Herkes yorgun! Şaka gibi ama yorgunluktan şikayet etmeyen yok gibi bir şey! Yorgunluk, bulaşıcı bir hastalık gibi yayılıyor. Yorgun insanlar sadece doktor muayenehaneleri ve hastane polikliniklerini doldurmuyor.
İşyerlerinde, yemeklerde, komşu ziyaretlerinde yorgunluk konuşuluyor, yorgunluktan şikayet ediliyor. Bu durumun bazı hastalıklardan kaynaklandığını sanmayın. Hastalıklara bağlı yorgunların sayısı yüzde 10’u geçmiyor. Şehirlerde insanları yoran pek çok etken var. İşte onların en önemlileri...
BÜYÜK şehir, çalışan insanda farklı bir ruh hali yaratıyor. Şehirde çalışanlar gergin ve stresli oluyor. Ayrıca işe ve işyerine uyum sağlamak da önemli bir sorun haline gelebiliyor. Büyük şehirlere dışarıdan göçenlerde çalışma hayatı uyumsuzluklara ve ruhsal çatışmalara sebep oluyor. Yarışmacı bir tutum büyük şehirlerde daha sık görülüyor. Bu tutum işyerini bir "kavga, karmaşa, telaş yeri" haline getirebiliyor. İşinde yükselme veya tutunma arzusunun abartılması, gereğinden fazla sorumluluk alınması, daha hızlı başarmaya odaklanılması da yorgunluğa yol açıyor.
Şehir yaşamı daha az zamana daha çok şey sıkıştırmayı gerektirebiliyor. Herkeste bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşı başlıyor. Bu telaş daha çok çalışmaya, daha az uyumaya, daha hızlı yiyip hızlı yaşamaya sebep oluyor. Sonuçta hayat hızlandıkça ıskalanıyor. Iskalandıkça da ruh bedenden, beden ruhtan kopuyor. Ruh bedenin hızına yetişemiyor. Halsiz, bitkin, yorgun düşüyor. Bazen "tükenme noktası"na bile gelebiliyor.
ŞEHİRLİ ENDİŞELİ Şehir insanı yalnızlaştırıyor. Şehirliler paylaşacak birini kolay kolay bulamıyor. Daha endişeli, ürkek hatta korkak oluyor. Bu duygular onu dışarıdan uyanık, sert, güçlü gibi gösterse de içeriden kırıyor, küstürüyor. İçine kapanık, enerjisiz biri haline getiriyor. Bu ve daha pek çok başka nedenle enerjisini tüketenlerde depresyona daha sık rastlanıyor. Şehirlerde ciddi bir antidepresan ilaç kullanma eğiliminin ortaya çıkmasının bir nedeni de bu olabilir.
ŞEHİRLİNİN YANLIŞI Sahip olmaya odaklanmak, daha büyük, daha güçlü, daha etkili varlıklar (ev, araba, yazlık...) elde etmeye çalışmak şehir insanlarında daha sık görülen yanlışlar. Bu durum ekonomik kaygıları, iş güvensizliklerini, iç çatışmaları, zorlamaları da beraberinde getiriyor.
ÇÖZÜLEN BAĞLAR Ekonomik krizler, piyasa şartlarında belirsiz gelgitler yorgunluğu kolaylaştırıyor. Şehirler paylaşımı zorlaştırıyor. Çoğu insan bırakın aile bireyleriyle bir araya gelmeyi, çoğu aile alt kat komşusuyla bile tanışmıyor. Aidiyet duygusu da zayıflıyor. Bu durum bir süre sonra manevi bağların yavaş yavaş çözülmesine, yalnızlığın derinleşmesine, boşluk hissinin belirginleşmesine neden oluyor. Uzmanlara göre, bütün bunların yarattığı endişe, korku, güvensizlik, hoşgörüsüzlük, kıskançlık şehirlerde yorgunluğu ciddi bir sağlık sorunu haline getiriyor.
DAHA ÇOK ÇALIŞMA Şehirde yaşayanlar daha çok çalışıyor. İşe daha erken gitmek, işten daha geç çıkmak, gece mesailerine daha sık kalmak gerekebiliyor. İş ile ilişkisiz olarak geç yatma alışkanlığı da önemli bir faktör. Şehirliler televizyon, bilgisayar karşısında daha uzun saatler geçiriyor, yatağa daha geç giriyor.
TRAFİK BAĞIMLISI Şehir insanlarını beslenme problemleri de yoruyor! Öğün atlamak, fast food beslenmek, kilo almak ki bunların hepsi yorgunluk nedenleri ve şehirlilerde sık görülüyor. Hareketsizlik de önemli bir faktör. Şehir insanı yürümüyor, merdiven çıkmıyor, dolaşmıyor, gezmiyor. Ayrıca trafik özellikle bazı şehirlerde bir "yorgunluk makinesi"ne dönüşüyor. Günün neredeyse 2-3 saati trafikte geçiriliyor. Trafikte daha çok egzoz dumanı alınıyor ve stres yaşanıyor.
NE YAPMALI
Biraz daha olumlu düşünmeye, olumlu bakmaya, hoşgörülü, affedici olmaya çalışın. Bizden mutlaka bir ilaç istiyorsanız öncelikli tavsiyemiz yine doğal bir destektir. Bu desteğin adı "huzur"dur. Geçici mutluluk arayışlarından çok, kalıcı bir huzura odaklanın. "Huzur tabletleri"nden sabah, öğlen, akşam, hatta yatarken yani hiç ara vermeden günde 4 kez alın. Bu tabletlerin sizi sadece yorgunluktan değil, mide, bağırsak şikayetlerinden, kaşıntı ve cilt döküntülerinden, uyku problemlerinden, hatta kalp hastalığı, tansiyon, şeker ve kanserden korumada bile işe yarayacağından kuşku duymayın. Biraz yavaşlayın, hayatı ve huzuru ıskalamayın!