Paylaş
İnsanoğlunun diğer gezegenlerde yaşam dahil merak ettiği bir çok sorunun cevabı uzayın derinliklerinde keşfedilmeyi beklemesine rağmen, mevcut teknolojilerle bugüne kadar bu, bir hayalden öteye geçemedi.
Peki en yakın yıldız, bize ne kadar uzak?
Bize en yakın yıldız, Alpha Centauri ve İstanbul’a mesafesi de 4 ışık yılı yani 40 trilyon kilometre uzaklıkta! Öyle şu kadar futbol sahası uzaklıktayla dahi hayal edilebilecek mesafenin ötesinde! Ancak, insanoğlunun geliştirdiği en hızlı uçan hava aracıyla 30 bin sene sürdüğünü söylemek, belki mesafenin muazzamlığını anlamamızda yardımcı olabilir.
Eğer saniyede 15 km. hızla giden bir araç inşa edilseydi, Türklerin Anadolu’ya Malazgirt Zaferi’yle girişinden bugüne kadar geçen sürede hala varamamış, bir o kadar daha zamana ihtiyaç duyacaktık.
1977’de uzaya gönderilen Voyager 1 uzay aracı saatte 64.000 km. hızla yıldızlararası uzayda insanoğlunun bugüne kadar ulaştığı en uzak mesafede seyahat etmeye devam etmesine rağmen, onun bile varması 2000 yılı bulacak.
Peki ama nasıl daha hızlı gidebiliriz?
Bu konudaki ilk teorik proje Feeman Dyson tarafından ileri sürülen Orion’dı. Kimyasal yakıtın bu amacı gerçekleştirmek için yeterli olmadığını, atom bombası enerjisiyle hareket eden bir uzay aracına ihtiyaç duyulduğunu ileri sürmüştü. 300 bin nükleer bomba, uzayda birbiri ardına patlatılarak 130 yılda, dünyadan insanların, bize en yakın takım yıldızına taşınabileceğini ileri sürmüştü. Doğal olarak bu proje, günümüzde dahi bir hayalden öteye geçemedi.
Geliştirilecek kimyasal yakıtlı bir roketi, ışık hızına ulaştırabilmek için çok fazla miktarda yakıta ihtiyaç duyulmaktadır. Çok fazla derken de tüm samanyolundaki gezegenlerin ağırlığına eşit yakıt kastedilmekte!
Breakthrough Starshot projesi nedir?
En yakın takım yıldızına ulaşmak için Carl Sagan gibi dâhilerin bile hayalini süsleyen ve ışığı, rüzgâr gibi yelkenlerde itici bir kuvvet olarak kullanarak hareket ettirme fikri, gelişen teknolojiyle gerçekleştirilebilir hale geldi. Bunun için çok küçük bir uydu, ultra hafif yelken bezi ve yeterli güçte ışık gerekmekteydi. 100 milyon dolarlık Breakthrough Starshot projesi de, bu teori üzerine kuruldu
Kicksat’ın projedeki rolü
Zac Manchester, Cornell Üniversitesinde öğrenciyken, uzaya gönderilecek mini uydular üzerinde çalışmaya başladı. 30bin dolar gibi bir rakamla hayata geçirdiği Kicksat projesi, bugün Harvard Üniversitesi ve Stephen Hawking gibi alanındaki en üst kurum ve kişilerin, teorilerinin hayata geçmesinde en kilit rolü üstlendi.
Bir uydunun yaptığı işlemi pul büyüklüğünde, sadece biraz daha kalın halli bir hacme sığdırmakla yetinmeyip, yakında sonuçlandırmayı planladığı çalışmayla, daha da ince ve küçük bir boyuta indirgemeyi hedeflemekte.
Her ne kadar Göktürk uyduları kadar komplike işlemleri gerçekleştiremese dahi, Göktürk 1’in 261,5 milyon Euro maliyetiyle bir kaç kuruşluk Kicksat uydusunun maliyeti aradaki uçurumu göstermek açısından dikkate değer. İçinde kamera, foton itici, güç kaynağı, navigasyon ve ölçüm cihazlarından oluşmasına rağmen Mac, onu bu küçüklüğe sığdırmayı başardı.
Yelken bezi olarak da Lightsail adı verilen, bir kaç metresi sadece 5-10gr. gelen ultra hafif bir bez kullanılacak. Ucuna Kicksat uydusuyla uzaya bırakılıp, dünyadan üzerine lazer tutulduğunda oluşan itme kuvvetiyle, bir kaç dakika içinde saatte 100milyon kilometre hızla ilerleyeceği öngörülüyor.
Projedeki hedefler ne?
Kicksat uydusunun çok küçük boyutlarda ve ucuz olmasından dolayı, bu işlemin tek seferde uzaya bırakılan binden fazla uyduya uygulanarak Alpha Centauri yolculuğunun önümüzdeki yıllarda başlaması planlanıyor.
Bu hıza rağmen, yıldız sistemine ulaşması 20 yıl sürecek. Çektiği fotoğraflar ve orada bulunan gezegenlerle ilgili bilgiler bizlere ulaştığında, diğer gezegenlerdeki yaşam gibi bir çok bilinmeyen konunun aydınlanmasına daha yakın olacağız.
Biz, bu resmin neresindeyiz?
Dünyada teknoloji alanında hayallerimizi ciddi zorlayan gelişmeler olurken, ülkemizin bazı alanlarda hala disksiz bilgisayar çağında kalması üzücü olsa bile çok umut verici çalışmalar da devam etmekte!
14 yaşındaki bir çocuk, beyin gücüyle çalışan robotik kolu tasarladığında bunu hayata geçirebiliyor; bir üniversite öğrencisi uzayın derinliklerini merak ederek öğrenci harçlıklarıyla bugün alanında en iyisi olabiliyor ve bunlar ülkemizde olmuyorsa…
Hatayı sadece devlette, eğitim sisteminde aramaktan çok; gençlerimizin, tekrar hayal etmeye başlaması, başkaları tarafından itilmekten çok kendi iç motivasyonlarıyla başarı için mücadele etmesi, milletimize de ayni başarıları yaşatacaktır.
Bizim Amerika’daki gibi, büyük icatların doğuş yeri olan garajlarımız olmayabilir ancak köylerimizdeki tarlalarda koşturan çocuklarımızla gecekondu semtlerimizde fakirlikle boğuşan gençlerimizin içinde ve diğer her karış toprağında binlerce Aziz Sancarlar, Cahit Arflar olduğuna şüphe yok.
Uyanın artık!
cikmazozcan@gmail.com
Paylaş