Hastam gece birdenbire ayak başparmağında dayanılmaz bir ağrı ile uyandığını, parmağını hareket ettirmek bir yana çarşaf dokunduğunda bile ağrının dayanılmaz bir düzeye ulaştığını anlatırken utanmasa ağlayacaktı.
Birkaç yıl önce şeker hastalığı teşhisi konulan, 10 yıldır hipertansiyon tedavisi gören, kilo fazlalığı problemini bir türlü çözemeyen bu orta yaşlı işadamı "Akut Gut Artriti" atağı geçiriyordu. Kişisel geçmişini sorguladığımda, et ve süt ürünlerini özellikle peyniri çok fazla yediği anlaşılıyordu. Bir gece önce, akşam yemeğini fazla kaçırmıştı ve neredeyse iki porsiyona yakın kebabı iki bardak ayranla afiyetle yemişti.
Fazla protein yüklenmeyin
Akut Gut Artriti’nin eski tıbbi kayıtlarda daha çok varlıklı, yemesi-içmesi bol, alkolü seven, kilosu fazla olan insanlarda görüldüğü anlaşılıyor. Hastalık kanda ürik asit’in gereğinden fazla birikmesinden kaynaklanıyor. Ürik asit birikiminin nedeni çoğu kez fazla miktarda proteinli besin yemek. Hayvansal ürünlerden zengin bir beslenme planı abartıldığında, böbreklerinizin atabileceğinden daha fazla ürik asit imal ediyorsunuz. Kanınızda biriken ürik asit öncelikle eklemlerinize yerleşip bir dizi yangısal süreci tetikliyor. Daha seyrek olarak vücudun ürik asit üretimi şu veya bu nedenle artabiliyor ya da böbreklerin ürik asiti temizleme gücü azalabiliyor. Bu durumlarda da kanda ürik asitin birikmesi ve gut artriti krizlerinin ortaya çıkması mümkün olabiliyor. Özellikle fazla kilolu, hipertansiyonlu, yüksek kan şekerli, orta yaşlı kadın ve erkeklerde gut artriti ataklarına daha sık rastlanıyor.
Ziyafet sonrası ağrı tipiktir
Ürik asit kristalleri eklemlerde yangısal süreçleri tetiklediğinde ağrı, şişlik ve kızarıklık ortaya çıkıyor. Gut artriti sadece ayak başparmağında değil, diz ve diğer eklemlerde de görülebiliyor. Ürik asit ayrıca damarlarda, kalp kapaklarında ve böbreklerde de birikip bu organ ve dokuların bütünlüğü bozabiliyor.
Akut gut krizinin ilk belirtisi çoğu kez bizim hastamızda olduğu gibi -ayak başparmağında- dayanılmaz ağrı, şişlik ve kızarmadır. Krizler tipik olarak ziyafet sofraları, tatiller ve alkol tüketimi ile ilişkilidir. Bu krizler olmadan da böbreklerde ürik asit taşları, kalp kapakları ve kulakta ürik asit topakları oluşabilmektedir.
Tarihsel belgelerde gut hastalığı "kralların ve zenginliğin hastalığı" olarak tanımlanmaktadır. Orta Çağ’a gelindiğinde hastalığın sadece krallarda değil, yemeyi-içmeyi abartan zengin insanlarda da görülebileceği anlaşılmıştır. Günümüzde ise orta düzeyde geliri olanlarda da görülebiliyor. Fazla miktarda et, sakatat, süt ve süt ürünü, alkol tüketen, kilo sorunu yaşayan, hipertansiyon, şeker hastalığıyla boğuşan herkes gut krizine adaydır.
Eğer başparmağınızda zaman zaman şişme ve kızarıklıkla birlikte can sıkıcı ağrılardan yakınıyorsanız gut hastalığı aklınızda olsun. Hastayım diye üzülün, zenginim diye sevinin!
Her apple cider sibutramin içermiyor
İki hafta önce bu sayfada yayınlanan, içinde "sibutramin" isimli, sadece doktor kontrolü altında kullanılabilen bir kimyasalı (ilacı) içeren "metaboslimtm" isimli ürünün Kanada’da ve ABD’de yasaklandığını duyurmuştuk. Bu ürünün içinde bulunan "apple cider" maddesinin herhangi bir toksik etkisi bulunmamaktadır. Piyasada apple cider içeren çok sayıda başka besin desteği var. Bizim ülkemizde satılan apple cider ürünlerinin hiçbirinde sibutramin bulunmuyor. Eğer apple cider içeren herhangi bir besin desteği alıyorsanız sibutraminden korkarak bırakmanız gerekmiyor. Apple cider kullananların telaşlanmalarına gerek yok!
