İMAM hatip liseleri konusunda yazılarıma kızan bir okura, bu okulları eleştirenlere din düşmanı muamelesi yaptığı için, 3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu bilip bilmediğini sormuştum. Bana aşağıdaki metni gönderdi ve kaygılarımda ne kadar haklı olduğumu kanıtladı. Bilginize sunuyorum:
* * *
"Günümüzdeki imam hatip liseleri, Hz. Peygamber ve Sahabe-i Kiram dönemindeki din eğitimi ve öğretimi veren kurumların özelliklerini yansıtmak ve devlete din adamı yetiştirmek amacıyla kurulmuştur. Hz. Peygamber döneminde ilk eğitim ve öğretim kurumu El Erkam adlı bir sahabenin evi olmuştur. Onun evinde gizli gizli gerçekleşmiştir (1). Daha sonra İslamiyet’e giren insanların sayılarının artması ve devlet haline gelmeleri onlar için, bu dinin öğretilerini anlatmada gereklilik taşıyan müesseselerin varlığını zorunlu hale getirmiştir. Başlangıçta bu tür eğitim veren kurumlara ihtiyaç olmamıştı. Buraların görevlerini camiler ifa etmekteydi. Özellikle Hz. Peygamber döneminde insanların eğitim ve öğretimiyle bizzat ilgilenen kişi Hz. Peygamber olmuştur. Vefatından sonra da bu işi halifeler önderliğinde ve Hz. Peygamber’in eğitiminde bulunmuş hafızlar ve değerli sahabiler devam ettirmişlerdir.
Bazı şeyleri Kuran’da ve hadiste bire bir görüp uygulayamazsınız. İslamiyet’te, Kuran’da ve sünnette bire bir bulamadığınız olayları din alimleri içtihat yoluyla kapatmaya çalışmışlardır. İçtihat hükmünün de şartlı olarak serbest bırakıldığını bizzat Hz. Peygamber döneminde Yemen’e vali olarak atanan Muaz Bin Cemel’le Hz. Peygamber’in konuşmasında açık ve net olarak görmekteyiz (2). Sonraki yıllarda İslam topraklarının genişlemesi, İslamiyet’in sistemik bir şekilde anlatılabilmesi için eğitim ve öğretim kurumlarının zorunluluğunu ortaya koymuştur. Buna paralel olarak da ilk açılan medrese, kayıtlara göre Hicret’ten 315 yıl sonra yani miladi takvime göre 937 yılında Türkistan’ın Buhara kentinde olmuştur (3).
Buraya kadar anlattıklarımın sonrasında,
1- İmam hatip liseleri, din görevlileri çıkarmayı amaçlamıştır. Ancak bu, şu anlama gelmemelidir. Oradan mezun olanlar başka alanlarda ihtisas yapamaz. Eğer bu ayrımı yapacak olursak, Mahsun Kırmızıgül de yönetmenlik yapmasın, ünlüler de gazetelerde köşe yazarlığı yapmasın, mühendislik mezunu okuyanlar da politikaya atılmasın, işadamları da basın sektöründen çekilsin gibi beraberinde birçok kısıtlamalar getirilmesi ve bu kısıtlamaların da Anayasal güvence altına alınması gerektiğini ileri sürerim. Kısacası, kim nereden mezun olacaksa o işi yapsın derim.
2- Din alanında bir konuya yorum getirmek için, bugünkü hukuk mevzuatımızda da var olan içtihat kapısının açık olduğunu bildirmek isterim.
3- Eğer Kuran’a ve hadise göre düşünmek istiyorsanız, bugünkü üniversite kavramı da Kuran’da bulunmamaktadır. İnsanların nasıl namaz kılacağı da, nasıl abdest alacağı da bulunmamaktadır.
4- Yine Kuran ve sünnete göre düşünmek istiyorsanız, faizle işleyen sistemin, kumarhanelerin, fuhuş evlerinin kökten kaldırılması lazım. Adalet mekanizmasının toptan değişmesi ve emri bil maruf nehyi anil münker sözünün yani iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir mekanizmanın insanların vicdanlarına yerleştirilmesi lazım, ki bu da eğitim ve öğretim yoluyla olur. 5- Ve son olarak, imam kelimesine de bakacak olursak, kelime imamet etmek, yani önderlik etmek anlamındadır. Önderlik etmek kelimesi de siyasal kavramdır ve siyasal anlam taşıyan bir ibaredir. Bunun için de imam hatip konusunun başlığı bile en başından gerçek anlamıyla bakacak olursak, onların imamet etmede yani liderlik etmede bir sakıncalarının bulunmadığını da ortaya koyar..."