AİLE içi şiddet insanlık tarihi kadar eski. Sosyolojik bakımdan, eğitimle, toplumun, sınıfların ve ailelerin yapısı ile hem ilgili, hem ilgisiz...
Çünkü aile içi şiddeti feodaliteye doğrudan bağlamak mümkün olmadığı gibi, yüksek burjuvazi de bu şiddetten bağışık değil. Kapıcının karısı, kızı, çocukları kadar bir holding CEO’sunun karısı, kızı ve çocukları da şiddetin nesnesi. Yüzdelerin, katmanlar ve örnekler arası karşılaştırmaların hiçbir önemi yok.
Bildiğim ve tanık olduğum örneklerden hareket ederek, aile içi şiddetin varlığı ya da yokluğu için gelenek ve göreneklerin, hayat ve görgü tanıklıklarının etkili olduğunu düşünüyorum. Tabii her şiddet öznesinin zihinsel ve ruhsal yapı ve özelliklerini unutmadan.
* * *
Bu nedenle bir örnek olarak kendi ailemden söz etmek istiyorum: Babaannem, Mersin’in Çavuşlu Köyü’nden Çakıroğlu Mustafa’nın kızı, ‘Çakır’ın kızı Fatma’, evlerinde seyis olarak çalışan Durmuş’a aşık oluyor ve babasına ‘Baba bu oğlanı bana al!’ diyor.
Babasından ve erkek kardeşlerinden dayak yemiyor. Çulsuz Durmuş’la evlendiriliyor ve 1880’lerde damada Mersin’de bir han (binek ve taşıma hayvanları için) açılıyor.
Erkek kardeşler Çulsuz Durmuş ile evlenen kız kardeşlerine bir eşek verip karşılığında Tırmıl Tepesi dolaylarında epeyce dönüm tarla alıyorlar. Daha sonra bu değiş tokuş iki tarafın mirasçıları arasında ‘Eşek Davası’ olarak ünlenecektir.
* * *
Annem Mersin’in Demirışık Köyü’nden, muhtar ve imam ‘Kör İbram’ın kızı... Yirmi yaşında, 32 yaşındaki noter başkatibi ‘Noter Ahmet’ ile evlendiriliyor.
Ülübü (taze fasulye) aşı dışında birkaç köy yemeği yapmayı bilen ‘Güccük Gelin’ bir gün pirinç pilavı pişirmeyi deniyor ve beceremiyor. Sonuç lapa.
Öğle yemeğine gelen ‘Noter Ahmet’ yeni geline bağırıp çağırıyor. Annem ağlıyor.
Öğle namazını kılarken oğlunun sesini duyan ‘Çakır’ın Kızı Fatma’ kuyulu avluya iniyor ve oğlunun karşısına dikiliyor.
‘Beri bak, Durmuş’un oğlu Ahmet, rahmetli babandan mı gördün karına bağırmayı da bağırıyorsun gelinime, ailemize yeni töre mi getiriyorsun? Ben hayatta olduğum sürece bir daha bağırırsan gelinime iki elim yakandadır. Şimdi defol git, nerede siftineceksen siftin!’ diyor.
* * *
Mersin’den ve aileden ayrıldığım 19 yaşıma kadar babamın anneme el kaldırdığına, bağırdığına ve ona kötü muamele ettiğine tanık olmadım. Annem, babaanneme her zaman dua eder, bu olayı anlatırdı. Erkek kardeşimin ailesine kötü davrandığını duymadım. Üç kız kardeşimin, kocalarının ‘şiddet’ davranışına izin verdiklerini sanmıyorum.
İki amcam evlenmedi. Halalarımın ailesinde de ‘şiddet’ olaylarına tanık olmadım. Oğlum Tan ‘aile içi ses’e karşı çok duyarlı.
Aile içi şiddetin ailelerin iç geleneğine, aile içi tanıklıklara bağlı olduğunu düşünüyorum. Bu tür şiddet aile içi eğitimle giderilebilir. Ancak aile meclislerinin kararı ve zoru ile uygulanan kurumsal şiddetin ortadan kalması toplumsal düzenin değişmesine, aile ortamının demokratikleşmesine bağlı.
Aile içi şiddete karşı açtığı savaştan dolayı Hürriyet Gazetesi’ni kutlarım!