtiliyordu. Ayrıca, CHP’nin dinamik bir kuruluş olduğu, bu nedenle ‘donmuş fikirler ve prensipler’den, soyut dogmalardan kaçınıldığı, gerçekçi olunduğu yazılıydı. Programın ana ilkeler bölümünde, bu nedenle ‘milliyetçilik, devrimcilik, laiklik umdeleri yeniden tarif edilmiştir’ denilmekteydi.” (Çetin Yetkin, “Karşıdevrim, 1945-1950, s. 401 ve sonrası)
BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR
Rize delegesi Dr. Fahri Kurtuluş ve Hamdullah Suphi Tanrıöver gibi CHP’nin karşı devrimcileri utanç verici konuşmalar yaptılar, yapılan devrim ve uygulamaları neredeyse komünistlikle suçladılar. Bu kurultaydan sonra imam hatip okullarının kapısı açıldı ve Köy Enstitüleri’nin kazanı kaynamaya başladı. Behçet Kemal Çağlar’ın 7. Büyük Kurultay’da yaptığı konuşma ve kurultayın bütün tutanakları günümüz CHP yöneticileri tarafından mutlaka okunmalıdır. Çünkü günümüz için alınacak onlarca dersler var: “Bir kere şurasını açıkça belirtmeliyiz: Memlekette böyle temayüller farzı mahal ekseriyete hâkimse, Parti’nin bugünkü durumunu kurtarmaktansa memleketin yarınını kurtarmak için bu kurtarıcı prensiplerimize sımsıkı sarılmalıyız. Ahdine sadık ve şerefli, ekalliyette (azınlıkta) kalmak hepimizin tereddütsüz tercih edeceği tek yoldur.// Taassup, şehirlerin Sünnî ve Hanefî mahdut kalabalıklarında varsa vardır. // Veyl o gafillere ki kendi batıl zanlarını çok anlayışlı, çok görgülü bir milletin mutlak arzusu zan etmektedirler: Biz hepimiz Atatürk’ün çocuklarıyız. Kurtarıcı devrimleri beklemek için yaşıyoruz. Hayatımızın başka bir hikmeti yoktur” (s. 415) Hamdullah Suphi Tanrıöver 1950 ve 1954’te Demokrat Parti’den milletvekili seçildi.