Aşırı tuz yeme isteği tehlikeli mi
Aşırı tuz yeme isteği, su ve mineral kaybının neden olduğu dehidratasyona bağlı olabileceği gibi altta yatan bir tıbbi sorundan da kaynaklanabiliyor. Adrenal bezlerin yetersizliğinin sebep olduğu Addison’s hastalığında özellikle aniden başlayan aşırı tuz yeme isteği görülebiliyor. Kas zayıflığı, yorgunluk, kilo ve iştah kaybı, cilt renginin koyulaşması, düşük tansiyon, düşük kan şekeri, bulantı, kusma, ishal ve depresyon gibi belirtilere neden olan bu hastalık en çok 30-50 yaş arasında görülüyor. Bu yavaş gelişen belirtiler dışında bazen aniden gelişen bel, bacak, karın ağrıları, tansiyonda ani düşme, kusma, ishal ve bayılmalar oluşabiliyor. Nadiren aşırı tuz yeme isteği bazı böbrek sorunlarında da ortaya çıkabiliyor. Eğer sizin de aşırı tuz yeme isteğiniz varsa mutlaka bir doktora başvurun. Unutmayın bu belirti mineral eksikliği kadar daha ciddi sorunların da habercisi olabiliyor.
ehattat@yasasinhayat.org
Dr. Ece HATTAT
Cildinizi soyarak yenileyin
Dermabrazyon yani cildi tıbbi işlemlerle soyma işlemi son yıllarda oldukça ilgi gören bir medikal estetik yöntemidir. Bu işlemde soyucu bir tekerliği veya fırçası olan yüksek devirli bir makine yardımıyla cildin üst katmanları soyulur. İlk geliştirildiği yıllarda özellikle akne, suçiçeği, kaza veya hastalıklara bağlı izleri azaltmakta kullanılan dermabrazyon bugün dövme izlerini, kırışıklık, yaş ve karaciğer lekelerini tedavi etmek amacıyla da uygulanıyor. Mikro-dermabrazyon ise bu yöntemin daha hafif bir formudur. Burada cildin üst tabakasını temizleyen bir soyma tekniği ile cilde küçük kristaller püskürtülür. İnce çizgiler, hafif akne ve yaşlılık lekeleri, kahverengi lekeler ve mat cilt gibi yüzeysel cilt sorunlarında etkilidir. Dermabrazyonda karşılaşılabilecek kalıcı veya geçici renk değişiklikleri, nebde dokusunun gelişimi, cilt renginde koyulaşma hatta enfeksiyon gibi riskler mikro-dermabrazyonda çok nadir görülür. Cildinizin bu işlemlere ihtiyacı olup olmadığına mutlaka doktorunuzla karar verin. Bu iki işlemin de uzman bir hekim tarafından, steril koşullarda ve dikkatle uygulanmasını gerektiğini belirtelim. İşlem sonrası doktorunuzun tavsiye edeceği bakımları özenle uygulamanızın yan etkileri azaltacağını da hatırlatalım.
Ağırlık egzersizleri için en uygun zaman hangisi
Aerobik ve ağırlık egzersizlerini aynı aktivite seansında yapmayı düşünüyorsanız, ağırlık egzersizlerini önce yapın. Aktiviteye başlarken enerjiniz daha fazla olacağından daha verimli bir seans uygularsınız. Ayrıca ağırlık egzersizlerini aerobik egzersiz sonrasına bıraktığınızda yorulmuş olacağınızdan sakatlanma riskinizi artırabilirsiniz. Egzersize başlarken ağırlıklarla çalışmanız, karaciğer ve kaslarda depolanan, harcanmaya hazır glikojen stoklarınızı tüketmenizi ve böylece daha çok yağ yakmanızı sağlayacaktır. Ağırlık egzersizlerinin herkese uygun olmadığını ve kas-eklem sorunu olanlarda sakatlanmaya yol açabileceğini hatırlatalım. Bu tip egzersizlerin bir egzersiz uzmanına danışılarak uygulanması gerekir. n Egzersiz Uzmanı Özcan KIZILTAŞ
Ağız kokusunun 100’den fazla sebebi var
Ağızda kötü koku sık görülen bir durum değil ama rahatsız edici bir duygu. Ağız, boğaz, sinüsler, mide, yemek borusu, akciğer hatta karaciğer ve böbrek hastalıkları bile ağız kokusuna neden olabiliyor. Yiyip içtiklerimiz de veya kullandığımız vitaminler de ağız kokusu yapabiliyor.
Diş eti iltihabı, ağızdaki yaralar ve aftlar, bademcikler, boğazda kalan atık gıdalar, ağız, boğaz, dil kanserleri, sinüzit, burundaki eğriliğin ağız kokusuna yol açması mümkün. Yemek borusu ve mide kanserinde, mide fıtıkları ve reflü hastalığında, böbrek ve karaciğer yetmezliğinde de ağız kokabiliyor. Ağız kokusunun sebebini bulmak sanıldığı kadar kolay bir süreç değil. Bazen hekimin çok inatçı, hastanın çok sabırlı olması gerekebiliyor. Eğer ağız kokusundan yakınıyorsanız çözümün biraz çaba gerektirebileceği aklınızda olsun.ealtinel@yasasinhayat.org
Dr. Evren ALTINEL
Şeker hastası iseniz
Kan şekeri seviyesinde oluşabilecek dalgalanmaları engellemek için bu hatalardan sakınılmalı ve kan şekeri düzenlenmesi sağlanabilmesi için beslenmede şu ilkelere dikkat edilmelidir.
n Öğün sayısını 3 ana öğün olacak şekilde arttırın ve mutlaka 2-3 ara öğün tüketin.
n Öğünlerinizi hep aynı saatlerde tüketin.
n Yemek yeme hızınızı yavaşlatın.
n Porsiyonlarınızı azaltın.
n Kahvaltıyı ihmal etmeyin.
n Şeker, bal, reçel, pekmez gibi basit şekerlerden uzak durun.
n Light meşrubatları tercih edin.
n Sebze, meyve, kurubaklagil tüketiminizi artırın.
n Meyveleri kabuklarını soymadan, ara öğünlerde protein kaynağı olan besinlerle (süt, yoğurt, peynir) birlikte tüketin.
n Kepekli ekmek tüketin.
n Tatlandırıcı olarak aspartam ve asesülfam-K içeren tatlandırıcıları tercih edin.
n Alkol tüketmeyin. Tüketecekseniz, besinlerle birlikte bir kadeh tüketin.
n Her gün düzenli olarak kan şekerinizi ölçün, kaydedin.
n Egzersiz öncesi ve sonrası kan şekerinizi ölçün. Kan şekeri seviyeniz 300 mg/dl üzerinde veya 50 mg/dl altında ise kesinlikle egzersiz yapmayın.
Diyetisyen Seren Aksüs
DİYET GÜNLÜĞÜ
Öğünler için çocukların sevecekleri öneriler
Kahvaltı: Mutlaka birlikte yapın
n Sütle hazırlanmış kahvaltı gevreklerinin, içini meyve ve fındıkla siz süsleyin, çok karışık olanları tercih etmeyin.
n 1/2 tatlı kaşığı zeytin ezmesi, 1 ince dilim hindi salam ve 1 tatlı kaşığı krem peynirle hazırlanmış ekmek dilimleri
n Peynirli omlet + 1-2 dilim ekmek
n 1 bardak süt ile 1 tatlı kaşığı fıstık ezmesi sürülmüş ekmek dilimleri
Öğle ve akşam yemeği: Seçimlere dikkat
n Hamburger ekmeği arasında ızgara tavuk, 1 tatlı kaşığı ketçap serbest, mayoneze hayır!
n 1/2 lavaş ekmeği arasına konmuş köfteler, bol yeşillik ve domateslerle
n Tabağını üçe bölün; Sebze + makarna + yoğurt
n 2-3 dilim sebzeli pizza + ayran
Ara öğünler: Okuldan sonra gelince keyif anı
n Dilimlenmiş meyveler
n Kakaolu süt ve kek
n Kaşarlı tost
n 1-2 dilim börek (ev yapımı) + ayran
n Yumurta ve sütle hazırlanmış krepler, bal veya reçelle servis edebilirsiniz.
Vücudumun şiştiğini hissediyorum. Bazen kıyafetlerime sığmıyorum. Neden ödem olur? Bu konuda ne yapabilirim?
Ödem atmak için formül
Ödem, vücutta sıvı birikmesidir ve yaygın karşılaşılan bir sorundur. Bazı günlerde yüzük parmağıma sığmıyor, ayakkabılarım küçük geliyor, göz kapaklarım şişiyor diye şikayet ediyorsanız, ödem problemi yaşıyor olabilirsiniz. Ödem, ciddi hastalıkların belirtisi olabilir. Böbrek ve karaciğer hastalıkları, kalp-damar sorunları, hormonal hastalıklar ödeme yol açabilir. Bunun dışında nedeni bilinmeyen ve genellikle kadınlarda görülen (idiyopatik) ödem de olabilir. Gerginlik, fazla kilo, karbonhidrat tüketimi, bol tuzlu diyet, adet dönemi, menopoz da ödeme yol açabilir.
İdiyopatik ödem korkulacak bir hastalık değildir ve yıllarca sürebilir. Bu durumlarda sıvı tüketiminin artırılması sizi rahatlatabilir. Hekiminiz hastalığınıza bağlı bir ödemin olduğunu söylemiyorsa veya ödem için ilaç kullanmanıza gerek yok ise ilaçsız bu işi çözmenin birkaç yolu var. Tükettiğiniz besinlerin sodyum oranlarının düşük olmasına dikkat edin. Hazır yiyecekler, et suyu tabletleri, turşular, konserveler tuz yönünden zengin besinlerdir. Sizi rahatlatacak küçük bir formülle de bu sorunu çözebilirsiniz.
n 1 yemek kaşığı biberiye
n 1 yemek kaşığı rezene
n 1 tatlı kaşığı anason
n 1 lt suda bitki karışımını demleyin. Otları suyun içinde bırakmamaya dikkat edin. Gün içinde 2-3 fincan bu karışımdan içebilirsiniz.